Türkiye’nin Hamas’ın siyasi temsilcilerinden İsrail’e saldırı düzenlediği 7 Ekim günü ülkeyi terk etmelerini istediği haberi Ankara’da rahatsızlığa yol açtı. Haber ilk olarak 22 Ekim’de Washington merkezli olarak Orta Doğu ağırlıklı haberler yayınlayan Al Monitor internet sitesinde gazeteci Fehim Taştekin imzasıyla çıktı. YetkinReport’un başvuduğu ve isminin açıklanmasını istemeyen kaynaklar haberi doğruladı. Buna göre Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırıda hedeflerinin sivil olup olmadığını gözetmemesi Ankara’da ciddi rahatsızlığa yol açtı. Bu gelişmeyle, öteden beri İsrail’i operasyonlarında sivilleri hedef gözetmeden öldürmekle suçlayan Ankara’nın kendisi de sivillerin öldürülmesini himaye ediyor görünmek istemediği anlaşılıyordu.
Ancak bir süre sonra Times of Israel gazetesi Türk kaynaklara dayanarak Al Monitor haberinin doğru olmadığını yazdı. Akşam saatlerindeyse Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Al Monitor’ü alıntılayarak “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üst düzey Hamas yetkililerine Türkiye’yi derhal terk etme talimatı verdiği” iddiaları tamamen asılsızdır” açıklaması yaptı. İlginç olan yalanlamanın sadece sosyal medyada Arapça olarak yapılması, adeta Türk kamuoyuna yayılmasının bu yolla engellenmeye çalışılmasıydı.
Al Monitor haberinde Türkiye’nin Hamas Siyasi Lideri İsmail Haniye’ye bu nedenle “nazikçe kapıyı gösterdiği” öne sürülse de Türk kaynaklar Haniye’nin bir süredir Katar’ın başkenti Doha’da yaşadığını söylüyor. Hamas siyasi kadrolarından Halid Meşal ve Salih el Aruri’nin ise sık sık Türkiye’ye geldikleri biliniyor.
Rehine diplomasisi devam
Hamas’tan Türkiye’deki siyasi faaliyetine son vermesini istediği iddiasına rağmen Türkiye Hamas ile irtibatı koparmıyor. Bunun en önemli nedenleri arasında Hamas’ın saldırı sırasında İsrail’den kaçırdığı çeşitli uluslardan (ve iddiaya göre Türkiye’den de) rehineleri İsrail’deki Hamas ve diğer Filistinli tutuklularla takas etmek istemesi geliyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 21 Ekim’de Haniye ile rehine takası, ateşkes ve sivillere yardım ulaştırılması konularını telefonda görüştü. Erdoğan aynı gün NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile de aynı konular üzerine bir telefon görüşmesi yapmıştı.
Rehine takası dahil Gazze Krizi üzerine açık diplomasiyi Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gizli diplomasiyi ise MİT Başkanı İbrahim Kalın yürütüyor. Türkiye, Mısır ve (takas diplomasisinin merkezi olan) Katar ile birlikte Hamas’la iletişim kanalları olan üç ülkeden biri.
Hamas’ın saldırısı sonrası
ABD ve Avrupa Birliği, Hamas elindeki rehinelerin serbest bırakılması için diğer iki ülkeyle birlikte Türkiye’nin de çaba göstermesini bekliyor ama aynı zamanda Hamas’la irtibatına karşı çıkarak çelişkiye düşüyor. Hamas’ın saldırısıysa küresel düzeyde olduğu gibi Türkiye’nin dış ilişkilerinde de planları ve dengeleri bozdu.
Türkiye son zamanlarda İsrail’le ilişkileri normalleştirme sürecindeydi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 20 Eylül’de New York’ta yıllar sonra ilk kez İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yla görüşmüştü. Hamas’ın saldırısı olmasaydı da o hafta Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar Avrupa’ya doğal gaz taşıyacak boru hattı projesini görüşmek üzere İsrail’e gidecekti. İsrail, Gazze’deki hastane saldırısı sonrasında güvenlik gerekçesiyle bütün diplomatlarını Türkiye’den çekme kararı aldı. Türkiye’deyse halkın büyük çoğunluğu siyasi görüşünden bağımsız olarak -Hamas’ın olmasa da- Filistin halkının haklarının korunmasından yana.