CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu nihayet muhalefetin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkaracağı ortak aday ilan edildi. Üç gün önce masadan kalkmasıyla muhalif kesimlerde hayal kırıklığına yol açan İYİ Parti Lideri Meral Akşener masaya dönmeseydi de açıklanacaktı, ama döndü. Bu da muhalif seçmene kazanma umudu ve moral verdi. Diğer beş lider ve iki büyükşehir belediye başkanı Kılıçdaroğlu seçilirse cumhurbaşkanı yardımcısı olmayı kabul etti ve artık gözler 14 Mayıs’ta iktidarı almaya çevrildi.
Böyle anlatınca tablo pürüzsüz bir pembelikte görünüyor, değil mi? Oysa o kadar kolay olmadı.
Asıl etken seçmenin tepkisi
Akşener’in masaya dönmesi ve uzlaşmanın sağlanması altında ciddi bir gizli diplomasi sürecinin söz konusu olduğu anlaşılıyor.
Ona geleceğim ama önce Akşener’i masaya dönmeye, Kılıçdaroğlu’nu Akşener ile yeniden uzlaşmaya ve masanın diğer üyelerini de bunun için canla başla çalışmaya sevk eden asıl etkeni söylemek gerek.
Bu güç, muhalif seçmenin Akşener’in masadan kalkmasıyla yirmi yıl sonra ilk defa Erdoğan’ı seçimde alt etme ihtimalinin, seçime beş kala heba edilmesine duyduğu tepkidir.
Akşener masadan kalktı ama seçmeni masada oturmaya devam etti örneğin. Kılıçdaroğlu “kalkarsa kalksın” dedi ama seçmeni “Bu işi bozma” dedi çünkü.
O güç, halkın muhalif kesiminin muhalefet partilerine yönelttiği partilerüstü gücüdür.
Zorlamayla başlatılan gizli diplomasi
İYİ Parti liderinin masaya geri dönmesini sağlayan diplomasi ise şöyle işledi.
Akşener’in daha fazla rencide olmadan masaya dönmesi için bir yol bulmak gerekiyordu. Kılıçdaroğlu’nun makam odasında duran, Kartacalı lider Hannibal’ın generallerine meşhur sözü: “Ya bir yol bulacaksınız, ya bir yol açacaksınız.”
Madem Akşener, Kılıçdaroğlu aday olmasın, anketlerde önde görülen Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş’tan biri olsun istiyordu, o zaman onları da işin içine alan bir plan kurulmalıydı.
Plan CHP’nin hukuk ekibi ve Meclis Grubu tarafından oluşturuldu. İYİ Parti Meclis grubu ile temas kuruldu. Diğer masa liderleriyle temas kuruldu. Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan aktif olarak devredeydi.
Ortaya çıkan öneri, İmamoğlu ve Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’nun müstakbel cumhurbaşkanı yardımcıları olarak ilan edilmesiydi. Ama bu öneri Akşener tarafından dönüş şartı gibi ilan edilecekti. Nitekim öyle de oldu.
Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı tartışması
Toplantıda belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcılığı konusunda yine tartışma çıktı. DEVA Partisi lideri Ali Babacan gidip parti yetkilileriyle uzun uzun görüştü.
O arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukuk danışmanı Mehmet Uçum, aynı anda hem cumhurbaşkanı yardımcısı hem belediye başkanı olunamayacağı çıkışını yaptı. Amaçlanan bu değildi ama uyarıcı oldu.
Dün açıklanan 12 Maddelik Parlamenter Sisteme Geçiş yol haritasının 12 maddesi böyle oluştu: İmamoğlu ve Yavaş -tabii elbette seçim kazanılırsa,- Kılıçdaroğlu’nun uygun gördüğü zaman cumhurbaşkanı yardımcılığına çağırılacaktı. Yazmıyordu ama bu sürenin 2024 Martındaki yerel seçimlere dek uzanabileceği anlaşılıyordu.
İkisi de o zamana dek işlerinin başında olacaklardı.
Seçime şurada 68 gün kaldı. Muhalefetin adayı erken seçimin Cumhurbaşkanı tarafından resmileştirildiği gün ilan edildi.
Dünün sorunları dün çözüldü. Yarın başka şekillerde ortaya çıkabilir. Bu da normal. Muhalefet koalisyonu kırılgan olabilir ama Erdoğan’ı 14 Mayıs seçiminde alt edilebilmesi için eldeki tek seçenek.
Bu arada, Akşener’in masadan kalkması AK Partilileri ne kadar memnun ettiyse dönmesi de o kadar hayal kırıklığına yol açmış görünüyor. Muhalefet ise Akşener’in masayı terk etmeden önceki halinden moral açısından daha güçlü görünüyor.
Önemli olan içeride çıkabilecek sorunlara fazla dalıp takılmadan bu avantajı korumaları.