Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan artık her Cuma bir başka cami açılışını seçim “müjdesine” çeviriyor. Son örneği 4 Haziran’da Zonguldak’ta Uzun Mehmet Camiinin açılışında gördük. Aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı, muhalefetin “seçime gidelim” çağrılarına kulak tıkasın, hem de her Cuma bir cami konuşmasını seçim konuşmalarına çevirsin, kendisine muhalefeti sanki cami, bayrak düşmanlığı gibi göstersin, biz buna sormayalım öyle mi?
Kovit aşısının üreticilerinden Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel ülkesinde herkes iki doz aşılanmadan üçüncü aşıyı olmamış. Ama Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’de henüz 30 milyon doz, yani yaklaşık 15 milyon kişinin aşılandığını söylerken Cumhurbaşkanı “üçüncü aşı” fotoğrafını gururla yayınlıyor. Biz sormayalım, “Size bir şey olmasın Cumhurbaşkanım, bize yeter” diyelim. Öyle mi?
Cumhurbaşkanı “Sorulur mu?” diyordu 1 Haziran TRT canlı yayınında. Aynen şöyle: “Diyorlar ya ‘128 milyar dolar nereye gitti?’ Yani Merkez Bankası’nın parasının nereye gittiği sorulur mu?” Oysa 1215 Magna Carta’dan bu yana parlamentoların başlıca görevi devleti yönetenlerin vergilerden toplanan paraları nereye harcadığını sormaktır. Basının önemli işlevlerinden biri de budur. Sormayalım mı?
10 bin dolar maaşa bağlanan vekili de sormayalım
Söyleyen herhangi biri değil. Binlerce istihbarat elemanı olduğunu vurgulayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Sedat Peker’den ayda 10 bin dolar alan AK Partili milletvekilinin ismini bildiğini, ama savcılara vereceğini söyledi Habertürk canlı yayınında. Sosyal medyada Cumhurbaşkanına hakaret avcılığı için yarışan savcıların henüz soruşturma açtığından, Soylu’nun ona bu ismi verdiğinden haberimiz yok. Bu nedenle muhalefetin hedefe koyduğu TBMM Başkanı Mustafa Şentop da sonunda bu konuda soruşturma istedi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise, AK Partiyi, milleti bu kirli vekilin ismini öğrenmek için mafya elebaşının yayınına mahkûm etmekle suçladı. Onu da mı sormayalım.
Sanatçı Ezgi Mola, Siirt’te İpek Er’e tecavüz edip intihara sürükleyen ama serbest gezen Uzman Çavuş Musa Orhan’a “tecavüzcü, şerefsiz” deyip tutuklanmasını istediği için yargılanıyor. Tecavüzcüye, tecavüzcü ödediği için yargılanıyor. Yasaları erkek egemen zorbalığa göre eğip büken, kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesini Erdoğan’a oy şantajıyla kaldırdıkları için zil takıp oynayan bu saldırgan arsızlığa sesiz mi kalalım. Susalım mı?
Ankara Mamak Belediye Meclisinin AK Partili üyesi Esra Yılmaz, AK Partili Belediye Başkanı Murat Köse’nin “Gönül Çarşısı” (böyle gönüllü filan isimleri de bir bulurlar ki) projesinde yolsuzluk görmesine rağmen bir şey yapılmadığı iddiasıyla istifa etti. Adana Karataş’ın MHP’li Belediye Başkanı Necip Topuz’un da 2019 yılında Almanya’ya gri hizmet pasaportuyla 30 kişilik mehter takımı götürdüğü, ancak ekipten 20 kişinin dönmediğini CHP’li Veli Ağababa duyurdu. Daha önce de AK Partili Mehmet Çınar yönetimindeki Yeşilyurt Belediyesinde patlamıştı benzeri skandal. CHP’li, HDP’li belediye yöneticilerini görevden almak, kayyım atamak için açık arayan İçişleri Bakanlığı AK Parti ve MHP’li belediye başkanları hakkında ne yapıyor? Sormayalım mı?
Atatürk’e de, yasak ayrımcılığına da susalım mı?
İmam Mustafa Demirkan Ayasofya’da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da cemaat arasında. Oturduğu koltuğun ilk sahibi Atatürk. Neden tepki gösterilmediğini de mi sormayalım?
Kovit yasakları her alanda kaldırılırken sanat kültür alanlarında devam eder, Cumhurbaşkanlığının yardımlarına muhtaç bırakılırken, düğün dernek serbest bırakılıp lokantalara gece yasağı devam ederken, bir yaşam tarzı baskılanmaya yok edilmeye çalışılırken susalım mı?
Kovit yasaklarını koyan Cumhurbaşkanı “lebalep” kongrelerle övünür, sonra hastalık patlar, yeni yasaklar konur, ama yasaklar dahi herkese eşit uygulanmaz.
Giderek oligarşiye dönen devlet yönetiminde, birileri üçer, dörder maaşla kamu üzerinden aylık gelirlerini astronomik rakamlara ulaştırırken, işsizliğin, geçim sıkıntısının ulaştığı boyutlardan söz etmeyelim mi?
Susunca, sormayınca, nasıl olsa medya mahallesinin zombileştirdiğiniz kısmı söz etmeyince kimsenin bir şeyden haberi olmayacak, kimse bir şey duymayacak, düşünmeyecek mi sanıyorsunuz?
İşte MetroPoll araştırması. Halkın yüzde 94’ü, neredeyse tamamı, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) enflasyon rakamlarına inanmıyor. Çünkü herkes cebini biliyor. Sizin hesapları işinize gelecek şekilde çıkarmayan yöneticilerini değiştirdiğiniz kurumlara güven kalmadı. Merkez Bankası ne hale geldi?
Hiçbir şey sonsuza dek saklanamaz. Her şeyi halının altına süpürerek saklayamazsınız. Siz her şeyi yapın, kendinize mübah sayın, biz susalım, sormayalım, öyle mi?