Ege ve Akdeniz’deki ormanlar yanıyor, evler, köyler yok oluyor, canlar gidiyor. Ankara’daki yangınsa siyasi; orada da koltuklar bir gidiyor, bir geliyor. Marmaris’te insanlar yangın tehdidi altındayken itfaiye, cankurtaran trafiğini konvoyuyla kesip otobüsten çay paketleri atmasıyla tepki toplayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, acısını kabine üyelerinden çıkarabilir. Bazılarının başı önde çıkacağı toplantının 2 Ağustos’ta yani bugün yapılması planlanıyordu ama neden belirtilmeden ertelendi. (*)
Şu kadarını söyleyeyim, bir ihtimal bu yazı dahil kuliste yayılan iddiaların etkisiyle bazı kabine üyeleri koltuklarında bir süre daha, örneğin Eylül sonu-Ekim başına dek oturmaya devam edebilir. Ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın birbiri ardında bu kadar sarsıntıyı bir şekilde birilerine fatura etmesi artık kaçınılmaz görünüyor.
“Kabine değişse ne olacak? Erdoğan’ın dediği oluyor” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Kabine değişikliğinin Erdoğan’ın siyaset tarzında bir değişikliğe yol açacağına pek inanan yok; bir kaç isim dışında pek bir ağırlıkları da yok. Ama şimdi paylaşacaklarımız değişen iktidar dengelerini ve gidişatı anlamak bakımından faydalı.
Zaten koltuklarını kaybedecekler sadece kabine üyeleriyle sınırlı olacak gibi görünmüyor. Sadece bazı bakan yardımcıları ve yüksek bürokratlarla da. AK Parti MHP arasında giderek daha ciddi konulara sıçrayan çelişkiler, ya da başka deyişle pazarlıklar artık gözle görünür, elle tutulur halde geliyor.
O konuya da değineceğiz ama önce kabineye bakalım.
Pakdemirli gidici; “herkes yangından bilecek”
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, geçtiğimiz günler içinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a istifasını verdiği, Erdoğan’ın da bunu kabul ettiğini yakın çevresiyle paylaşmış durumda. Gerekçe sadece Selçuk’un giderek hiçbir dediğini yaptıramaz hale gelmesi değil. Malum, kovit salgını nedeniyle okulların 6 Eylül’de açılacağını söylemesine karşın henüz Erdoğan’dan bir karar çıkmadı. Selçuk’un görevden ayrılma gerekçeleri arasında Bakanlık içindeki tarikat ve cemaat engellemelerini aşamaması ve bazı yolsuzluk iddialarının üstüne gitmesinin AK Parti teşkilatlarında rahatsızlığa yol açmasının da olduğu konuşuluyor.
Sedat Peker’in video iddialarıyla hedef aldığı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Erdoğan’ın Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açık desteğiyle şimdilik yerinde görünüyor. Kurban Bayramı ardından, tıpkı geçen sene olduğu gibi yeniden tırmanışa geçen kovit salgının faturası ise bu defa Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya çıkabilir.
Güvendiğim bir kaynak, “Şimdi herkes yangınlardan bilecek” dedi; “Ana yangınlar olmasaydı belki de bugünlerde görevden akınmış olabilirdi”. Bunu Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli için söyledi. Ankara siyasetiyle ilgilenen hemen herkes Pakdemirli’ye gidici gözle bakıyor. Bakanlık içinde -yukarıdan uyarılara rağmen- önleyemediği bir kadrolaşma ve bazı orman arazilerinin tahsisi dahil iddialarla kalması zaten Erdoğan’a daha çok zarar verecek gibi.
Birleştirilen bakanlıklar yeniden ayrılıyor
2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine, ya da (Bahçeli’nin, benim de katıldığım ifadesiyle) Türk Tipi Başkanlık sistemine geçildiğinde birleştirilen Tarım ve Ormancılık bakanlıkları yeniden ayrılıyor.
Pakdemirli ikisiyle birden uğraşamıyor. Sadece Pakdemirli değil, kim olsa uğraşabileceğe benzemiyor.
Bu, Erdoğan açısından stratejik bir hatanın yine büyük başarı olarak sunulması fırsatı olarak görülebilir ama hata sadece tarım ve ormanla sınır değil.
Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın altında birleştirilen Hazine ve Maliye’nin ayrılması da gündemde. Lütfi Elvan’ın Hazine’de kalması, Maliye’ye ise Erdoğan’ın Ticaret Bakanlığından aldığı Ruhsar Pekcan’ın yerine atadığı Mehmet Muş’un getirilmesi ihtimali konuşuluyor.
Kültür ve Turizm de ayrılacak. Turizm Bakanı olarak Mehmet Ersoy’un, artık kıyılar, göller, yaylalar dahil orman arazilerinde yapılaşma yetkisini de tek başına kullanabilecek olan Turizm Bakanlığında kalıp kalmayacağı üzerine rivayet muhtelif.
Yap-boz tahtasına dönen devlet yapısında yeniden ayrılacak bakanlıklar arasında, birbiriyle zıt alanlardaki sorumluluklarıyla Çevre ve Şehircilik bakanlıkları da var.
Bu kadar yeni kabine üyeliği, onun birkaç katı bakan yardımcılığı, danışmanlık kadroları, özel kalem kadroları, bakanlık binaları, makam arabaları, belki makam uçakları demek. Seçime doğru gidişin parçası olarak da görülebilir.
Sedat Peker’in iddialarında adı geçen bir başka siyasetçi, son Başbakan Binali Yıldırım’ın, AK Parti’nin (Numan Kurtulmuş’la birlikte) Genel Başkan Vekilliğinden Cumhurbaşkanının (Fuat Oktay ile birlikte) yardımcılığına getirilerek kabine üyesi olma ihtimali var. Malum, Cumhurbaşkanı Kabinesi sadece bakanlardan oluşmuyor.
Gelelim siyasi dengelere
Bahçeli’nin Suriyeli göçmenler konusundaki çıkışı, orman yangınlarının gölgesinde kaldı. CHP ve İYİ Parti’nin Suriyeli ve Afgan göçmenler konusundaki çıkışlarının toplumda yankı bulduğunu, AK Partili Mehmet Özhaseki’nin konuya ucuz işgücü yaklaşımının ise tepki topladığını saptayan kurt politikacı, zincirin en zayıf halkasından girdi tartışmaya. Kurban Bayramı için Suriye’ye gidenlerin orada kalması gerektiğini söyledi; demek ki can güvenliği sorunları yoktu. Hem Türkiye’nin etnik yapısını bozuyorlardı. Oysa AK Parti tabanının bir kısmı Suriyelilerin varlığını demografik bozulma değil, Sünni nüfusunun artması nedeniyle zenginleşme olarak görüyorlar.
Bahçeli bu çıkışı yapar yapmaz, arkasından Erdoğan’ın dikkatini çekecek, pazarlık olarak da algılanacak bir çıkış daha gelir diye düşündüm ve yanılmadım. Bahçeli ertesi gün Anayasa Mahkemesinin HDP’yi kapatmamak için hak ihlali bahanesinin arkasına saklanmaması gerektiğini söyledi. Erdoğan için kırk katır mı, kırk satır mı meseli gibi bir denge bu. Bir yandan Suriye siyaseti, diğer yandan Kürt seçmenin oyları söz konusu. Tam da Bahçeli ile Anayasayı değiştirme görüşmelerine oturma aşamasında.
Suriye deyince… Suriye’den Rusya’ya, ABD’den Afganistan’a, Ukrayna’dan Azerbaycan’a, Kıbrıs’a bu kadar önemli gelişmelerin olduğu dış politikaya, Dışişlerine dair hiç duyum yok mu derseniz, haklısınız. O konuda bazı sürprizler olabileceği duyumları var ama birkaç kaynağa daha danıştıktan sonra paylaşmak daha doğru olacak. O konu daha kritik, malum.
(*) Güncelleme: 2 Ağustos 2021, saat 12.28