Başlıktaki soruyu şöyle sormak gerekiyor: Yaptığı işlerle değil aile ilişkileriyle manşetlerde yer alması ekonomi yönetiminde rahatsızlığa konu olan Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan 31 Mart yerel seçimlerine dek görevinde kalır mı? Bu soru düne kadar geçerliydi. Neticede Mayıs 2023 seçimleri ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hazine ve Maliye Bakanlığına Mehmet Şimşek’in getirmesiyle başlayan “daha rasyonel” politikaların tamamlayıcı unsurlarından biriydi Merkez Bankası Başkanının değiştirilmesi. Dolayısıyla dümeninde Şimşek’in bulunduğu ekonomik krizden çıkış için Orta Vadeli Programın (OVP) gidişini etkileyebileceği endişesi vardı.
Dünden bugüne yaşanan bir dizi gelişmeyse bu havanın döndüğünü gösteriyor.
Örneğin dünden bugüne, gazeteci Erk Acarer’in Kadıköy’deki Gaye Apartmanının aileyle ilişkisini de dahası baba Erol Erkan’ın Mehmet Ağar’ın teyze oğlu olduğunu yazması eklendi. Mehmet Ağar “Akraba değiliz, sadece hşerilik bağımız var” dedi. (*)
Gidişi “satın alındı” mı?
En önemli gelişmelerden biriyse, İletişim Başkanlığının, Erdoğan’ın 23 Ocak, yani bugünkü programında Erkan ile görüşme bulunmadığını açıklaması oldu. Tıpkı Şimşek’in kendisini bu tartışmalardan uzak tutmak istemesi gibi bu Erdoğan da -özellikle de seçim sürecinde- kendisini tartışmaların dışında tutmak istiyordu.
Tabii Erkan’ın atama imzası kendisine aitken ve Erkan istifaya ikna edilemezse görevden alacak olan da Erdoğan iken kendisini ne kadar uzak tutabilir? O ayrı konu.
Peki, Erkan giderse bu -zaten parlak olmayan- ekonomik gidişe bir darbe daha vurur mu?
Özellikle son gelişmelerden sonra bunu söylemek daha da zor. Birkaç nedenden dolayı:
- Erkan ailesinin işlerinin artık Merkez Bankasının işleyiş ve kalan itibarını da olumsuz etkilemeye devam ettiği görüşü hem Ankara’daki siyaset ve bürokrasi hem İstanbul’daki yatırım çevrelerinde ağırlık kazanmaya başladı
- Yardımcıları arasında dahi (örneğin Cevdet Akçay, Hatice Karahan) Erkan’ın yerini dolduracağı, OVP’ye destek olmayı sürdüreceği düşünülen ve ekonomideki yetkinliklerine güven duyulan isimler bulunuyor.
- Programın asıl sahibi Şimşek.
Komplo mu var?
Erkan ailesinin, özellikle baba Erol Erkan’ın bir süredir, özellikle de Merkez Bankası İstanbul’a taşındıktan sonra kulislere yayılan icraatı gazeteci Cem Yıldırım’ın Sözcü’deki haberiyle ortaya saçıldı. Merkez Bankasında çalışan protokol görevlisi Büşra Bozkurt, babanın kendisine vermek istediği sürekli aileyle ilgilenme işini kabul etmediği için işten atıldığını Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi CİMER’e şikayet etmiş, bunu da medya ile paylaşmıştı. Bozkurt, baba Erkan’a oda, araç ve koruma tahsis edildiğini de öne sürüyordu. Erkan bu iddiaları kuru bir “asılsız, kasıt var” yalanlamasıyla geçiştirmek istedi ama kamuoyunu ikna edemedi. https://yetkinreport.com/2023/12/17/recep-tayyip-beye-de-bir-sadik-abi-mi-lazim-sizce-hafize-gaye-hanim/
İşte özellikle baba Erkan kaynaklı “kumpas kuruluyor” sözleri bu aşamada ortaya çıktı.
Buna göre AK Parti içinde bazı klikler devredeydi. İddialara göre, kimi Berat Albayrak’a yakın olduklarından, siyasi İslamcılardan kimileri de Başkanın çağdaş görüntüsünü çekemediklerinden altını oymaya çalışıyorlardı.
Gelişmeleri yakından takip eden bir kaynağım ise “Komplo filan yok” diyor; “Anne-babasının her şeyi kontrolleri altında tutmak istemesi, Başkanın da buna dur diyememesi, izin vermesi söz konusu. Siz açık verirseniz, faydalanmak isteyenler tabii ki çıkacaktır.”
Erkan ve Hürriyet mülakatı
Bunda bir etken de Erkan’ın 16 Aralık’ta Hürriyet’ten Ahmet Hakan Coşkun’a verdiği mülakat olmuştu.
Bu mülakat iki nedenden dolayı dönüm noktası oldu.
Birincisi, siyaset ve ekonomide yol açtığı tepkilerdi. Merkez Bankası başkanı bazı yabancı yatırımcılara tavsiyeler verdiğini söylüyor ve seçimden sonra kemer sıkma politikaları üzerine yorum yaparak doğrudan Şimşek ve dolaylı olarak Erdoğan’ın yetki alanına giriyordu.
İkincisi, o mülakata dek Erkan, -babasının etkisinde olduğu öne sürülen- iletişim ekibinin seçtiği gazetecilerle “yazılmamak kaydıyla (off-the-record) görüşmeler yapıyor, onlarla aile işlerini de paylaşıyordu. Merkez Bankasının yönetici ekibinden bir kişi dışına kimsenin konuşamadığı Erkan, bazı dış yatırımcılar gibi bazı gazetecilerin erişimine açıktı. Ancak “yazılmak kaydıyla” ilk yorumların bir basın toplantısı değil de diğer gazetecileri yok sayacak şekilde özel bir mülakatta söylenmesi üzerine “Pandora’nın kutusu” açılmış, bilgiler etrafa saçılmaya başlamış oldu.
Seçime kadar Erkan mı?
Bu tablo karşısında Erdoğan’ın ne olup bittiğinden habersiz olduğunu düşünmek abesle iştigal olur.
Şimdiye dek Erkan dosyası çoktan masasına konmuştur.
Zaten mali piyasalarda 25 Ocak’ta politika fazinin yüzde 42,5’ten yüzde 45’e çıkarılma ve sonra seçimlere kadar sabit tutulma beklentisinin bulunduğu bir Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı gibi bir eşik var. Erdoğan’ın önündeyse İsveç’in NATO üyeliğinin Meclis’ta onaylanması ardından Kazakistan’daki Suriye toplantısıda Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le buluşma ve bir yandan da ABD Başkanı Joe Biden’dan F-16 kararı beklemek gibi stratejik sornlar.
En akla yakın ihtimal, Erkan’ın ailesinin Merkez Bankasına erişimlerinin yasaklanıp görevine öyle devam etmesi ve bunun da kamuoyuyla paylaşılması olur. Bu durumda seçimden önce ya da sonra diye bir sorun da kalmayabilir; elbette bu nedenle TCMB bilgilerinde bir sızıntı olup olmadığının soruşturulması kaydıyla.
Ancak örneğin DEVA Genel Başkanı Ali Babacan ve İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu’nun işin tadı iyice kaçmadan Erkan dosyasının kapatılması gerektiği yolundaki sözleri, ortaya saçılacak başka dosyaların da olabileceğini akla getiriyor.
Erkan’ın gitmesinin mi kalmasının mı seçim yolunda Merkez Bankası ve ekonomik krizden çıkış için OVP için daha az zararı dokunacağına karar verme işiyse, tek karar verici olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı.
(*) 23 Ocak 2024, saat 22.02’de güncellendi.