Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 07 Mart’ta Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Yıl Sonu Değerlendirme toplantısında yaptığı, yargıda yapılacak yeni düzenlemelere ilişkin konuşmasında; hâkim ve savcı adaylığı sürecinin kaldırılacağını, yerine Hâkim ve Savcı Yardımcılığı müessesesinin getirileceğini, eğitici hâkim ve savcıların, usta-çırak ilişkisi içerisinde, üç yıl süre boyunca, “yardımcı” hâkim ve savcıları yetiştireceklerini ifade etmiştir.
Henüz detayları açıklanmamış olmakla birlikte stajdaki “adaylık” titrinin “yardımcı” ile değiştirilecek olması, hâkim ve savcı adaylarının “yardımcı” şapkası ile cepheye sürülmesi olasılığını düşündürtmektedir.
“Yardımcı” görevi
Hâkim ve savcı adaylarının 2 yıllık resmi staj süresinin, 14 aylık “adaylık” sürecinin bile yeterli olmadığı durumda genç hukukçuların “yardımcı” görevine getirmenin büyük başarı getireceği oldukça iddialı bir varsayımdır. Tersine, yargıdaki mevcut sorunların – örneğin bilirkişilerin hâkim yardımcısı gibi yaygın kullanılması sorununun- şekil değiştirerek “yardımcılık” kurumu içinde yeniden ve daha ağır olarak baş göstermesi muhtemeldir.
Stajyerlere “yardımcı” görevi vermenin “eğitici” hâkim ve savcıların işlerinin hâkim ve savcı yardımcılarına yıkılması ile sonuçlanması kaçınılmazdır. Tecrübeli hukukçuların görevlerini, fiiliyatta henüz mahkemeleri ve yargılamayı tanımamış olan tecrübesizlerin yerine getirmesi ise yargı hizmetlerinde kalitenin daha da düşmesi ile sonuçlanacaktır.
Türk yargısı, yargıdaki tecrübe eksikliğine son verecek, liyakate ve performansa dayalı bir mesleğe giriş sistemi ve kariyer planı sunan daha kapsamlı bir reforma muhtaçtır.
Reform nasıl olmalı?
Yargının hizmet kalitesinin arttırılması için yapılacak reform, her hâkim ve savcı adayının gerekli tecrübeyi edindikten sonra hak ettiği görevlere gelebilmesini sağlamalıdır. Bunun için bütün hukuk meslekleri için yeknesak kariyer planı tasarlanmalı; görev atanacak hâkimler, savcılar, avukatlar ve noterlerin; yetkin, tecrübeli olmaları, görevlerini ustalıkla yerine getirebilir olmaları sağlanmalıdır. Derece ve seviye ilerlemeleri temelde görevi yerine getirme performansına, akademik çalışmalar yapılmasına ve hizmet kıdemine bağlı tutulmalıdır. Yargısal görevlere seçme ve atamalarda meslek mensupları arasında açık ve adil bir yarışma ortamı oluşturulmalı, güvenceye alınmalıdır.
Hukuk mesleklerine kabul ve meslekte atama ve ilerleme süreci baştan sona şeffaf olmalı, süreçte alınan her türlü işlem ve kararın seri yargılama yapan uzman bir mahkemede yargı denetimine tabi olmalıdır. Yargısal denetimi sadece taraflar değil isteyen herkes, hiçbir maddi külfete girmeden, risk almadan başlatabilmelidir.
Böylece atamaların pürüzsüz olarak liyakate dayalı ve her türlü kayırma ve ayrıcalıktan uzak olduğu güvencesi yerleştirilmelidir.
Başkanı olduğum Daha İyi Yargı Derneği’nde hukuk meslekleri için kapsamlı ve yeknesak kariyer planı tasarımını yapmış, kanun taslağını hazırlamış, yargı sistemimizin çağdaşları seviyesine çıkarmayı hedefleyen diğer çözüm önerilerimiz ile birlikte “A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu” ismiyle bir kitap halinde yayınlamış, dünya ve Türkiye kamuoyunda tartışmaya açmış bulunuyoruz.
Tüm paydaşları https://www.dahaiyiyargi.org/adan-zye-turk-yargi-reformu/ bağlantısından erişerek incelemeye ve tartışmaya davet ediyoruz.