Veri güvenliği çok önemli ama aynı zamanda da çok uçucu bir kavram. Adeta adı var kendisi yok. Aslında herhangi bir bireyin, yaşı, adresi, adı soyadı, TC kimlik numarası, sağlık bilgileri, telefon numarası, kredi kartı bilgisi gibi tüm kişisel bilgilerinin lüzumsuz yere istenmemesini, lüzumsuz yere saklanmamasını, işlenmemesini ve başkaları ile paylaşılmamasını sağlamak üzere iyi niyetle çıkarılmış
1950’lerde, onlu yaşlarımda George Orwell’in 1984’ünü o yıllarda Çağlayan Yayınevi’ni kuran Refik Erduran ve Ertem Eğilmez’in bastıkları kitaplar sayesinde Türkiye’de moda olan bilim kurgu romanlarının güzel bir örneği diye okumuştum. Ancak 7-8 sene sonra bunun İki Dünya Savaşı arasında Avrupa’da yaşanmakta olan baskıcı rejimlerin, özellikle de Stalin Rusya’sının eleştirisi olan bir distopya olduğu öğrenecektim. Kitapta
Önceki gün Amerikan devleti ve 48 eyalet Facebook’a karşı bir tekelleşme davası açtı ve Facebook’un bölünmesini istedi. Ticari işletmeler ve devletler yüz yıllardır hem karşı karşıya geliyor hem de birlikte çalışıyorlar. Global varlık gösterebilmeyi başarmış kurumlar ise güç zehirlenmesi yaşayıp oyunun kurallarını belirleyenin, hakemin ve oyunun mutlak sahibinin devletler olduğunu unutabiliyorlar. Buna en son örnek
“Sosyal medyada herkes konuşuyor” etkili bir cümle. Yalnızca magazin meraklıları ve habercileri değil, siyaset ve ekonomi çevrelerini de mıknatıs gibi çekiyor bu cümle.Cümleyi en son iki gün önce duydum. “140 Journos” platformu tarafından hazırlanan Ali Babacan videosunun YouTube’da 1 milyon 600 bin kez izlediğini söyleyen bir arkadaşımdan. Arkadaşım, yasaklı olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan’ın “Şiir