Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 Haziran’da önce TBMM’de yemin ederek üçüncü cumhurbaşkanlığı dönemine başladı. Sonra yağmur altında Anıtkabir’de Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çiçek koydu, sonra da Beştepe’de gösterişli bir törenin ardından, ilerleyen saatlerde yeni kabine üyelerini.
Cumhurbaşkanlığı tören kapısının “Destur” nidası ve Mehter Marşıyla açılan kapısından Emine Erdoğan’la çıkıp dünyanın dört bir yanından gelen konuklara hitabına daha sonra değineceğim ama önce yeni kabine üyelerine bakalım. Ve değişen isimlerin Erdoğan siyasetinde bir değişiklik getirip getirmeyeceğine, yönetimde söz hakkı olup olamayacağına.
Ama baştan şunu söyleyelim: Cumhuriyetin 100’üncü yılında başlayan yeni Erdoğan döneminde ekonomi yönetiminde tercih uluslararası sermaye çevreleri, savunmada tercih asker ve dış politikada tercih güvenlik-istihbarat ekseninde oldu.
Ekonomi: “rasyonel zemine” dönecek mi?
Erdoğan’ın Hazine ve Maliye Bakanlığına uluslararası sermaye çevreleriyle iyi geçinmenin nişanesi olarak Mehmet Şimşek’i getirdi. Şimşek görevi Nurettin Nebati’den devralırken “Artık rasyonel zemine dönmenin zamanı geldi” diyerek, halen uygulanmakta olan ekonomi politikasının “rasyonel” yani “akılcı” olmadığını da söyledi. Şimşek, Erdoğan’ın 2018’den bu yana ısrarla sürdürüp ekonomik sıkıntıların temelinde yattığını kabul etmediği “yüksek enflasyonun nedeni yüksek faizdir” siyasetini değiştirecek mi?
Şimşek’in Merkez Bankasının başında Şahap Kavcıoğlu yerine “ortodoks mali politikalar” konusunda deneyimli Hafize Gaye Erkan’ı görmek istediği yazıldı. Piyasalar bu atamanın olması ve TCMB’nin ilk aşamada faiz artırımına gidip gitmeyeceğine odaklandı. Bakalım dağ fare mi doğrup ilk aşamadaki piyasada haksız kazanca yol açtığıyla mı kalacak, yoksa Erdoğan gerçekten yanlıştan dönebilecek mi?
Yalnız Şimşek değil, Yılmaz da
Bir katman daha inelim: Erdoğan, Şimşek’i ikna edemeseydi Hazine ve Maliye’ye getirebileceği isimler arasında Cevdet Yılmaz da sayılıyordu. Yılmaz daha önce AK Parti hükümetlerinde hem Erdoğan hem Ahmet Davutoğlu kabinelerinde ekonomiyle ilgili bakanlıklarda bulunmuştu. ODTÜ Mezunu ve DPT kökenli Yılmaz son olarak TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu Başkanıydı.
Şimşek kabine görevini kabul edince Erdoğan, Yılmaz’ı Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atadı. Böylece kabinede ekonomiden sorumlu iki ağırlıklı isim bulunacak. Bu Erdoğan’ın nihayet en acil sorunun -28 Mayıs balkon konuşmasında da söylediği üzere- ekonomi olduğunu kabul etmekle kalmayıp gereğini yapmaya çalışacağı anlamına gelecek mi? İktisatçı Fatih Özatay geçenlerde Şimşek’in gelmesinin başlangıçta olumlu bir rüzgâr estireceğini ama enflasyonla mücadele, döviz kuru, büyüme, cari açık gibi konularda kısa sürede “makule dönülmesi” gerektiğini yazdı.
Etnik kökenlerinin Erdoğan’ın tercihinde rol oynayıp oynamadığını bilemem ama hem Şimşek hem Yılmaz’ın Kürt olması ilginç bir ayrıntı.
Soylu ve Akar kabine dışı
Seçim öncesi Erdoğan’ın seçimi kazanması halinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın aynı kabine görevlerinde tutacağı iddiaları kulisi sarmıştı. Erdoğan kazandı ama Soylu ve Akar koltuklarını devrediyor. Sadece iç politika ve terörle mücadelede değil, dış politikada da tam bir şahin sayılan Soylu’nun yerini alan İstanbul valisi Ali Yerlikaya muhalefet tarafından zaman zaman partizanlıkla suçlanan ama aynı zamanda mutedil kişiliğiyle tanınan bir idareci. Erdoğan’ın “teknokrat kabine” modellemesine uygun düşüyor. Dış politika gibi konulara girmeden terörle mücadele çizgisini sürdüreceği varsayılabilir.
Yerlikaya idaresinde göç, afet ve nüfus işlerinin İçişleri bakanlığından ayrılarak ayrı bir bakanlık olarak örgütlenmesi ihtimali gözlenmeli.
Akar’ın yerine geçecek olan Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler ise Erdoğan’ın Türk Silahlı Kuvvetlerinde en güvendiği isimlerdendi; yaş haddini aşmasına rağmen görev süresi Cumhurbaşkanınca uzatılmıştı. Akar’dan sonra Güler’in gelmesi savunma ve güvenlik politikalarında devamlılık olacağına işaret. Ordunun üst kademelerindeyse yaz aylarındaki Yüksek Askeri Şurada değişiklik beklenebilir.
İlk istihbaratçı Dışişleri Bakanı
Dış politika ve güvenlik politikalarında son dönemlerde en çok konuşulan iki isim en kritik iki noktayı devralıyor. Biri kesinleşti: Erdoğan MİT Başkanı Hakan Fidan’ı Dışişleri Bakanı olarak atadı. Dış ve Güvenlik Politikaları Baş Danışmanı İbrahim Kalın’ın da MİT Başkanı olarak atanması bekleniyor. Belki de Cumhurbaşkanı’nın NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile İsveç’in adaylığı üzerine yaptığı görüşme bekleniyordur; malum sürecin baştan itibaren koordinatörü Kalın olmuştu. Kalın’dan sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğünü ise Akif Çağatay Kılıç’ın üstleneceği bildiriliyor
Aslında son zamanlarda Erdoğan’ın çalışma makamından basına verdiği fotoğraflarda Fidan ve Kalın’ın değişmeyen isimler olması dikkat çekiyordu. Bunu son olarak, seçim kampanyası devam ederken Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile yaptığı kritik görüşmede Akar ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bulunmayıp Fidan ve Kalın’ın bulunmasında da saptamıştık.
Son 20 yıldır Türk güvenlik sisteminin yönetim kademelerine (TİKA Başbakanı, Başbakan Müsteşar Yardımcısı, Nükleer Şerpa ve istihbarat başkanı sıfatlarıyla) bulunan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı Türkiye’nin dış politika ile operasyonel siyaseti tek elden yürüteceği yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
İki bakan yerini korudu
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yerlerini korudu. Milletvekili olmak için başvurmadıkları zaman basında “işlerinin başına dönecekleri” yorumları yapılmıştı.
Oysa Türkiye’nin önemli turizm yatırımcılarından olan Ersoy ile önemli sağlık yatırımcılarından olan Koca kâğıt üzerinde işlerini yakınlarına devretseler de işlerini hiç bırakmamışlardı. Örneğin, Ersoy’un bakanken Bodrum’da orman arazisinin sınırları değiştirilerek otel inşaatını genişlettiği basına yansımıştı.
Covid-19 salgını sırasında bir dönem kamuoyundaki beğeni düzeyi Erdoğan’ı Koca ise özel Medipol hastaneleri ve Medipol Üniversitesinin kurucusu. Erdoğan’ın her iki bakandan da memnun olduğu anlaşılıyor.
Erdoğan daha önce Binali Yıldırım hükümetinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapan AK Parti’nin Yerel Yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’yi yeni kabinesinde (İklim Değişikliği eklemesiyle) aynı göreve atadı. Bu da Özhaseki’ye Mart 2024’te yerel seçimlerinde, özellikle İstanbul ve Ankara odaklı görevler verileceği anlamına geliyor; Özhaseki 2019 seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını CHP adayı Mansur Yavaş’a kaybetmişti.
Adalet, Aile, Sanayi, Enerji
Adalet Bakanlığına, başta önceki TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve AK Parti Grup Başkan Vekili Bülent Turan üzere kamuoyunda öne çıkan siyasetçilerin ismi geçiyordu. Ancak Erdoğan TBMM Adalet Komisyonu Başkanlığı ve AK Parti Grup Başkan Vekilliği yapan Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’u atadı. Türkiye’deki yargı bağımsızlığının hem içeride hem dışarıda çok tartışıldığı, yatırım ortamını olumsuz etkilediği bir dönemde Tunç’un özellikle yargı kararlarının uygulanması konusunda Erdoğan’ı ikna edip edemeyeceği gözlenmeli.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın da kabine üyesi olarak kalabileceği konuşuluyordu, ancak yerini Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır’a bıraktı. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunu Kacır, Teknofest ve TOGG gibi projelerle öne çıktı. AK Parti’nin yeni kuşak yükselen yıldızlarından olan Kacır Türkiye Bilimler Akademisi ve ASELSAN Yönetim Kurulu üyesi.
Erdoğan’ın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak atadığı, tek kadın kabine üyesi olan Mahinur Özdemir Göktaş, AK Parti’nin yükselen yıldızlarından. Bir Türk işçi ailesinin kızı olarak Belçika’da doğan Göktaş, Avrupa’nın ilk başörtülü milletvekili olarak Belçika Parlamentosuna girmiş, ancak 1915 Ermeni soykırımı iddialarını reddettiği için partisinden çıkarılmıştı. Son olarak Türkiye’nin Cezayir Büyükelçiliğini yürütüyordu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar yeni kabinede bakan olarak yer aldı. Mühendislik ve hukuk eğitimi olan ve daha önce Bakanlığın AB projelerinde de çalışan ve halen Dünya Enerji Konseyi üyesi olan Bayraktar da Erdoğan’ın teknokrat kabine anlayışına uyan isimlerden.