

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “asıl turplar heybede” diyedursun, CHP lideri Özel, İmamoğlu’nan destek mitinglerine Samsun’dan başladı: Türkiye’nin bütün demıoıkratları, birleşin! (Fotoğraf: Doğuşan Özer)
Karl Marx ve Friedrich Engels’in Komünist Manifestosundaki “Dünyanın bütün işçileri, birleşin!” sloganını anımsatıyor. Zaten CHP lideri Özgür Özel de tam olarak öyle demiyor. Ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “asıl turplar yolda” diyedursun, 13 Nisan’da Samsun’dan başlattığı Anadolu mitinglerinin ilkinde söyledikleri o kapıya çıkıyor: Türkiye’nin bütün demokratları, birleşin!
Özel bir süredir seçmenleri “Baba ocağı” dediği CHP’ye dönmeye çalışırken bir liste sıralıyordu: sosyal demokratlar, milliyetçi demokratlar, muhafazakâr demokratlar, Kürt demokratlar, liberal demokratlar…
Samsun mitinginde bunu başka türlü de söylemeye başladı:
• Türkiye’nin bütün demokratları kazanacak. Türkiye demokrasisi kazanacak (…) Hep birlikte kurtulacağız, hep birlikte kazanacağız.”
CHP örgütü şimdi 19 Mayıs’ta İzmir mitingine hazırlanıyor. Belki araya bir de Yozgat girecek; Türkiye’de milliyetçi-muhafazakâr seçmenin en yoğun olduğu illerden birinde Ekrem İmamoğlu protestosu yapılması, CHP’ye moral verdi.
Heybedeki turplar bitti mi?
Zaten işlerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Özel arasında “normalleşme” ya da “yumuşama” denilen diyalog ortamından bu sert kavga ortamına dönüşmesinin başlıca nedeni İmamoğlu’nun başına gelenler, daha doğrusu getirilenler. Ama bu hamleler Erdoğan’ın çok da lehine olmadı.
Gazeteci Deniz Zeyrek bugün Nefes gazetesinde ciddi iddialar ortaya attı. İsmini açıklamaktan çekinen AK Partili kaynaklarına dayanarak Erdoğan’ın “operasyonu yürüten” yargı mensubuna “Hani doyanız çok güçlüydü?” tepkisi gösterdiğini, onunda “Turpun büyüğü firarilerde” karşılığı verdiğini yazdı.
Zeyrek o yargı mensubunun kim olduğunu yazmadı, dolayısıyla İmamoğlu’na şahsi dava da açan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek olup olmadığını bilemiyoruz.
Ancak eğer örneklerini daha önce de gördüğümüz türden bir “Göze girme rekabeti” ile karşı karşıyaysak, İmamoğlu dosyası Erdoğan’ın aleyhine sonuçlar doğurabilir.
İmamoğlu denklemden düşmedi
İmamoğlu’nun üniversite diploması onu Cumhurbaşkanlığı adaylığından düşürecek şekilde iptal edildi ki Üniversiteliler ve liselilerin isyanını kısmen bu yüzden oldu. Seçilerek geldiği makamı, koltuğu altından alındı. Özgürlüğünden edildi, hapse atıldı.
Peki, bütün bunlar İmamoğlu’nu siyasi denklemden, cumhurbaşkanlığı yarışından düşürdü mü?
Hayır, düşürmedi. Hatta güçlendirdi.
Hatta Mansur Yavaş’ı da düşürmedi, onu da güçlendirdi.
Üstelik cumhurbaşkanlığı denklemine bir aday daha kattı. O da bu süreçte CHP genel başkanlığından liderliğine terfi eden Özgür Özel oldu.
AK Parti sözcüleri mezarlıkta ıslık çalar gibi TRT’de, yandaş kanallardaki haber bültenlerinde “Turpun büyüğü geliyor” demeçlerini garantiye aladursun, İmamoğlu’na destek anketleri herhalde Erdoğan’ın önüne de gidiyordur. Tıpkı “Bu pazar seçim yapılsa” anketleri gibi.
Eskiden Erdoğan bu gibi durumlarda hemen seçime gider, muhalefete dersini verirdi.
Oysa şimdi ekonomik kriz buna izin vermiyor.
Erdoğan DEM Partiden destek alabilse hemen Meclis’ten seçim kararı geçirir, böylece Anayasal boşluktan yararlanarak aday da olabilir. O da bir yandan Kandil’den beklenen PKK kararına, diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın beş dakikada değişebilecek muhabbetine bağlı görünüyor.
O nedenle CHP’li belediyeleri “silkelemek” operasyonuyla maaş ödeyemez duruma düşürüp işçi eylemlerinden medet ummak dışında turplar varsa da yoksa da vatandaşın öğrenme hakkı var.