Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 6 Nisan’da Ankara’ya geldi. Çankaya’daki Dışişleri Bakanlığı konutunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından iftar yemeğinde ağırlandı. Bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in bir mesajını iletmesi de ekleniyor. Bir gün önce de Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın Moskova’da Putin’e Erdoğan’ın mesajını iletmişti. Sadece Ukrayna değil, başta Suriye olmak üzere Orta Doğu’ya dair konular da görüşülecek.
Erdoğan’ın isteği, Putin’in 14 Mayıs seçimlerine 20 gün kala Akkuyu Nükleer Enerji santralinde inşaatın bir aşamasının tamamlanıp ilk nükleer yakıtın ulaşması için düzenlenen törene gelmesini sağlamak. Putin ise video konferansla katılırım diyor. Putin’in Erdoğan’dan ısrarla istediği Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile görüşme konusunda ise Esad’ın Türk askeri Suriye’den çıksın ön şartı nedeniyle ilerleme sağlanamıyor. Çünkü bu, tam da seçimler öncesinde Erdoğan’ın 2011’den bu yana izlediği ve özünde Esad’ın devrilmesini sağlamak olan Suriye politikasının tamamen iflas ettiği şeklinde algılanabilir.
Zor bir durum.
İsrail Gazze ve Lübnan’a girdi
Hiç şaşmıyor: bölgemizde iç politikada sıkışan liderler hemen düşman arayışına giriyor, buluyor ve hücum ediyor, kamuoyu dikkati oraya çevriliyor. Orta Doğu’ya özgü değil ama Orta Doğu’da özellikle geçerli bu durum. İsrail ordusunun bu sabah, 7 Nisan’da Gazze ve ardından Lübnan’a girişi bunun son örneği. İki gün önce, Hamursuz Bayramının ilk gününde de İsrail polisi Kudüs’te, Mescid-i Aksa’ya girip sabah namazına hazırlanan Filistinlilere saldırmış, bunu Hamas’ın Gazze’den roket atışları izlemişti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu iki aydan fazladır süren protestolar sonucu Yüksek Mahkemenin hükümet kararları üzerindeki denetimini kısıtlama girişimini askıya almıştı. Şimdi bu kargaşada raftan indirmeyi düşünebilir.
Dışişleri Bakanlığı Mescid-i Aksa saldırılarını kınamıştı, Gazze saldırısını ilk kınayan ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Dışişleri Bakanlığı yine 5 Nisan’da Irak’ın Kürt bölgesindeki Süleymaniye şehrinden kalkan uçaklara Türkiye hava sahasını kapatıldığını duyurdu. Belli ki MİT uyarmıştı çünkü gerekçe PKK’nn “havaalanına nüfuz etmesi ve uçuş güvenliğini tehdit etmesi” olarak açıklandı.
Çin Orta Doğu’ya güçlü girdi
Bütün bunlar olurken Çin lideri Şi Cinping hem ABD’yi hem Rusya’yı ters köşede bırakan bir manevrayla Orta Doğu’ya güçlü bir giriş yaptı. Hem de bölgenin en eski sorunlarından Sünni-Şii gerilimini gidermek doğrultusunda.
Çin 6 Nisan’da Suudi Arabistan ve İran’ı bir araya getiren bir diplomatik manevrayı tamamladı. Çin Dışişleri Bakanı Çin Gang, İranlı meslektaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Suudi meslektaşı Faysal bin Ferhan’ın Pekin’de bir dizi anlaşmaya imza atmasını sağladı.
Bunlar arasında iki ülkenin birbiri nezdindeki büyükelçiliklerinin yeniden açılması, uçuşların başlatılması ve İran’a Hac ve Umre vize kolaylıkları sağlanması da bulunuyor.
ABD’nin, Ukrayna savaşında Rusya’ya askeri yardımda da bulunan İran’a -İsrail’in de talebiyle- yaptırımlarını sıkılaştırmak istediği bir dönemde Çin’in hamlesi stratejik dengeleri değiştirebilecek ağırlıkta; ABD’nin Orta Doğu’ya İsrail-İran odaklı bakışını zorlayabilir.
Bu konuda henüz Dışişlerinden bir değerlendirme gelmedi. Ancak Kılıçdaroğlu’nun Dış Politika Danışmanı Ünal Çeviköz, Politik Yol sitesindeki yazısında, Türkiye’nin artık “kâh o tarafa kâh bu tarafa yaklaşarak bu dengeyi sağladığını sanan bir sarkaç politikası izlemek yerine, gerçekten dengeyi sağlayan bir mihenk taşı” rolünü üstlenmesi zamanının geldiğini vurguluyor.