Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’den ayrılırken işin içine AB üyelik sürecini de katıp çıtayı hayli yükseltmesinden birkaç saat sonra Litvanya’da NATO Zirvesi öncesinde bir vaatler listesi karşılığında İsveç’in üyeliğine onay vermesine 10 Temmuz’da tanık olduk. Bunun hükümet çizgisindeki medya tarafından “Diplomatik zafer olarak” olarak duyurulmasına da. Bu konudaki gerekçeli kararı da en anlaşılır şekilde Hürriyet’te Hande Fırat temize çekmiş. Diplomatik zafer, terör örgütü isimlerinin ve Türkiye’nin AB hedefinin bir NATO metninde yer almasını sağlamakmış. Bu arada TBMM kapalı olduğu için İsveç, AB ve ABD’nin iki buçuk ay süresi varmış. Bu süreçte İsveç ve diğerlerinin adımlar atıp Türk kamuoyunu ve siyasi partileri Meclis oylaması için ikna etmesi gerekiyormuş; yani aslında Erdoğan “şartlı vize” vermiş.
Yoksa Erdoğan onayı TBMM’ye götürmez İsveç de üye olamaz demeye getiriyor iktidar cephesi. Erdoğan’a toz kondurmayan bir arkadaşıma bir yandan ekonomik krizden çıkış için dış yatırım arandığını hatırlatınca “Türkiye eski Türkiye değil” yanıtını aldım.
Bir yandan para arayışı sürerken
Sanki bugün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan bugün, 12 Temmuz’da Suudi Arabistan’a gidiyorlar; para arayışı için. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek Katarlılarla görüşüyor; para arayışı için. İkili daha önce Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitmişti aynı nedenle; önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan da gidip bir zamanlar Türkiye’deki 15 Temmuz 2016 darbesinden sorumlu tuttuğu BAE lideri Muhammed bin Zeyid ile görüşecek. Herhalde buralardan -artık ne karşılığı olacaksa- para vaadiyle dönüşü de diplomatik zafer olarak duyururlar.
Vaatler listesine İsveç sözü karşılığında NATO onayı vermek Erdoğan hoşuna mı gidiyor size, mecbur kalmasa? Bunun 12 Eylül 1980 askeri darbesinin lideri Kenan Evren’in Türkiye’nin eline kırk yılda bir geçen veto kozunu ABD’li bir NATO generalinin AB’ye birlikte alınma karşılığında verdiği “asker sözüne” dayanarak Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüş izni vermesine benzetileceğini bilmez mi?
Son haftalarda Rusya’yı rahatsız edecek manevraların sadece Arap sermayesi değil daha çok Batı’dan gelecek yatırım beklentisi taşıdığı ortada.
Biden de mı diplomatik zafer?
Erdoğan 11 Temmuz’da Biden ile görüşmesine İsveç’e onay vermiş halde girdi. Adeta 9 Temmuz’daki telefon görüşmelerinde verdiği sözü tutmuş, şimdi -lafa gelince ikisinin ilişkilendirilmesinden çok rahatsız olduğu- F-16 satışı beklentisine girdiği izlenimi veriyordu.
Görüşmeye başlarken, bugünkü hükümet medyasının manşetlerini süsleyen şu sözleri etti: “Bundan önceki görüşmelerimiz adeta ısınma turları gibiydi ama şimdi yeni bir süreci başlatıyoruz.”
Yani, şimdiye dek Erdoğan ile Biden’ın yaptığı bütün görüşmeler sadece 11 Temmuz görüşmesi için ısınma turlarıymış Cumhurbaşkanına göre. O kadar önemli değildi, zaten sonuç getirmedi diye mi anlasak?
Biden’in cevabıysa kısaydı; İsveç onayı için teşekkür etti.
Görüşmenin ardında Beyaz Saray’dan Türkiye’ye F-16 satış sürecinin hızlandırılacağı vaadi geldi. Biden görüşmesinin diplomatik saferi buydu sanırım.
ABD’yle hangi yeni süreç?
Peki, Erdoğan’ın 11 Temmuz itibarıyla başladığını söylediği bu yeni süreçte neler olacak?
Acaba ABD Kongresi, Yunanistan ve Ermenistan lobilerinin bütün itirazına karşı Türkiye’ye F-16 taleplerinin tamamını (sadece güncelleştirme takımı değil, F-16 Viper modelini de) satmaya karar verecek mi? Vermezse, 2024 Kasım ayında yeniden seçilmek isteyen Biden ağırlığını koyup satışı yaptıracak mı?
Örneğin ABD, Suriye’de IŞİD’le mücadele gerekçesiyle PKK bağlantılı örgütlere silah, para, eğitim yardımını kesecek mi?
Önümüz 15 Temmuz. Acaba ABD’de Fethullah Gülen ve örgütüne dair bir soruşturma mı açılacak?
Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmazken, Gezi Davası tutuklularının ve aralarında milletvekili seçilen Can Atalay’ın durumu ortadayken, son olarak gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklanmışken AB, ABD istedi diye ve Erdoğan İsveç’e üyelik onayı verdi diye Türkiye’yle üyelik görüşmeleri mi başlatacak?
Nedir bu yeni süreç? İktidar cephesinden anlaşılır bir şekilde temize çeken olsa biz de öğrenmiş oluruz bu diplomatik zaferi de.