6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketinin üzerinden bir ay geçmeden Yunanistan’da tarihinin en büyük tren faciası meydana geldi. Türkiye’deki depremlerde can kaybı 50 bini geçerken Yunanistan’daki tren kazasında 57 kişi hayatını kaybetti. Tabiatıyla, bir felaketin büyüklüğünü can kaybı sayısıyla ölçmek doğru değildir. Tek bir insanın hayatı önemlidir. Devletlerin temel görevi de vatandaşlarının canlarını korumaktır. Öte yandan Yunanistan’la bu kazalar ardından gözlenen yakınlaşma acaba Yunanistan’la tasada ve sevinçte bu defa bir olunup olunamayacağı sorusunu da akla getirdi.
Yunanistan’da tren kazasına tepkiler
28 Şubat’taki tren faciası Yunanlıların çok büyük tepkisine yol açtı. Atina, Selanik ve kazanın yaşandığı Larisa’da binlerce insan sokaklara döküldü. Göstericilerle Polis arasında çatışmalar yaşandı. Sokak çatışmaları halen yer yer devam ediyor.
Kazanın ertesi günü Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis, “Böylesi bir trajik olay karşısında hiçbir şey olmamış gibi devam etmenin mümkün olamayacağını, haksız yere ölen insanların anısına istifasının bir görev olduğunu” söyleyerek Bakanlıktan ayrıldı. Nöbetçi istasyon şefi tutuklandı, yargılanması sürüyor. Başbakan Kiryakos Miçotakis de 5 Mart’ta Facebook sayfasından yaptığı açıklamada, “Başbakan olarak herkese özellikle de hayatını kaybedenlerin yakınlarına büyük bir özür borçlu olduğunu” söyledi. Yine de iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi iki hafta içerisinde büyük oy kaybına uğradı. Ana muhalefet Syrzia ile arasındaki fark yüzde üçe kadar düştü.
Türkiye’de istifa, özür yok
Türkiye’de ise istifa etmek gibi bir müessese, özür dilemek gibi bir kavram kalmadığı için sadece Adıyaman valisi sağlık nedenleriyle görevinden affını rica etti. Onun da zaten Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hışmına uğradığı konuşuluyordu. Erdoğan da Adıyaman halkından helallik istedi, konuyu kapanmış saydı.
Birçok bakımdan benzediğimiz Yunanistan’la, Yunanlılarla bu defa ayrı düştük.
Güzel Türkçemizde “tasada ve sevinçte bir olmak” diye bir söz vardır.
Ne var ki Yunanistan’la hep tasada bir oluyoruz; bugüne kadar sevinçte bir olmak bir türlü kısmet olmadı.
Yunanistan’la yakınlaşma sürüyor
Deprem ve tren kazasının ile yeniden başlayan Türkiye-Yunanistan yakınlaşması devam ediyor. Diyalog kanalları birer birer açılmaya başladı. Bir yıl birbirlerinin elini sıkmayan iki ülkenin Dışişleri Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Nikos Dendias, bir ay içerisinde Adana’dan sonra Brüksel’de de bir araya geldiler. Bağışçılar konferansının yapıldığı salona ikili görüşmeden kol kola çıkıp birlikte girerek takdir topladılar. Ege’de önceden planlanmış bazı askeri faaliyetler karşılıklı olarak iptal edildi. Geçen hafta Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kostas Frangoyanis ile Dışişleri Bakanlığı yeni yardımcılarından Burak Akçapar Ankara’da 25 maddelik “pozitif gündem” görüşmelerine kaldığı yerden devam ettiler. Oysa depremin öncesinde ipler, ABD’yle ilişkileri de kapsayacak şekilde gerilmişti.
Karşılıklı Destek Anlaşması
Brüksel’deki Çavuşoğlu-Dendias görüşmesi sırasında Yunanistan’la bir de karşılıklı destek anlaşması (KDA) imzalandı. Buna göre Türkiye Yunanistan’ın 2025-26 dönemi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) geçici üyeliğini, Yunanistan da Türkiye’nin Uluslararası Denizcilik Örgütünün (IMO) Genel Sekreterliği için aday gösterdiği Suat Hayri Akay’ı desteklemeyi taahhüt ettiler.
Güvenlik Konseyi üyeliği seçimleri, BM sisteminde en değerli seçimlerin başında gelir. Seçilebilmek için iyi hazırlanmış uzun süreli bir kampanya yürütmek gerekir. Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü görevimden 15-20 yıl sonrası için adaylığını ilan eden ülkeler hatırlıyorum.
Güvenlik Konseyi veto yetkisine sahip 5 daimi ve coğrafi bölge esasına göre seçilen geçici 10 üye ülkeden oluşmaktadır. Türkiye ve Yunanistan “Batı Avrupa ve diğerleri” (WEO) grubunda yer alır. Konseyde bir coğrafi grup için boşalacak koltuk sayısı, aynı gruptan adaylıklarını açıklayan ülke sayısı ile aynı olursa, bu takdirde oylama yapılmaz, seçimlere temiz listeyle (clean slate) girilir.
2025-26 dönemi için WEO grubundan bugüne kadar sadece Danimarka ve Yunanistan BMGK üyeliği için adaylıklarını açıklamış bulunuyor. Seçimlerin yapılacağı 2025 yılına sadece iki yıl kaldığı cihetle çok büyük bir olasılıkla yeni bir aday çıkmayacak ve oylamaya gidilmeden Yunanistan, Türkiye’nin de desteğiyle BMGK geçici üyeliğine seçilecektir.
IMO Genel Sekreterlik adaylığı
Merkezi Londra’da bulunan Uluslararası Denizcilik Örgütü Genel Sekreterliği için bugün itibarıyla Türkiye’nin yanı sıra Kenya, Bengaldeş ve Panama aday gösterdiler. Türkiye son dönemde denizcilik alanında önemli gelişmeler kaydetti, ancak bugüne kadar IMO üst düzey görevlerinde tek bir Türk çalışmadı. Türkiye’nin aday gösterdiği Suat Akay, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi olarak atanmadan önce Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığı görevinde bulunmuştu. IMO çevrelerinde de tanınan saygın bir şahsiyet. 31 Mart’a kadar başka bir aday çıkmazsa Avrupa’dan tek aday olarak girmesi seçilme şansını artırıyor.
Yunanistan’ın denizcilik sektöründeki gücü herkesin malumu. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Hükümeti İMO’nun ağırlıklı ülkelerinden. Yunanlı Efthymios Mitropoulos, 2004-2011 yılları arasında Teşkilatta Genel Sekreterlik yaptı.
Sözler tutulursa, olumlu
Sonuç itibarıyla Brüksel’de imzalanan anlaşmadan Türkiye’nin karlı çıktığını söylemek mümkün; tabii atılan imzaların gereğinin yerine getirilmesi halinde. Gerek BM güvenlik Konseyi gerek İMO genel sekreter seçimleri gizli oyla gerçekleştirildiği için kimin nasıl oy kullandığını tespit etmek mümkün olmuyor.
Maalesef “pacta sund servanda” (ahde vefa) ilkesinde günümüz diplomasisinde pek sadık kalınmıyor. Yine de Türkiye-Yunanistan arasında böyle bir anlaşmanın imzalanmış olması karşılıklı güven inşası niyetini göstermesi açısından önemli. Özellikle, KDA’nın bir bacağında Ege’deki sorunlarımızın sıklıkla gündeme geldiği İMO gibi bir örgütün genel sekreterliği için Yunanistan’ın bir Türk adayı desteklemesi Yunanistan’la ilişkilerde emsali olmayan bir gelişme.
Umarım sonunda Yunanistan güvenlik konseyine, Suat Hayri Akay’da IMO genel sekreterliğine seçilir, böylece iki ülke bu kere sadece tasada değil, sevinçte de bir olur.