CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün bir grup gazeteciye siyasi cinayetler işleneceğinden kaygı duyduğunu açıkladı. Muhalefet lideri bu kaygısını da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a dayandırıyor.
Kılıçdaroğlu’nun sözleri şöyle:
• “Erdoğan gerilimi doruk noktasına çıkarıp seçime gitmek ister. Bu gerilimden olabildiğince uzak durmamız lazım. Milletvekili, il başkanlarına söylüyorum, sakin olacağız. İttifakı oluşturan diğer partiler de gerilim istemiyorlar.
• “Eğer iş belli grupların ellerine silah alıp belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz. Umarım öyle bir tablo da Türkiye’de yaşanmaz.
• “Siyasi cinayetler… Böyle kaygılarım var. Erdoğan “Dur bakalım daha başınıza neler gelecek” dedi. Devletin bütün güçleri elinde olan bir insan bunu söylüyorsa, çok tehlikeli bir cümle.”
Bu sözleri hangi siyasi lider söylese önem taşır, ciddiye alınması gerekir. Ama Kılıçdaroğlu gibi Artvin’de PKK’nın suikast girişiminden kurtulmuş, iktidar yanlılarınca hedef gösterildikten sonra Ankara’da fiziki saldırıya uğramış ve tehditler almış ana muhalefet lideri söyleyince daha da ciddiyet gerektiriyor.
Çakıcı yeniden sahneye çıkınca
Kılıçdaroğlu’nun aktardığı sözleri Erdoğan, Mayıs ayında İYİ Parti lideri Meral Akşener’e hitaben söylemişti. Akşener, şimdi Pandora Belgelerinde yurt dışına çıkardığı milyon dolarlarla yeniden gündeme gelen gözde müteahhitlerinden Mehmet Cengiz’in ormanlık alanda taş ocağı işletmesini protesto eden köylülere destek ziyaretine gitmiş, İkizdere’de saldırı girişimine uğramıştı. Erdoğan’a AK Parti grubundaki hitabında Akşener’e gösterilen tepkiyi desteklemiş ve şunları söylemişti:
• “Yine dua et(sin) ki Gelin Hanım’a çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizelinin edebini adabını gösterir. İkizdere yetmedi bir de Çayeli’ne gittin. Orada da zaten gerekeni yaptılar. Ondan sonra Trabzon’a gitmeye kalktın. E Trabzon’da da hiç meydana çıkmadan hemen uçağa geçip Ankara’ya döndün. Bu daha bir, daha neler olacak neler. Daha dur bakalım, bunlar iyi günler.”
Zamanlama açısından ise Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler uyarısı, suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın CHP liderine hitaben yeni bir mektup yayınlaması ardından geldi. Çakıcı, hatırlanacağı gibi Erdoğan’ın Cumhur İttifakındaki ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin devreye girmesiyle Kovit affı diye bilinen tahliyeden yararlanmıştı. Daha önce Kılıçdaroğlu’nu hakaret ifadeleriyle tehdit eden Çakıcı’ya bu konuda ifade alınmasının ötesinde bir yasal işlem yapılmamıştı. Çakıcı geçenlerde Kılıçdaroğlu’nun “Bodrum, Milas ve Marmaris’te neler olduğunu” bakmasını istedi. Bunlar Muğla’ya bağlı ilçeler, Muğla gibi CHP’li belediye başkanları yönetiyor.
Bodrum’un gizli kapaklı işler konusundaki önemi, bir diğer suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarıyla ortaya dökülmüştü. Peker siyasi iktidarın hedefinde ama Çakıcı siyasi iktidarın kendisini koruyacağına güveniyor.
Siyasi cinayetler uyarısının muhatabı kim?
Bu arada Selahattin Demirtaş’ın “ailemin bir ferdinin saçının kılına zarar gelirse sorumlusu sizsiniz” sözlerini de unutmayalım. İsmail Küçükkaya, eşi Başak Demirtaş’ı yayına çıkardı diye hem kendisi hem de Fox TV iktidar çevrelerinin baskısı altında.
Geçmişte siyasi cinayetler Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynayacak kişilere yönelmiş, 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle sonuçlanan süreçte kutuplaşmayı artırmıştı. Abdi İpekçi’den Malatya Belediye Başkanı Hamit “Hamido” Fendoğlu’na, Doğan Öz’den Gün Sazak’a dek soldan ve sağdan merkezi etkileyebilecek isimler öldürüldü. 1 Mayıs 1977 İstanbul ve 24 Aralık 1978 Kahramanmaraş katliamları yaşandı. CHP’nin o dönem genel başkanı olan Bülent Ecevit’in de suikast girişimi ve fiziki saldırılar atlattığını hatırlamak gerekiyor. Dönemim Başbakanı Süleyman Demirel’in Ecevit’e haber göndererek bu konuda uyardığını da hatırlayalım.
Çünkü yürütme filen başbakanın elindeydi. Şimdi Başbakan yok. Erdoğan, artık başbakan olmamasını ve bütün yürütme gücünü elinde topladı. Dolayısıyla siyasi kişilikler dahil ülkedeki herkesin can güvenliğinin korunmasından yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun talimatlarını uygulamakla yükümlü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sorumlu.
Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler uyarısı muhalefet propagandası olarak geçiştirilmemeli, ciddiye alınmalı.