İsrail Hava Kuvvetleri 10 Nisan’da Gazze’ye düzenlediği hava akınında Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’nin üç oğlu ve dört torununu öldürdü. Ramazan Bayramının ilk günüydü. Haniye El Cezire’ye çocukları ve torunlarının Gazze’nin kuzeyindeki Şati mülteci kampındaki akrabalarına Bayram ziyaretine gittiklerini söyledi. Sivil bir araçtaydılar. İsrail ordusuysa sivil araç içinde öldürülen torunlardan hiç söz etmeden Haniye’nin Hazem, Emir ve Muhammed adlarındaki üç oğlunun öldürülenlerin bir terör eylemi hazırlığı içinde olduğu yönündeydi.
İsrail ordusunun bu eylemi yeni bir kötülüğün kutusunu daha açtı. İsrail’in savunmayla ilgisi olmayıp terör eylemi sayabileceğimiz bu saldırısıyla, dünyadaki her liderin ailesini, çocuklarını, hatta torunlarını terör eylemlerine açık hedef haline getirmiştir.
Katar’da yaşayan Haniye’nin oğulları ve bu feci haberi aldığı sırada çekilen görüntülerdeki tepkisizliği ve acı gerçeği kabullenişi de -İsrail hükümetinin şiddetli intikamcılığı kadar olmasa da insanın kanını donduruyor.
Haniye’nin ateşkes tepkisi
Haniye’nin çocukları ve torunlarının öldürülmesinden sonra ilk siyasi tepkisinde İsrail’le ateşkes anlaşmasını savunmayı sürdürmesi, belli ki bu suikastın ateşkes çağrılarına Hamas tarafından son verilmesi beklentisini boşa çıkardı.
Bu son krizi Hamas’ın İsrail topraklarına 7 Ekim saldırısı başlattı; çoğu sivil 1200 İsrail vatandaşı öldürüldü, bir kısmı esir alındı. İsrail’in o günden beri sürdürdüğü intikam operasyonu ise Hamas’ı cezalandırma boyutlarını çoktan aştı; çoğu sivil olmak üzere son altı ayda Gazze’de öldürülen Filistinliler 33 bini geçti 75 binden fazla yaralı olduğu tahmin ediliyor. Şimdi artık doğrudan aile üyelerine intikam saldırı boyutuna sıçrattı İsrail ordusu saldırılarını. Bu devlet aygıtlarının savunma refleksinin ötesinde mafyavari bir tutumu gösteriyor.
İsrail’in bu eyleminin başka kışkırtıcı yönleri de var. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun siyasi rakibi Ehud Olmert ısrarla “Netanyahu ve çetesinin” Gazze’deki savaşı bölgeye yayma peşinde olduğunu söylüyor. Bu zaten açıkça görünüyor. 1 Nisan’da İran’ın Şam Başkonsolosluğunun vurulması da İran’ı kışkırtmaya yönelik bir eylemdi.
Ankara zaten bir süredir İran’ın Suriye ve Irak’taki, ayrıca PKK ile yakınlaşmasından rahatsız ve İsrail’in kışkırtmasıyla bölgedeki faaliyetini arttırmasından endişe ediyor.
Türkiye-İsrail-ABD
Haniye’nin ailesinin İsrail uçaklarınca doğrudan hedef alındığı saldırı sonrasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın Haniye’yi arayarak başsağlığı dilediler.
İlerleyen saatlerde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Fidan’ı aradı. Asıl konu, Türkiye’nin 9 Nisan’da İsrail’e ticarete getirdiği kısıtlamalardı. Ankara, Erdoğan’ın kamuoyu baskısıyla aldığı ticaret kısıtlanmasının gerekçesini Türkiye’nin Gazze’ye hava yoluyla yardım ulaştırmasına İsrail’in izin vermemesine tepki olarak açıklamıştı. Cumhurbaşkanlığının sadece sivil uçaklara satıldığını açıklamasına rağmen, İsrail’e satılan jet yakıtının Gazze’yi bombalayan uçaklara da satıldığı yolunda iddialar devam ediyor.
Fidan-Blinken görüşmesinde Haniye’nin ailesinin hedef alınarak öldürüldüğü İsrail saldırısının gündeme gelip gelmediği konusunda iki taraftan da bir açıklama yapılmadı. İki bakan son olarak bir hafta önce, 3 Nisan’da Brüksel’deki NATO Dışişleri Bakanları toplantısında görüşmüşlerdi. Bu görüşmede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 9 Mayıs’ta Beyaz Saray’a yapacağı ziyaretin asli konu olduğu bildirilmişti.
Bu ziyaret öncesinde, zaten ekonomik krizin baskısı altındaki Türk dış politikasının başka sınamalarla da karşılaşması ihtimali yüksek.