NATO Savunma Bakanlarının 17-18 Şubat toplantısı Türkiye’nin Batı ile ilişkileri bakımından önem taşıyordu. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzeleri satın almasına misilleme olarak ABD’nin Türkiye’yi -ortağı olduğu- F-35 savaş uçağı programından çıkarıp uçaklarına el koyması NATO’nun ortak savunma sorunuydu. Bu toplantıysa ABD’de Joe Biden’ın iktidara gelmesi ardından yapılan ilk NATO toplantısıydı. Bu toplantıda ABD ile Türkiye arasında yaşanabilecek bir gerilimin Türkiye’nin dış politikası olduğu kadar ekonomisini de etkileyeceği yorumları vardı. Oysa NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, savunma bakanlarının bu toplantıda S-400/F-35 krizini görüşmediğini duyurdu. Ama Irak konuşulmuştu.
Irak, Sadece Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Irak topraklarındaki Gara harekâtında PKK’nın daha önceden kaçırıp alıkoyduğu 13 Türk güvenlik görevlisini öldürmesini gündeme getirmesi nedeniyle değil. Daha çok NATO’nun Irak operasyonunu genişletme kararı nedeniyle de.
Irak konusuna geleceğiz ancak önce Stoltenberg’in S-400/F-35 krizi üzerine söylediklerini aktaralım. Genel Sekreter, “Müttefikler arasında farklılıklar bulunduğunu” ve “NATO’nun farklılıkların konuşulacağı bir yer olmadığını” söylemiş.
Türkiye’ye yeni öneriler sunuldu
Genel Sekreter ayrıca S-400’ün NATO müttefikleri arasında rahatsızlığa yol açtığını, konunun toplantı öncesinde “müttefikler arasında” görüşüldüğünü söylemiş. Türkiye’ye S-400’ün yerine kullanabileceği Patriot ve (Fransız-İtalyan ortak yapımı) Eurosam Samp-T füzelerinden oluşan bir paket önerildiği de eklemiş. (Aslında Samp-T’nin Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre yeni bir modelinin tasarımı ve ortak üretimi üzerine bir fizibilite çalışması mevcut, ancak Fransa ile yaşanan siyasi gerilim nedeniyle proje şimdilik beklemede.)
Bir Milli Savunma kaynağı YetkinReport’a S-400 ve F-35 konusuna halen daha çok ABD ile ikili planda bir sorun olarak baktıklarını, ancak konunun ortak NATO savunmasını ilgilendirdiğini söyledi. Nitekim, Bakan Akar da toplantı sonrasında “Türkiye’ye yönelik lisans kısıtlamaları ile yaptırım girişim ve tehditlerinin İttifak’ı zayıflattığını da açıkça Müttefiklerimizin dikkatlerine getirdik” açıklamasını yaptı.
Akar daha önce de Türkiye’nin F-35 programına dönmek istediğini söylemiş, S-400’ler içinse Yunanistan’ın S-300’leri Girit adasında konuşlandırmasına benzer çözümleri görüşebileceklerini söylemişti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise Türkiye’nin Amerikalılarla S-400’leri konuşmaya hazır olduğunu ancak politikanın henüz değişmediğini söylemişti.
NATO’da yeni sorumluluklar
ABD’deki Biden yönetiminin demokrasi ve insan haklarına önem vermesi nedeniyle Türkiye’nin NATO üyeliğinin dahi sorgulanacağı iddiasına karşı Türkiye’nin sorumluluklarının artacağı anlaşılıyor.
Türkiye 1 Ocak itibarıyla NATO’nun yeni acil müdahale gücü olan Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti (VJTF) komutanlığını Polonya’dan devralmış bulunuyor. 25 Ocak’ta 25 kişilik ilk Türk askeri personeli NATO’nun Irak operasyonu için Bağdat’ta göreve başladı. NATO’nun Irak operasyonunun amacı, Irak ordusunun yeniden yapılandırılması ve eğitimi. Son toplantıda buna IŞİD’le mücadele boyutu da eklendi, toplam personel sayısı da 500’den 4,000’e çıkarıldı.
Türkiye’nin bu göreve tahsis edeceği personel sayısı da artacak. Bu durum Irak’ta yeni tartışmalara da yol açabilir. Nitekim Akar’ın konu görüşülürken “NATO’nun Irak misyonunun genişletilmesi çalışmaları sürerken PKK terör örgütünün, NATO misyonu önündeki en büyük engel” olduğunu söylediği kayıtlarda var.
NATO sadece Irak değil, Afganistan operasyonunu da genişletmeyi tartışıyor. Halen Kabil havaalanının güvenli işletilmesini üstlenen Türkiye’ye orada da yeni görevler verilmesi söz konusu. Türkiye NATO’nun 2030 planlarında da yer alıyor..
Sorun ortadan kalkmış değil
İşin NATO kısmı böyle. Yani askeri çıkarlar söz konusu olduğunda maalesef demokrasi ve insan haklarından söz eden pek kalmıyor ortada.
S-400 konusu ise askeri çıkarlar bahsinde en üst sırada. Çünkü Türkiye S-400 konusunu ABD Senatörlerinin Biden’den istediği yeni yaptırım tehditlerine rağmen bir şekilde yoluna koyarsa, bu diğer ülkelere de örnek olacak. Buna bazı NATO üyelerinin dâhil olduğu diplomatik kuliste konuşuluyor. Türkiye S-400 yüzünden Batı İttifakından dışlanacak değil. Bir zamanlar en önemli özelliklerinden olan laik ve demokratik Müslüman nüfuslu olma özelliği yıpranmış durumda. Ancak coğrafyası ve askeri gücüyle önemli işleve sahip. İşe başka açıdan bakıldığında Kafkasya, Karadeniz, Suriye ve Libya’da Rusya’nın karşısında duran NATO üyesi bir Türkiye var.
Ancak bunları söylerken sorunun ortadan kalktığını söylemiş olmuyoruz. Tersine S-400/F-35 konusu Türkiye’nin ABD ve Batıyla en önemli sorunu olmayı sürdürüyor. Türkiye’nin ABD ile geriliminin AB ile ilişkileri nasıl etkileyeceği ise 25-26 Mart’taki zirvede görülecek.