CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de halka hitap ettiği Bayramın ikinci günü, Erdoğan 1 Milyon Suriyeli mültecinin dönüşü için çalışma başlattığını duyurdu. Aynı 3 Mayıs günü gazeteci İsmail Saymaz, Metropoll araştırma şirketi verilerine dayanarak muhalefetin ortak adayının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş olması halinde seçimde Erdoğan’ı alt edeceğini yazdı.
Erdoğan’ın 15 Mart’ta Suriyeli misafirler konusunda “Muhalefet gelirse göndereceğiz diyor, biz göndermeyeceğiz” demesi üzerinden bir buçuk ay geçmişken şimdi muhalefetle gönderme yarışlına girmesine başka neden mi arıyorsunuz?
O halde verelim.
Halkın birinci sorunu ekonomik kriz; hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, kimsenin güvenmediği resmî rakamlarla perdelenen işsizlik. Bu zaten bütün anketlerde görünüyor.
Bir de anketlerde görünmeyen Suriyeli mülteciler konusu var. Erdoğan’ın AK Parti hükümetinin, sıkıntı içindeki kesimleri değil, bir yandaş müteahhitleri, bir de Suriyelileri kayırdığı algısı yayılıyor. Bu algının ne kadarının gerçeği yansıttığını tartışmıyoruz; siyaset algılanan gerçeklik üzerinden yürür.
Zaytung haberi gibi
İktidara gelirlerse Suriyelileri “güvenlik içinde” ülkelerine döndürme siyasetini ilk açıklayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmuş, onu Millet İttifakındaki ortağı İYİ Parti lideri Meral Akşener izlemişti. Erdoğan’ın tepkisi onlara ve bu konuda en sert çıkışları yapan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’a idi.
Cumhur İttifakının Suriyeli siyasetindeki ilk çözülme MHP lideri Devlet Bahçeli’den gelmişti. Bahçeli, Bayram için Suriye’ye geçip geri dönebilecek olanlara izin verilmemesini istedi. Ertesi gün Erdoğan ilk defa “gönderme” çalışmalarına başlayacaklarını açıkladı.
Bunun üzerine, bir gün öncesine dek muhalefetin Suriyeli siyasetini yıkıcılık sayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bayram için gidip geri gelecek Suriyelilerin gidişine izin verilmeyeceğini söyledi. İktidar ters köşede kalmıştı: Yoksa hükümet Suriyelilerin gidip orada kalmasını istemiyor muydu?
Hiciv sitesi Zaytung, sivri diliyle Erdoğan’ın “1 milyonunu göndereceğiz” açıklamasından bir süre sonra şu yayını yaptı:
• “Son Dakika – Yasak olmasına rağmen Suriye’ye giderek akrabalarıyla bayramlaşan 3 Suriyeli mülteci, sınır ötesi operasyon ile yakalanarak Türkiye‘ye geri getirildi.”
Suriyeli savunması oy getirmeyecek
Belli ki Erdoğan Suriyeli varlığına arka çıkarak önümüzdeki seçimlerde oy toplayamayacağını anladı. O çerçevede AK Parti içinde Suriyelilere toplu vatandaşlık vererek, özellikle güney ve güneydoğuda (hatta İstanbul’un bası semtleri dahi) belli seçim bölgelerinde avantaj sağlama yanlısı siyasi fırsatçıların planları da suya düştü. Erdoğan böylece bir buçuk ay önce göndermeyeceğiz dediği, halka on yılda -kendi ifadesiyle 40 küsur milyar dolara patlayıp enflasyon üzerinde de etkili olan- Suriyeli sığınmacılar siyasetinden U-dönüşünde.
Muhalefetin bastırmasıyla Erdoğan’ın U-dönüşü yaptığı tek alan Suriyeli mülteciler siyaseti değil.
Uzun süre ekonomik kriz olmadığı, bunun dış güçlerin algı operasyonu olduğunu öne sürdü Erdoğan., “Hayat pahalılığı sebebiyle alım gücümüzün bir parça düşmüş olabilir” deme noktasına gelmiştir. Yine de sıkıntıların kaynağını “maalesef bazı kesimlerdeki şükürsüzlük, tatminsizlik, karamsarlıkta” görüyor. Bunu derken AK Parti seçmenindeki dar gelirlileri de suçladığının farkında olmayabilir mi Cumhurbaşkanı?
Merak etmeyin, bu söylem de yakında değişecek gibi.
Hem, Allah aşkına, “bir parça” mı düştü alım gücümüz? Yanıtı siz verin.