Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 4 Mayıs kabine toplantısından Covid-19 salgınıyla mücadeleye dair dönüm noktası sayılacak açıklamalarda bulundu. Öncelikle “Normalleşme Planının” hemen değil, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarına yayılacağını söyledi; önlemlere uyulmazsa ya da hastalık yeniden şiddetlenirse daha sert önlemlerin geleceğini söyledi. Çünkü, önlemlerin gevşemesi demek, hastalığın bittiği, her şeyin normale dönmesi anlamına gelmeyecekti. Gerçi bunu dün trafik
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’a 2 Mayıs’ta çıktığı televizyon programında soruldu: 65 yaş üzeri ve 20 yaş altı vatandaşlar için sokağa çıkma yasağında bir gevşeme olabilir mi? Kalın “Pazartesi günü” dedi, “Cumhurbaşkanımızın bu konuda bazı güzel açıklamaları olabilir”. Bir soru daha geldi: “Ramazan Bayramı’nda (24-26 Mayıs) sokağa çıkma yasağı” olacak mıydı? Kalın buna da “İhtimal dahilinde”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de yaşlı nüfusu 7,5 milyon. Yedi buçuk milyon kişi bir aydan fazla süredir eve kapalı. Kimi memnun, kimi çaresiz… Kimi yaşlı olduğunu ilk kez zorla idrak etti. Kimi yaşlı olduğunu sonunda idrak edenlere müteşekkir. Hepsi sıkıldı, bunaldı. Çoğu korku ve endişe içinde. Biliyorsunuz endişe bizim kültürde günlük hayatın bir
Çöp dökmek için dışarı çıktığımda komşumla karşılaşıyorum. İlerlemiş yaşına rağmen her zaman dinç, her zaman enerjik, yüksek perdeden konuşmayı seven bir beyefendi. Ama şimdi karşımda yorgun, omuzları öne düşmüş, umutsuz biri duruyor. Sağlığına önem verdiğini bildiğim sevgili komşum ne maske takmış ne eldiven. “Markete gidiyorum,” diyor. “Bir ihtiyacınız varsa bana söyleyin. Gittiğimde hepimiz için toplu