

KKM uygulaması Nebati’nin Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde Erdoğan’ın onayıyla başlatıldı ve Şimşek’in bakanlığında yine Erdoğan tarafından sonlandırıldı. İktisatçı Eğilmez, KKM nedeniyle devletin zararını en az 58,9 milyer dolar olarak hesapladı. İktisatçı Özatay, “Kurla gelen, enflasyonla gitti” diyor.
İktisatçı Mahfi Eğilmez, edebiyatçı yönünü de konuşturarak AK Parti yönetiminin 21 Aralık 2021’de başlatıp 23 Ağustos 2025’te sonlandırdığı Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından geriye kalanı bu sözlerle tanımladı: “Hem denize düştük hem yılan ısırdı”.
Eğilmez bunu KKM uygulamasını “Denize düşen yılana sarılır” atasözüyle zorunluluk olarak gerekçelendirmeye çalışanlara yanıt olarak söylüyor. “Oysa pek çok kişi ‘yüzme bilmiyorsun, gemiden o kadar sarkma’ diye uyarmıştı” diyor. Eğilmez, 25 Ağustos’ta “Kendime Yazılar” blogundaki ayrıntılı değerlendirmesinde, yayınlanan resmî verilere dayanarak KKM’nin “üç yıllık uygulamasının maliyeti 58,9 milyar dolar olarak tahmin edildiğini”, devam eden hesaplarla bunun biraz daha yükseleceğini yazmıştı.
Deneyimli iktisatçı, Nurettin Nebati’nin Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde başlatılan uygulama üzerine “Kriz kaçınılmaz değil miydi?” diye soran bir okurunu da şöyle yanıtlamış: “Aslında değildi. 2021 Eylülü’nde faizi düşürecek yerde 2 puan artırsalardı böyle bir saçmalık ortaya çıkmayacaktı. O tarihte de söylediğim için şimdi çok daha rahat söylüyorum.”
KKM: “Kurla gelen, enflasyonla gitti”
KKM uygulamasını “saçmalık olarak tanımlayan bir başka deneyimli iktisatçı da Prof. Dr. Fatih Özatay.
X hesabındaki yazısında “KKM belasına ilişkin bir şeyler söylemesem olmaz” diye başlayan Özatay, KKM’nin “Doğmasına saçma para politikası yol açtı” diyor.
Türkiye’nin 2001 Krizinden çıkması sürecinde Merkez Bankası PPK üyesi olan Özatay şöyle “saçmalamanın rasyonel bir zemini vardı ama yanlış yola sapıldı” diyerek şöyle devam etmiş:
• “Trump’un tweetlerinin Türkiye’yi krize sokması mesela. O kriz öyle sanıyorum ki yönetimde travma yarattı. Türkiye’yi dış borç bağımlılığından kurtarmak isteği ön plana çıktı.
• “Ama bunun için çok yanlış bir yola sapıldı. Dış borca bağımlılığın arkasındaki yapısal nedenle savaşmak yerine, kolay ama sürdürülemez politikaya yönelindi: Liraya (reel olarak) değer kaybettirilmeye çalışıldı (yüksek kur-düşük faiz).
• “Oysa mevcut yapıda ‘kurla gelen enflasyonla gidiyor’. Sonuçta, dış borca bağımlı bir ülke konumumuz devam ettiği gibi bir de dünya enflasyon liginde altıncılığa yükseldik. Asgari ücret ve çoğu emeklinin maaşı açlık sınırının altına düştü.”


