Gümüş rengi BMW 2 Temmuz Salı günü saat 15.30 sularında, müreffeh Yafur semtini şehir merkezine bağlayan karayolunda seyrederken bir anda önüne çıkan zırhlı araçla çarpıştı. Zırhlı araç tarafından bir süre yolda sürüklenen araç kenar bariyerlerde durabildi. Suriye resmi haber ajansı SANA ertesi gün, 3 Temmuz’da araçta ağır yaralanıp El Şâmi hastanesinde yoğun bakıma alınan kişinin Luna El Şibl olduğunu duyurdu. Şibl, Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın en yakın çevresindendi; basın danışmanıydı ama aynı zamanda siyasi danışmanlarındandı.
Bazı kaynaklara göre kazada beyin kanaması geçiren Şibl ölmüştü ama ölümü açıklanmıyordu.
“The Syrian Observer” haber sitesi 4 Temmuz’da kazanın aslında suikast olabileceği sorusunu ortaya attı.
Kaza mı, suikast mı?
Site suikast iddiasını Şam’da son haftalardaki perde arkası gelişmelere bağlıyordu.
Şibl’nin kocası Ammar Saati’nin hastaneye girişine izin verilmemişti. Zaten birkaç gün önce Suriye Eğitim Bakanı, Saati’yi Baas sisteminde kitle kontrolü bakımından önemli bir konum olan Suriyeli Öğrenciler Milli Birliği başkanlığından almıştı. Yine birkaç gün önce Luna Şibl’nin abisi Tuğgeneral Mulhem El Şibl ishtihbarat birimlerince tutuklanmıştı. Syrian Observer, kendi kaynaklarına dayanarak Tuğgeneral Şibl’nin “yabancı bir devletle” temasları nedeniyle tutuklandığını yazdı.
Aynı günlerde Esad, Luna El Şibl’yi Baas Partisi Merkez Komitesinden çıkarmıştı. Sadece onu da değil. Esad’ın dış politika danışmanlarından Buseyna Şaban ve Başkanlık Sekreteryası Güvenlik Danışmanı Tümgeneral Ali Memluk da parti yönetiminden atılmıştı. Memluk Ocak’ta Suriye İstihbaratının başıyken bu kızak göreve indirilmişti. Yerine askeri istihbaratın başı Tümgeneral Kifah Melhem getirilmişti. Kifah Melhem’in, 11 Mayıs 2013’te Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 52 kişiyi öldürülüp 126 kişinin yaralanmasına neden olan iki bombalı saldırıyı planlayıp, emrini veren Suriye istihbaratı Lazkiye sorumlusu olduğu öne sürülmüştü.
Sarayın güçlü kadını
Suikast iddiası ciddiydi ve eğer öyleyse bunun Baas Partisinde üst düzey bir tasfiye operasyonunun parçası olduğu anlaşılıyordu.
Luna El Şibl, 1975’te Suriye’nin güneyinde, İsrail ve Ürdün sınırlarına yakın Suveyda şehrinde Dürzi bir aileye doğmuştu. 2003-2010 arasında Katar merkezli El Cezire televizyonunda bir kadın programıyla Arap dünyasında tanındıktan sonra istifa ederek Esad’ın ekibine girmişti.
Esad’ın danışmanlar ekibinde hızla yükselen Şibl, 2014’te Cenevre’de yapılan Suriye barış görüşmelerinde hükümet heyetinde yer almıştı. Esad’a yakınlığı nedeniyle ABD ve İngiltere’nin yaptırımlar listesine de eklenen Şibl’in bu yakınlık nedeniyle Cumhurbaşkanının eşi Esma Esad’ın kıskançlık oklarına da hedef olduğu medyaya yansımıştı.
Luna El Şibl’nin Baas yönetimindeki gücünü gösteren bir fotoğraf 2019’da yayınlanmıştı. Fotoğrafta Beşar Esad iki adım öteden durumu seyrederken Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ve sözcüsü Dimitri Peskov, Şibl’i muhatap alıyor görünüyordu.
Arka plan: İran mı, Türkiye mi?
Şam’daki son gelişmeler, Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentiev’in 26 Haziran’da Şam’da Esad’la görüşmesi ziyareti sonrasında oldu.
Devamında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Esad’la görüşme ihtimalinin yeniden gündeme getirildiği Lavrentiev’in Şam seyahati öncesindeyse Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 11 Haziran’da önceden duyurulmamış şekilde -hazır Rusya’dayken- Putin tarafından kabulü vardı. (O arada Kayseri olaylarını ve Suriye’deki ÖSO isyanını hatırlayalım.) Bu görüşmeyi takiben Türkiye ve Suriye heyetlerinin Rusya’nın Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava Üssünde görüştüğü haberleri alınmıştı.
Şibl’nin başına gelen suikast gibi kazayı, önceki İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin 19 Mayıs’ta -hala tartışılan- bir helikopter kazasında ölümüyle ilgili olabileceği iddiasındaki İslamcı yorumcular var. Bu iddiaya göre, İran Devrim Muhafızları, -Suriye’deki Baas yönetimi içinden Batı’ya istihbarat sızıntısı saptamışlar ve Esad’a bildirmişlerdi.
İran’ın İsrail’in Suriye’deki varlığına sık sık darbe vurmasından rahatsızlığı artık su yüzüne çıksa da bu iddiayı destekleyen kanıt henüz yok.
Bizi daha çok ilgilendiren Şam’daki bu gelişmelerin Türkiye’ye uzanan bir bağı olup olmadığı. Birileri Türkiye’nin Orta Doğu’daki ilişkilerinin “normalleşmesine” çelme takmak mı istiyor? Olay henüz çok sıcak; soğudukça anlamak kolaylaşır.