“Karşımızdaki zorbalığın elinde tuttuğu ve çılgınca kullanmaktan çekinmediği gücün yarattığı tehdidin de farkındayım” demiş uzunca mektubunda HDP’nin önceki eş-başkanı Selahattin Demirtaş, beş yıldır tutulduğu Edirne Cezaevinden. Eşi Başak Demirtaş aracılığıyla bir grup gazeteci, yazar, sanatçı ve görüş sahibine gönderdiği mektubunda, “Ülkemizin içinde bulunduğu kaos ve sürüklendiği çöküşten çıkışının biricik yolu farklılıklarımızla birlikte, ortak akılla hareket etmektir” diyor. Devamında şunu da söylemiş: “Muhalefetin farklı şekillerde bir araya gelme girişimleri henüz yeterince toplumsal heyecana, kolektif bir umuda yol açmamış, toplumun çoğunluğunu tatmin edememiştir. (…) Muhalefet bu haliyle bir kısır döngü içindeymiş görüntüsü veriyor.”
Demirtaş bu sözleriyle altılı masaya HDP’nin de dahil edilmesi gereğini mi kastediyor? Olmadığını şöyle ifade etmiş:
• “Olası bir yanlış anlaşılmayı önlemek için belirtmem gerekir ki kastettiğim şey, muhalefetin tek bir ittifakta buluşması değildir. Toplumsal ve siyasal muhalefetin demokrasi paydasında gönül birliği, söz birliği etmesidir.”
Seçim, sandık güvenliği ve İkinci Yüzyıl
Demirtaş nasıl bir seçim yaşayacağımızın, “hatta seçimi yaşayıp yaşayamayacağımızın bile belli olmadığı bu olağanüstü dönemde”, seçim ve sandık güvenliği konusunun “hayati derecede önem” taşıdığını vurguluyor. Demirtaş’a göre, 2023 seçimleri sadece seçimin kazanılması bakımından değil, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında “eşit yurttaşlık temelinde” daha kapsayıcı ve demokratik bir yeniden inşa süreci bakımından da önemli. “1923’ten sonra 2023’te de Kürtlerin, Alevilerin ve diğer kesimlerin yok sayılmaları demokrasiyi kurmayı imkânsız hale getirir” diyor.
Selahattin Demirtaş mektubunda dört yerde “ikinci yüzyıl” vurgusu yapmış. Bu dikkat çekici. “İkinci yüzyıl”, CHP’nin Covid-19 salgını koşullarında yapılan 2020 Kurultayında kabul edilip Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açılanan “İkinci Yüzyıla Çağrı” bildirgesini akla getiriyor. Bu bildirgede “Başta Kürt sorunu olmak üzere bütün sorunlara TBMM öncülüğünde” çözüm bulunması çağrısı da vardı.
Demirtaş ,Türkiye hayali ve HDP
Demirtaş’ın ikinci yüzyıldaki Türkiye “hayalinde” ise “teklik değil çok kültürlülük, çok dillilik” var. Başka neler var? “Emeğin acımasızca sömürüsüne karşı hakça paylaşım”, “kadınlara eşitlik ve özgürlük”, “çetelerin yuvası değil halkın hizmetkârı devlet” ve “yerinden yönetim modeliyle her yurttaşın söz ve karar sahibi” olması, “laiklik sayesinde inanç özgürlüğü ve dinlere saygı” ile doğaya saygı var, yazdığına göre. “Ötekileştirme yok” diyor.
Bunların çoğu genel doğrular, “yerinden yönetim” dışında diğer partilerin de açıkça karşı çıkacağı bir durum yok. Sorun, iktidar ve muhalefetteki diğer partilerin HDP’yi PKK’nın terör eylemleriyle arasına çizgi çekememekle suçlaması. Bu nedenle başka siyasi aktörlerce dile getirildiğinde alkışlanacak öneriler HDP’liler tarafından önerildiğinde önyargıyla bakılıyor. Gerçi Demirtaş “Eksikliklerimizin, hatalarımızın farkındayız” da diyor ama sanırım biraz daha fazlası gerekiyor ve bekleniyor.
Öte yandan Demirtaş’ın çağrısının HDP sınırlarının ötesine geçtiği de görülüyor. Neticede HDP aleyhine kapatma davası Anayasa Mahkemesinde ve toplumda Demirtaş’ın etkisi de HDP’nin oy potansiyelinden fazla.
“Aydınlar Heyeti” çağrısı
Mektuptaki önemli bir unsur da Demirtaş’ın muhataplarını “Aydınlar Heyeti” benzeri oluşumlarla iktidar ve muhalefet partilerini ikinci yüzyılda kapsayıcı demokrasi için çalışmaya zorlama önerisi.
Öneri kulağa hoş geliyor ama daha baştan Demirtaş ve HDP’nin girişimiyle yapıldığı yaftasıyla eleştirilmesi riskini de içinde barındırıyor. Tam da Demirtaş’ın söylediği üzere iktidarın “kesintisiz bir kirli propaganda çalışması yürüterek başta HDP olmak üzere tüm muhalif kesimleri düşmanlaştırmaya, kriminalize etme” çabalarına hedef olabilir.
Yine de mektubun en önemli kısmı, muhalefet partilerine “tek ittifakta buluşmadan” da asgari demokratik müştereklerde, örneğin seçim güvenliği gibi somut bir konuda görüş ve iş birliği çağrısı yapması.
Bu aslında CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere altılı masa partilerini de rahatlatan ve onlara yapılmış bir çağrı sayılmalı. Muhalefetin kısır döngü görüntüsünden kurtulmasından bir çıkış yolu da bu olabilir belki.