Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 4 Ağustos günü İstanbul’da Batı dünyasının bazı önemli yatırımcılarıyla bir araya geldi. Toplantıyı düzenleyen dünyanın önemli yatırım bankalarından JP Morgan Chase oldu; Reuters haber ajansına göre 40’tan fazla uluslararası yatırımcı şirket katıldı.
Toplantıya Şimşek’in yanı sıra merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın da katılacağı ve bir surum yapacağı önceden duyurulmuştu. Ancak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar ile Türkiye Varlık Fonu ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi yetkililerinin katılacağı önceden açıklanmamıştı. Bu ayrıntı önemli çünkü Çakar da Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu da zaten Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetim Kurulunda. Her ikisi de Erdoğan’ın geçen ay Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri temasları heyetindeydi. Sonra kaynak bulmak TVF kontrolündeki şirketlerden hisse satılacağı haberleri çıkınca kızıyorlar.
Öte yandan Yılmaz ve iki TVF yöneticisinin sunumda bulunması, Şimşek’in “endişe etmeyin, Erdoğan’ın desteği benimle” mesajını güçlendirmiş olabilir.
Gelelim konuşulanlara ve sonucuna.
Şimşek’ten üç önemli mesaj
Yabancı yatırımcı kuruluş temsilcileri Merkez Bankası Başkanının sunumunu 27 Temmuz’da yaptığı ve yıl sonu enflasyon tahminin yüzde 22,8’den yüzde 58’e çıkardığı sunumun “neredeyse aynısı” bulmuşlar. Aldığım bilgiler aynısı olmadığı yönünde ama demek ki algı bu yönde olmuş; demek ki daha fazlasını bekliyorlardı.
Konuşmasında mevcut görünümü de anlatan Şimşek’inse üç temel mesajı olmuş:
- Uzun vadeli potansiyelimiz var. Makro dengeleri sürdürülebilir politikalarla destekleyeceğiz.
- Kademeli sıkı para politikasıyla ekonomi yavaşlayacaktır ama durmasını ve istihdamda gerileme istemiyoruz,
- Bakın geri döndüm, siyasi irade arkamda, bana güvenin.
YetkinReport’a bilgi veren yatırımcı kaynaklar Şimşek’ten yeni ekonomik programın yanı sıra Türkiye’nin nereden ve nasıl dış kaynak bulacağına dair somut bilgilerin beklendiğini, bunların bulunamadığını söylüyorlar. Ama kapılar kapanmış değil, bekleyiş devam ediyor.
İçeriden edindiğim bilgilere göre Şimşek toplantıdan memnun ayrılmış.
İhtiyatlı iyimserlik
İhtiyatlı iyimserlik, İngilizcesiyle “cautious optimism” aslında bir diplomasi deyimi; iyimser olmak için bazı yeni nedenler ortaya çıksa da mevcut ortamın hala riskli bulunmasını anlatıyor. Yıllardır Türkiye’deki yatırım ortamıyla ilgilenen bir dış yatırımcı kuruluş temsilcisinin, adını saklı tutarak bu ifadeyi kullanması boşuna değil.
Hani, ülkenin kredi görünümünün “durağan negatiften durağan pozitife” çevrilmesi gibi; neticede hâlâ durağan.
Yabancı yatırımcılar Şimşek ve Erkan dahil kadro değişimini olumlu bulduklarını ama sadece kadro değiştirmenin ekonomiyi düzeltmeyeceğini usturupluca ifade etmişler. Usturuplu ifade bile değişim işaretlerinin belli bir iyimserlik ortaya çıkardığını gösteriyor. Ama henüz batıdan güçlü yatırım çekecek kadar değil. Bir kaynağım şunu söyledi: “Bu iyimserliği göstermek için muhtemelen bazı serbest yatırım (hedge) fonları, kısa dönemli girişler yapacaktır. Ama uzun vadeli yatırım için acele edilmeyecektir. Türkiye’nin TL cinsinden varlıklarına şu aşamada rağbet yok. Aylık enflasyonu yüzde 9’u aşan bir ülkede kolay değil. Dolar üzerinden varlıkları içinse Türkiye’nin, örneğin Körfez ülkelerinden vadettiği yüklü kaynağı sağlayıp sağlayamayacağına bakılacaktır.”
Bir çiçekle bahar gelmez
Türkiye zaten bu konuşulan yabancı yatırımcı kuruluşlardan kaynak beklerken niye onların da Türkiye’nin önce beklentinin yükseltildiği Körfez ülkelerinden sermaye getirip getiremeyeceğine bakmak istediğini sorabilirsiniz.
Sanırım yanıtı “Bir çiçekle bahar geçmez” atasözümüzde saklı. Erdoğan’ın yıllarca “enflasyonun sebebi faiz” deyip kendi devrinde toparlanan ekonomiyi krize taşıması ardından “Bak işte değiştik, söz” demek öyle herkesi anında inandırmıyor; güven meselesi. Buna Körfez sermayesi dahil.
Aslında ne Şimşek’in elinde sihirli değnek bulunuyor ne de bir toplantıyla Türkiye’ye yatırımcı akını başlar. Resmi kaynaklardan öğrendiğime göre bu toplantıların güz aylarında artarak devam edeceği, benzeri tanıtım toplantılarının (İngilizcesiyle “roadshow”) yurtdışında da yapılması planlanıyor.