Hem iç hem dış kamuoyu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan Gazze Krizin ile ilgili bir çıkış beklerken İsveç konusunda Türk kamuoyunu hayrete düşüren bir haber geldi. Cumhurbaşkanının İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü imzalayarak TBMM onayına gönderdiği 23 Ekim’de İletişim Başkanlığı tarafından duyuruldu.
Bu Türk kamuoyu açısından sürpriz oldu. Çünkü Erdoğan daha yakınlarda, 21 Eylül’de Macaristan dönüşünde 1 Ekim’de Meclis açılınca Temmuz’daki NATO Zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden’a söylediği ettiği üzere İsveç’in üyelik talebini Meclis’e gönderip göndermeyeceği sorulduğunda şunları söylemişti:
- “Gönderilmesi ve sürecin Meclis’ten hızlı şekilde geçmesi İsveç’in verdiği sözlere sadık kalmasıyla doğru orantılı. (…) İsveç’in her şeyden önce Stockholm caddelerine sahip çıkması lazım. Eğer Stockholm caddelerine sahip çıkmazsa, bizim kutsalımıza, kutsallarımıza bu saldırılar devam ederse kusura bakmasınlar.
24 Ekim’de MHP Meclis Grubuna gerekirse Gazze’de savaşmaya hazır olduğunu söyleyen Devlet Bahçeli’nin de İsveç konusunda tutumu belliydi: “Bu şartlar altında Gazi Meclis’ten geçmeyecek” diyordu.
Peki, ne değişti de Erdoğan onayladı? Ve neden şimdi?
PKK saldırısı olmasa Erdoğan hazırmış
İsveç’in özellikle PKK eylemleri ve Kuran yakma olayları konusundaki tutumunda somut bir değişiklik olmadığı halde Erdoğan’ın onay vermesi Türk kamuoyunu şaşırttı belki ama bu kararın diplomatik camianın en azından bir kısmı için her an beklendiği anlaşılıyor.
YetkinReport’un diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre, ABD başta olmak üzere belli başlı NATO ülkeleri Erdoğan’ın sert çıkışlarına rağmen Ekim’de TBMM’nin açıldığı hafta -NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’a söz verdiği üzere– İsveç protokolünü onaylayıp Meclis’e göndermesini bekliyordu. Beklentiyi suya düşüren ve geciktirenin tam da Meclis’in yeni yasama dönemine başladığı 1 Ekim günü PKK’nın TBMM’nin tam karşısındaki İçişleri Bakanlığına saldırması olduğu anlaşılıyor.
Bunu Türk Silahlı Kuvvetlerinin MİT işbirliğiyle Suriye’deki PKK bağlantılı hedefleri vurması sırasında 5 Ekim’de Ürdün’den kalkan bir ABD uçağının Haseke civarında bir Türk SİHA’sını düşürmesi izledi. Bu koşullarda Erdoğan’ın NATO’ya (ama özellikle ABD’ye) İsveç hediyesi vermesi zordu. Üzerine 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısında ve İsrail’in Gazze’ye saldırısında sivil ölümlerin görülmemiş sayılara yükselmesi ve nihayet hastane vurulması olayı izledi.
İsveç ve Erdoğan’ın grup konuşması
Şimdi bütün dikkatler Gazze Krizi üzerindeyken Erdoğan İsveç kararını sessizce alıp öne çıkarmadan duyurdu.
Erdoğan’ın 10 Temmuz’da Yeni Delhi’deki G20 zirvesi sırasında, kendi ifadesiyle “ayaküstü de olsa” görüştüğü Biden’ın İsveç konusunu Türkiye’ye F-16 satışıyla ilişkilendirmesinin de Erdoğan’ın kararında bir dönüm noktası olduğu söylenebilir. Keza Erdoğan’ın İsveç kararının Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in BAE’de devam eden ekonomik krizden çıkış için kaynak bulma girişimlerine destek olacağı da söylenebilir.
Bu sürecin son noktasının, Erdoğan’ın duyurudan bir gün önce 22 Ekim’de NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile “Gazze konuştlar” diye açıklanan telefon görüşmesi olduğunu söylemek mümkün. İnsani yardımdan ateşkese ve rehin takasına dek Gazze de konuşulmuş olabilir, çünkü Erdoğan’ın daha sonra Hamas lideri İsmail Haniye ile bir telefon görüşmesi yaptığı anlaşılıyor.
Gözler AK Parti grup konuşmasında
Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyelik protokolünü imzalayıp TBMM’ye göndermesi sürecin bittiğini göstermiyor ama en azından AK Parti grubunun -MHP destek versin, vermesin- Dışişleri Komisyonu ve Genel Kurul’da Cumhurbaşkanının iradesi doğrultusunda karar alacağına kesin gözüyle bakabiliriz.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir diplomatik kaynak, Meclis sürecinin “çok uzayacağını sanmadığı” söyledi; İsveç’in NATO üyeliğinin önü açılmıştı. Aynı şekilde Türkiye’nin önünün de açılması beklenirdi. Erdoğan’ın İsveç kararının gerekçelerini kamuoyuna nasıl açıklayacağını görmek içinse 25 Ekim’de Meclis’teki AK Parti Grubuna yapması beklenen konuşmayı gözlüyordu aynı diplomat.
Erdoğan’ın 24 Ekim öğleden sonra Bahçeli’yi önceden planlanmamış bir toplantıda kabul etmesi hem Gazze hem İsveç konusuyla bağlantılı görünüyor.
İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna savaşını başlatması ardından güvenlik gerekçesiyle NATO üyesi olmak istemiş, görüşmeler ardından Finlandiya’ya onay veren Türkiye, kendi güvenliği açısından gerekli gördüğü terörle mücadele koşulları nedeniyle İsveç’i beklemeye almıştı.