Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

En müthiş 1 Mayıs öyküsü Nâzım Hikmet’ten. Zaten hiç kolay olmadı ki

Yazar: Murat Yetkin / 01 Mayıs 2025, Perşembe / Oda: Hafıza Kartı

Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü. Nâzım Hikmet’in müthiş bir anısıyla ve daha adil ve özgür bir dünya özlemiyle kutlu olsun. Demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesi hiç bir zaman kolay olmadı, bundan sonra da olmayacak. (Grafik: www.politez2.com)

Bugün 1 Mayıs, işçinin, emekçinin bayramı; Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun!
İstanbul’un 1 Mayıs gösterilerine çıkan bölgeleri adeta kuşatma altında. “Bu neyin korkusu?” diye naif bir sordu bir arkadaşım. Bir başka arkadaşım, ortak yazışma gruplarından birine “Emeğin ve emekçinin değerini yitirdiği, dayanışmanın izlerinin dahi yok olmaya başladığı, hatta kutlama yapmanın dahi yasaklandığı günlerde, neyin kutlaması yapılır?” diye sordu. Artık 12 Eylül 1980 askeri darbesine giden yolun başlangıç provokasyonu saydığımız, Taksim Meydanı’ndaki kanlı 1 Mayıs 1977’ye katılıp, Kazancı Yokuşu faciasında kendisiyle birlikte birkaç kişinin daha canını kurtaran bir arkadaşım, dün yine meydana gittiğini, o günün acısıyla bir kez daha sarsıldığını yazdı bu sabah 1 Mayıs’ımı kutlarken.
O yüzden sizi daha fazla karamsarlığa boğmadan yine değerli bir arkadaşımın ilettiği, büyük şairimiz Nâzım Hikmet’in ağzından bir 1 Mayıs anısını paylaşmak istiyorum. Hem baskılara rağmen ümidin filizlenebildiğini anlatıyor, hem de 1 Mayıs’ın Emek ve Dayanışma Günü ilan edilebilmesinin dahi ancak demokratik mücadele ile mümkün olabildiğini anımsatıyor.
Sözü Nâzım Hikmet’e bırakıyoruz; 1963’te 61 yaşında, memleket hasretiyle vefatından bir süre önce Budapeşte Radyosunda yapılan kaydı, Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı, TÜSTAV arşivinden alıyoruz.

Nâzım Hikmet anlatıyor:

“Bursa hapishanesindeydim ve hapishanede olmama rağmen -ben şahsen değil, Bursa hapishanesinde bir komünistin bulunması yüzünden, yani Bursa Hapishanesinde Türk yurtseverlerinden bir tanesinin bulunması yüzünden- 1 Mayıs Bayramından dört gün önce Bursa hapishanesinin etrafı yani hapishanenin duvarlarının etrafı jandarma kuvvetleri ile sarıldı. Jandarmalar gene var fakat yani ikinci bir kordon halinde kulelerde değil yalnız bütün sokaklarla filan…
“Bu aşağı yukarı işte o yıllardaydı ki efendiler mecbur kalmışlardı (*) bazı demokratik hakları bir zaman için olsun tanımaya. İşte bu zamanlardaydı binaenaleyh bir haber duyulmuş ki Bursa işçilerinin bir kısmı bir nümayiş yapacak ve bu nümayişlerini Bursa hapishanesinin önünde yapacak. Bir Türkiye komünisti yani kendilerinden bir insan Bursa Hapishanesinde yattığı için. Bundan dolayı hapishane çevrildi bir hafta önce ve hatta içeriye ziyaretçi bırakmadılar.

Bursa Hapishanesi revirinde

“Nihayet 1 Mayıs’ın arifesinde ben de o zamanlarda hastanedeydim, yani birinci kalp krizini geçirmiştim. Hastanede yatıyordum. Akşamüstü hastanenin revirine iki çocuk getirdiler. Tevkif edilmiş dışardan mahkemeye, mahkemeden sevk ettiler hastaneye. Revire sevk etmelerinin sebebi ikisinin de belliydi kafaları yarılmış ve yüzleri gözleri kan içindeydi. Neyse revirde lazım gelen ilk tedavileri yapıldı. Bir tanesinin başındaki yara bir hayli ağırdı belli. Anlaşılıyor ki birbirleri ile dövüşmüşler ve bundan dolayı polis bunları yakalamış tevkif etmiş, ikisi de birbirinden şikâyetçi, hapishaneye göndermiş.

Yaralı iki genç işçi

“Çocuğun birini, hafif yaralısını koğuşa gönderdiler ağır yaralı revirde kaldı. Böyle 15-16 yaşlarında tığ gibi bir işçi delikanlısı. Ama sarı, benzi uçuk, ama kocaman elleri var. Büyük işçi elleri gibi. Ama harikulade gözleri var. Çocuk gözleri. Fakat çocuk gözlerinin içinde tıpkı büyük insanlarınki gibi ümidi olan azmi olan ve biraz da kederi olan gözler. Neyse çocukla bakıştık. İşçi çocuğu. Benim memleketimin en güzel çocuğu. Bahtiyarlığı için bütün ömrümü verdiğim çocuk. Dövüşmüş, ne yapalım, çocuk! Neyse kaldı revirde, benim de orada bir odam var, revirde ayrı bir oda vermişler ki bende malum sâri hastalık müthiş komünist hastalığı yani en büyük sâri hastalık bende olduğu için revirde dahi tecrit edilmiş durumdayım.

“Nâzım Abi sana geldim”

“Neyse yatıyorum koğuşta, gece yarısı uykum da tavşan uykusudur. Şimdi, mütemadiyen ev ha basıldı ha basılacak olduğu için mecburum daima tetik üstü durmaya. Neyse kapı açıldı –gırç- baktım çocuk içeri girdi. Malum hastanede lamba sönmez. Lambayı söndürme hakkına haiz değilsin, lamba yanar.
“Girdi çocuk içeri. Kalktım “ne istiyorsun?” dedim. “Nâzım abi sana geldim” dedi. “Yarın 1 Mayıs” dedi. “Arkadaşlar sana bir hediye gönderdiler” dedi. İşçi tulumunun içinden küçük bir karanfil çıkardı. Kırmızı bir karanfil. Ömrümde aldığım en büyük hediye ve en büyük mükâfat bu karanfildir.

En güzel 1 Mayıs kutlaması

“Sonra anladım ki karar vermişler hapishaneye ziyarete gelmek, başkasını görmek vasıtasıyla beni görmek kabil değil, beni -benim şahsım mevzu bahis değil- bir Türk komünistini görmek kabil değil. Binaenaleyh ne yapmak lazım, karar vermişler: iki çocuk dövüşecek. Tabi dövüşünce de biraz coşmuşlar birisi öbürünün kafasını fena halde yarmış hani. Onun için de polise gitmişler, şikâyet etmişler, düşmüşler hapishaneye. O kafası tabi fena halde yarılan ona devredilmiş o esnada karanfil, revirde kalacağı anlaşıldığı için ve bana benim işçi sınıfımın bu armağanını verdiler. Ömrümün en güzel hatıralarından birisi budur”

O günlerden bu günlere

Nâzım Hikmet’in en güzel 1 Mayıs anlatısının hapishanede, gizlilik koşulları içinde yapılmış olması bile Türkiye’de hak ve özgürlük mücadelesinin bugün de zor sınamalarla verilebildiği gerçeğine tarihten ışık tutuyor.
Hiç kolay olmadı, kolay da olmayacak.
Daha adil, daha özgür zamanlara özlemle 1 Mayıs Bayramınız kutlu olsun.

Not:

(*) 1940’ların ikinci yarısı. İkinci Dünya Savaşı ardından Türkiye’nin safını Batı dünyasında seçip tek partili düzenden çok partili düzene geçiş sancılarının çekildiği yıllar.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: 1 Mayıs, Bursa Hapishanesi, Emek ve Dayanışma Günü, İşçi Bayramı, Nazım Hikmet, Taksim

OKUMAYA DEVAM EDİN

Putin-Erdoğan görüşmesi Babi Yar gününe denk geldi
Ankara’nın hafızası, Ulus 100. Yıl Çarşısı yıkılacak mı?
Atatürk hakkındaki son rapor ve göremediği 15. Yıl raporu
  • Ergenekon taktikleriyle hedefe konan gazeteciler dava açıyor20 Mayıs 2025
  • Üç yaşlı: Erdoğan, Bahçeli, Öcalan. Üç genç: Özel, İmamoğlu, Demirtaş20 Mayıs 2025
  • Özel, Erdoğan’a: “Yerel bir diktatörsün. Geldiğiniz gibi gideceksiniz.”19 Mayıs 2025
  • Türkiye-İngiltere: bir serbest ticaret anlaşmasından fazlası yolda19 Mayıs 2025
  • Erdoğan: Montrö’den sonra, Lozan… Hayırdır inşallah.18 Mayıs 2025
  • ASALA’dan PKK’ya: şimdi nereye? Londra’da gördüğüm gelecek18 Mayıs 2025
  • Ukrayna, Suriye ve Kürt sorunu denklemlerinin eş zamanlı çözüm hamlesi16 Mayıs 2025
  • Terörsüz Türkiye: dışarıya demokrasi vaatleri, içeride baskıya devam15 Mayıs 2025
  • Suriye yaptırımları üzerine dörtlü toplantı: Erdoğan çevrimiçi katıldı14 Mayıs 2025
  • Yeni bir dönemin eşiğinde: Barış, sadece silahların susması değildir14 Mayıs 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP