Sayıştay raporları okunup medyaya yansıdıkça ortaya çıkan yolsuzluk, usulsüzlük ve kamu kaynaklarının israfı izleri akla üç ihtimal getiriyor.
1- Sayıştay yazar, TBMM ya da savcılar soruşturmaz ve bu dosyalar zamanı gelince kullanılmak üzere bir kenarda arşivlenir.
2- Sayıştay yetkileri “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla daha da kısıtlanır, toz-toprak halının altına süpürülmeye -istisnalar dışında- devam eder.
3- Sayıştay’ın bulguları üzerine TBMM ve ayrıca gerekiyorsa savcılar harekete geçip soruşturma yapar, böylece hukuk devletindeki açıklar gibi ekonomideki açıkların kapatılıp krizden çıkılmasına destek verilir.
Yapılması gereken üçüncüsüdür. Ama Türkiye’nin mevcut siyasi ikliminde bunun yapılabilmesi için iki koşul gerekiyor.
Ya TBMM Komisyonları ve savcıların Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ne diyeceği kaygısı gütmeden Anayasa ve yasaların gereğini yapmaları, ya da Erdoğan’ın Sayıştay raporlarının ciddiye alınıp üstüne gidilmesini söyleyerek gereğinin yapılmasını sağlaması.
Bunu söylemenin dahi demokratik falso olduğunu bilerek söylüyorum: günümüz Türkiye’sinde Erdoğan yeşil ışık yakmadan Sayıştay’ın 2022 raporlarının tam olarak gereğinin yapılması ihtimali hayli zayıf.
“Yolsuzluk demeden yolsuzluk”
Gazeteci Çiğdem Toker T24’te “Yolsuzluk demeden yolsuzluk anlatmışlar” demişti Sayıştay raporlarıyla kamu kurumlarında saptanan harcama sorunlarına dair. Onun üzerinde durduğu konu, yıllardır üzerine kitaplar yazdığı ihale “uyanıkları” olmuştu. Gerekmediği halde ihale açmadan yapılan alımlar, gerekmediği halde pazarlık usulü alımlar, ihalelerin küçük parçalara bölünüp bütçe hüllesi yapılması gibi.
Gazeteci Maruf Buzcugil de Ekonomim.com sitesindeki yazısında 2021 ve 2022 yılları Sayıştay raporlarını karşılaştırarak “Hazine garantilerinin kur farkı yükü nasıl hafifleyecek?” diye sormuş. Buzcugil, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın “dezenflasyonun” başlangıcı için öngördüğü 1 Ocak 2024 yaklaştıkça ödeme garantili yap-işlet-devret projelerinin Hazine’ye yükünün artacağı endişesini yazmış.
Ama 2022 Sayıştay raporlarında Merkez Bankası (TCMB) da yer alıyor. Merkez Bankası çoğu alımlarını ihalesiz yapmış, özel bir sigorta şirketiyle yapılan sözleşmede de 69,8 milyon liralık “mevzuata aykırı ödeme” saptamış”. Rapor henüz Gayr Erkan’ın iş başına getirilmediği, helan BDDK Başkanlığını yürüten Şahap Kavcıoğlu dönemini kapsıyor.
Sayıştay ve Orta Vadeli Program
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ekonomik krizden çıkış için bir yandan dış kaynak arayışında diğer yandan iç harcamalara disiplin getirmeye çalışıyor. Kamu harcamalarında tasarrufun gereğinden söz ediyor.
Ama yine 2022 Sayıştay raporlarına göre Cumhurbaşkanlığı harcamaları giderek artıyor; bir önceki yılın yarısı kadar artmış ve a göre yüzde 52,7 artmış. Üstelik rapora göre araç bakımı, bitki bakımı, kırtasiye giderleri, temizlik gibi harcama kalemleri adeta gizlenmiş. Günde 10 küsur milyon lira…
Sayıştay raporuna göre 2022’de Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) “olumsuz faaliyeti” nedeniyle Hazine’nin zararı 15 milyar lira. Bunun çoğu personel ve bina alımı. “Deprem oldu” diyeceksiniz ama deprem 2023’te oldu; bu 2022 hesapları.
Gazeteci Cengiz Karagözün yazdığına göre Satıştay Devlet Resim ve Heykel Müzesinde kayıtlı görünen 404 eserin orada bulunmadığını saptamış. Neredeler? Kim aldı? Yanıtlanması gerekmez mi?
Orta Vadeli Programın başarıya ulaşması ve krizden çıkış için ikisi de gerekli; Türkiye’ye daha çok yatırım gelmesi içinse hukuk devleti kurallarının işlemesi de önemli etkenlerden birisi. Sayıştay raporlarının soruşturma konusu yapılması bu nedenle de elzem görünüyor.