CHP Kurultayını siyasi hayatı boyunca CHP ile mücadele etmiş Süleyman Demirel’in sözüyle anlatmak bazılarınıza tuhaf gelebilir ama durumu tam ifade ediyor. Demirel’e Türkiye’nin durumunu tek kelimeyle nasıl özetleyeceğini sormuşlar, “İyi demiş”, ama eklemiş: “iki kelimeyle, iyi değil.”
Demirel bu sözü Cumhurbaşkanlığı bittikten sonra İstanbul’daki bir konuşma ardından gelen soru üzerine söylemiş. Hatta “İyi” deyince yadırganmış cumhuriyetçi kadınların ağırlıkta olduğu izleyiciler tarafından, Tayyip Erdoğan Türkiye’sini mi övüyor diye. Ama Demirel yarım nefes sonra tamamlamış lafını; alkışı da almış.
Örneğin yukarıdaki fotoğrafa bakarsanız 6-8 Eylül Tüzük Kurultayın uyum ve muhabbetle sonuçlandığını düşünebilirsiniz.
Hatta size birkaç dakika önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın kendisinden konuşma beklendiğinin bir saat önce telefonla söylendiği eleştirisini Kurultayla paylaştığını, bunun üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Bilsem bende konuşmazdım” diye kırgınlığını gidermeye çalıştığını, CHP lideri Özgür Özel’in sorumluluğu üstlenip başını Yavaş’ın omzuna yaslayarak kendisini affettirmeye çalıştığı anlatılsa, “İyi işte, tatlıya bağlanmış” da diyebilirsiniz.
Ama öyle değil.
Neden iyi, neden değil?
Demirel’e atfedilen sözdeki “tek kelimeyle iyi” sözü, neticede Türkiye’ye bir şey olmaz, Türkiye batmaz anlamında stratejik bir özellik taşıyor.
“İyi değil” demesi de bu gidişi parlak değil anlamında taktik bir kötüleşmeyi ifade ediyor.
CHP’nin Kurultay manzarası da öyle.
CHP Türkiye’nin kurucu partisidir. Kapatıldığı da olmuştur, yasaklandığı da. Mal varlıklarına, arşivine el konulduğu da olmuştur, Meclis dışında kaldığı da. Bir şekilde toparlanıp ayağa kalkmıştır. Tek kelimeyle iyidir yani
Öte yandan, CHP ayakta durur ama bu gidişle iktidar olamaz. Biraz açalım: İsmet İnönü’nün deyişiyle CHP’deki sorunlar “yönetilmeye değil, idare edilmeye” devam ettikçe 31 Mart 2024 seçiminde şeytanın bacağını kıran CHP’nin yeniden ikinci parti konumuna düşmesi işten bile olmaz. “İyi değil” yani.
Nitekim MetroPoll araştırma şirketi yöneticisi Özer Sencar, diğer büyün anket şirketlerinin aksine CHP’nin yeniden AK Partinin arkasına düşmüş olduğu iddiasında. Ekibinden Bilgehan Özpetek, Medyascope yayınında Ruşen Çakır’a bunu AK Partili seçmenin partisine dönmesiyle izah etti. Ekonomik krizin olanca ağırlığına rağmen.
Yavaş, İmamoğlu ve aparatçikler
Dışarıdan bakıldığında şu anda CHP’nin önündeki en yaşamsal sorun, İmamoğlu’na siyaset yasağı da içeren davanın sonucudur. Ama CHP içinde, açık konuşmak lazım hem Kılıçdaroğlu taraftarları içinde İmamoğlu’nun siyasetten yasaklanmasına timsah gözyaşı döküp sevineceklerin bulunduğu artık görünüyor. Olacak iş değil; o cehennem fıkrası gibi CHP. Zebaniye ihtiyaç yok çünkü birileri çıkmaya çalıştıkça diğerleri kaynayan zift kazanına çekmeye çalışıyor.
Bu parti bürokratlarının, Rusçasıyla “aparatçik”, Mansur Yavaş’ bakışları da farklı değil. Adeta Yavaş hakkında yayılan CHP’den ayrılacak dedikoduları doğru çıksa memnun olacaklar.
Bir yandan Yavaş’ı el üstünde tuttuğunuzu sergilemeye çalışacaksınız diğer yandan konuşma hazırlamasına imkân vermeden bir saat önce “Başkanım siz de konuşun diyeceksiniz”, öyle mi? Kasıt aranmayacak gibi değil ama hakikaten Özel’in dediği gibi düşüncesizlikse, öğrenci derneği seçiminde yapılmayacak hatalarla ülke yönetmeye talip CHP kadroları.
Bu gaf İmamoğlu’nu da zora soktu. Yavaş’ı, kendi sorumluluğunda olmayan bir konudan habersiz ve masum olduğuna kamuoyu önünde ikna etmeye çalışırken buldu kendisini.
Değişim derken?
CHP’nin “Değişim Kurultayında” yeni parti tüzüğü delege oylarıyla kabul edildi edilmesine ama eleştiri de topladı. Eleştiriler en çok önseçim konusunda geldi. Söz alan delegeler Özel’e 5 Kasım 2023’te Genel Başkan seçildiği Kurultay’daki önseçim sözlerini hatırlattılar. Görmüş geçirmiş bir CHP Abisi, “Haklılar” dedi; “Önseçim dediğiniz hâkim huzurunda olur, örgüt gözetiminde değil.”
Elbette delegelerin söz alıp parti yönetimi kıyasıya eleştirebildiği manzara CHP’de iç demokrasinin hâlâ işlediğini de gösteriyor. Bu sayede buzdağının su yüzünde görünmeyen kısmında neler olduğunu da öğreniyordunuz.
Örneğin CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural konuşmasında daha önce Genel Başkana ulaşmanın mümkün olmayıp, şimdi Özel’in hemen cep telefonuna yanıt verdiğini överken, hemen arkasından söz alan Zonguldak delegesi Buket Müftüoğlu, ama İl Başkanının kendi delegelerinin telefonlarına çıkmadığını söyleyiveriyor.
CHP bünyesindeki bir endişe kaynağının da ne yazık ki yönetim kadrosunun sosyal ilişkilerindeki, özel hayatlarındaki özensizlik olduğu gözlenebiliyor. Örgütün de tabanın da yüreği ağzında, acaba bir gün bir şey patlar mı diye.
CHP bu fırsatı kaçıracak mı?
CHP’deki dengeler yeni Tüzük öncesinde de İstinaf Mahkemesinin İmamoğlu kararına bağlıydı, şimdi de öyle.
Bu manzara karşısında Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan’ın fazladan bir şey yapmasına dahi gerek kalmıyor. Bağımsız Türk yargısı konulu basın açıklamaları hazırlanmıştır belki de.
CHP 2023 genel seçimini kaybettikten sonra yeni yönetimiyle 2024 yerel seçimlerinde büyük başarı kazandı. Ama sürekli bununla övünüp kendi içinde hesaplaşmalara devam etmek yeni başarıların garantisi değil.
Özel bir yandan İmamoğlu ve Yavaş’ı iki golcü, kendisini de penaltı çekmeye hevesi olmayan bir teknik direktör olarak tanımlıyor ama diğer yandan ekibinden bazılarının bu iki golcüye çelme takma çabalarına seyirci kalıyor.
Yani CHP’nin durumu Türkiye gibi: tek kelimeyle iyi, iki kelimeyle iyi değil.