Julian Assange 24 Haziran günü polis eşliğinde İngiltere’den uçağa konularak sınır dışı edildi. Hapiste geçirdiği 5 küsur yılın yanı sıra 7 yılını, sığındığı Ekvador’un Londra Büyükelçiliğinde gönüllü hapiste geçiren Avustralyalı bilgisayar mühendisi Assange, 26 Haziran’da ABD’nin Pasifik okyanusundaki Kuzey Mariana adasında mahkemeye çıktıktan sonra ülkesine gidebilecek.
Avustralya, İngiltere ve ABD adli makamları arasındaki anlaşma uyarınca Assange burada sadece “ABD ulusal savunma belgelerini elde etmek için komplo kurmak ve ifşa etmek” suçlamalarını kabul edecek. Alabileceği cezanın 62 ay hapis olacağı, bunu da İngiltere’de yattığı hapisten düşülerek serbest kalacağı bildiriliyor.
Belki size tuhaf gelecek ama ben farklı bir bakış açısıyla Wikileaks belgeleriyle Arap Baharından Gazze krizine dek Orta Doğu’daki kanlı kargaşayı daha da derinleştirdiğini görebiliyorum. “Bir deli bir kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz” atasözümüzde olduğu gibi…
Gelişmeler nasıl başladı?
Assange görünen yüzü ve editörü olduğu Wikileaks sitesinde 2006’dan itibaren, bilgisayar korsanlığı dahil elde ettiği belgeleri yayınlamaya başlamıştı. Ancak dünya çapında yankılanan Wikileaks ifşaatı 24 Temmuz 2010’da ABD’nin 2004-2009 yıllarında Afganistan Savaşında tuttuğu 92 bin belgeyi (ABD’de The New York Times, İngiltere’de The Guardian, Almanya’da der Spiegel ile eş zamanlı olarak) yayınlaması oldu.
Belgeler ortalığı sarsarken 18 Kasım’da İsveç’te Assange aleyhine cinsel saldırı davası açıldı. Bunun üzerine 28 Kasım’da bu defa öncekilere Fransa’nın Le Monde ve İspanya’nın El Pais gazetelerinin de katılımıyla -aslında Irak ve Afganistan savaşı odaklı- yeni belgelerin ifşaatı izledi. Yazışmaların çoğunun ABD’nin Kuveyt’teki Arfijan üssünde görevli bilgisayar operatörü Onbaşı Bradley Manning tarafından çalındığı ortaya çıktı. (Manning daha sonra cinsiyet değiştirerek Chelsea adını aldı.)
O arada Assange cinsel suçlama saldırısı nedeniyle gönüllü olarak ifade vermeye gittiği Londra’da 7 Aralık 2010’da tutuklandı.
Assange ve Arap Baharı
Ama ok yaydan çıkmış, Wikileaks belgeleri ve Assange bilerek ya da bilmeyerek Orta Doğu’nun daha da karışmasını tetiklemişti.
ABD diplomatik yazışmalarında Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali’nin ülkenin sınırlı kaynaklarını oligarşik yönetimiyle nasıl sömürdüğü de yazıyordu. İşsiz kalıp seyyar satıcılık yapmak zorunda kalan mühendis Muhammed Buazzizi’nin 17 Aralık’ta zabıtanın tezgahını dağıtması üzerine kendisini yakması bardağı taşıran damla oldu. Çıkan olaylarda 230’dan fazla kişi öldü, Bin Ali ülkeyi terk etti, rejim devrildi, ama Tunus hala karışık.
Onu Cezayir’deki protestolar sonucu olağanüstü halin kaldırılması izledi. Ardından 12 Ocak’ta Lübnan, 14 Ocak’ta protestolar ve göstericilerle polis arasında çatışmalar başladı. 17 Ocak’ta Sudan’da başlayan gösterileri Devlet Başkanı Ömer El Beşir 2015 seçimlerinde aday olmayacağını açıklayarak yatıştırdı ama sözünde durmayınca 2019’da darbeyle devrilerek hapsedildi. 18 Ocak’ta Yemen’de başlayan gösteriler 7000 kişinin hayatını kaybetmesinden sonra Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in istifası ve Suudi Arabistan’a kaçmasıyla sonuçlandı.
Assange ve Wikileaks belgelerinin daha dramatik sonuçları da olacaktı.
Mısır, Suriye, Libya
Gösteriler 25 Ocak’ta Mısır’a sıçradı. Tahrir Devrimi süreci Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in istifası, Parlamentonun dağıtılması ve seçim kararına yol açtı; 875 kişi hayatını kaybetmişti. 2012 seçimlerini kazanan Müslüman Kardeşler adayı Muhammed Mursi ise bir yıl sonra Suudi Arabistan ve ABD destekli bir darbeyle devrilecekti.
İş artık Assagne ifşaatı ve Wikileaks belgelerinde yazılanlarla sınırlı olmaktan çıkmış, kendi dinamiğiyle gelişmeye başlamıştı.
Suriye’deki gösteriler Mısır’dan hemen sonra başladı. Türkiye’nin yanı sıra ABD, Rusya, İran’ın da aktif müdahil olduğu ve halen devam eden iç savaşta şimdiye dek 620 bine yakın kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. Beşar Esad yönetimi Rusya’nın siyasi ve askeri desteğiyle ülkenin üçte bir gibi bir kısmına hâkim. Ülkede PKK, El Kaide ve IŞİD kontrolünde olduğu gibi İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah kol geziyor.
Libya’da 17 Şubat’ta başlayan gösteriler NATO’nun askeri müdahalesi, Cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi’nin linç edilerek katli, 30 bin kadar kişinin iç savaşa dönüşen çatışmalarda öldürülmesi ve ülkenin fiilen bölünmesine yol açtı.
Bilgi hırsızı bir Köroğlu
Assange bir yönüyle bir bilgi Robin Hood’u ya da bizim kültürümüzdeki Köroğlu işlevi gördü; gizli bilgiyi elinde tutanlardan çalıp olmayanlara dağıttı.
Muhtemelen ABD’nin Pasifik Okyanusundaki bir adasında sahnelenecek anlaşmalı yargılamadan sonra serbest kalacak.
ABD Başkanı Barack Obama tarafından cezası affedilen Onbaşı Manning, şimdi “kendisi gibi hissettiğini” söylediği yeni cinsiyetiyle serbest.
Ortadoğu Wikileaks ifşaatları sonrasında eskisinden çok daha karışık.
Bilgilerin ifşa olması iyi olmadı demek istemiyorum, ama bilgilerin açığa çıkması ekonomik ve askeri güçleriyle bilgi akışı ve medyayı kontrol eden güçlerin durumu kendi lehlerine çevirmeleriyle sonuçlandı.
ABD 2010’lara dek hiç giremediği Suriye coğrafyasına terörist saydığı PKK’yı IŞİD ile mücadele ortağı yaparak kılcal damarlarına kadar girdi. Bugün Türkiye’nin bir numaralı güvenlik sorunudur.
Suriye gibi bir düşmandan kurtulan İsrail yönetimi bütün gücünü Filistin varlığını geriletmekte kullanıyor; Gazze’de devam eden facianın bir boyutu da budur.
Rusya, Arap Baharı ve Suriye iç savaşı sayesinde Orta Doğu’ya geri döndü.
Muhtemelen Assange bunu amaçlamamıştı ama manzara budur.