Sabah erkenden oyumu, oyumuzu kullanmak için sandık başındaydık.
Daha saat 08.00 olmadan 2377 sayılı sandığın önünde 10-15 kişilik kuyruk birikmişti.
Diğer sandıklarda da öyle; bizim mahalle sandığa hücumdaydı.
Oy verme başladı; bizim ailede önce kadınlar, sandıkta ilk oy veren eşim oldu, ikinci bendeniz.
“Evet” mührünü iki pusulaya da basarken bu oyu ne için kullandığımı hızla aklımdan geçirdim.
Oyumu 100’üncü yılında Cumhuriyeti çoğulcu demokrasiyle taçlandırmak için kullandım.
Anayasa Madde 2
100 yıl önce Cumhuriyeti ilan eden Mustafa Kemal Atatürk’ün belki de en temel atılımlarından olan kadın-erkek eşitliği için, toplumsal cinsiyet eşitliği kullandım. Erkeğe kadını ve çocukları dövmeyi, öldürmeyi dahi hak gören zihniyete oyumla karşı durduğumu düşündüm.
Anayasa’nın 2’inci maddesinde yazılı “hukuk devleti” için kullandım. Siyasi baskılardan kurtulmuş mahkemeleri düşünerek kullandım.
“Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” anlamına gelen ve yine 2’inci maddede yazılı olan laikliğin güçlendirilmesi, gerçek anlamda inanç özgürlüğü için kullandım.
Yine 2’inci maddede yazılı olan sosyal devletin her yurttaşın sağlık, eğitim, güvenlik ve adalete eşit erişim imkânı demek olduğu bilinciyle kullandım.
Oyumu ifade özgürlüğünden yana, basın özgürlüğünden yana, örgütlenme özgürlüğünden yana kullandım. İfade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, girişim özgürlüğünden yana kullandım.
İnsan hakları, emekçi hakları, kültürel hakların genişletilmesi niyetiyle kullandım.
Oyumu yatılı dergahlarda medreselerde tecavüz edilen çocukların hak ve özgürlüklerini düşünerek kullandım.
Kıt devlet kaynaklarının belli siyasal, dinsel, ailevi ve şahsi bağlantıları keyfine harcanmaması için kullandım.
Oyumu bir ümitle kullandım
Stratejik kafa karışıklığından kaynaklanan gündelik dış politika dönüşlerinin “değerli yalnızlık” ve “stratejik özerklik” gibi kavramlarla yaldızlanmasının Türkiye’nin itibar kaybına neden olduğuna, bunu hak etmediğimizi bir kaz daha düşündüm.
Eşsiz coğrafyası, yeraltı, yerüstü ve insan kaynaklarıyla çok daha zengin ve adaletiyle geliri çok daha hakça dağıtabilecek bir Türkiye, vatandaşlarının kendisini kimlik aidiyeti nedeniyle dışlanmış, ötekileştirilmiş hissetmeyeceği bir Türkiye için kullandım oyumu.
Ve bu düşüncelerin hiç değilse bir kısmını paylaşabileceği seçmenlerin çoğunlukta olması ümidiyle attım oyumu şeffaf sandığa, sandık gözlemcilerinin dikkatli bakışları altında, sonucun da şeffaf olması inancıyla.
Elimi vicdanıma koyarak kullandım oyumu.