Bugün okuduğum bir haber Danimarka iklim hareketinin, ulusal seçimlerden çok kısa bir süre önce Kopenhag’da 50.000 kişiyi harekete geçirmeyi başardığını söylüyordu. Umalım ki iklim eylemi insanların oylarında yerini alsın. Çünkü gezegen önemli bir eşikte ve ülkemizde iklim değişimi ve biyoçeşitlilik söz konusu olunca gerekli toplumsal normlar yeterli düzede yerleşmiş görünmüyor. Bu normlara ihtiyacımız var çünkü yaşadığımız gezegen yanlış yönde ilerliyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından yapılan bir araştırma, sera gazlarının atmosferik seviyelerinin rekor seviyelere ulaştığını söylüyor. Sera gazlarına ilişkin sistematik ölçümler yaklaşık 40 yıl önce başlamış. O zamandan bugüne, özellikle 2020 ve 2021’de metan konsantrasyonlarında en büyük sıçramanın görüldüğü ortaya çıktı. Bu gidişat Dünya’nın ateşini iyiden iyiye yükseltecek. Bir önceki yazımda dile getirmiştim, eğer politikacılar 30 yıl sonrasının hesaplarını iklim krizi üzerinden yapmazlarsa ve ayrıca biyoçeşitlilik kayıplarını dikkate almazlarsa felaketler bizleri bekliyor olacak.
Unicef raporu: Dört çocuktan biri etkilenecek
Özellikle genç kuşaklar ciddi maliyetler ödemek zorunda kalacak. Nitekim Unicef’in yakın zamanda hazırladığı rapora göre, küresel olarak dört çocuktan biri iklim acil durumundan etkileniyor. Görünüşe göre 2050 yılına kadar gezegenin hemen hemen her bölgesindeki çocuklar daha sık sıcak hava dalgaları ile karşı karşıya kalacak. Yüz milyonlarca çocuk için sıcak hava dalgaları daha uzun süre etkili olacak. Hastalık, açlık ve zorunlu göç tehdidi artacak.
Bulgular COP27 BM iklim müzakerelerinin Mısır’da başlamasına sayılı gün kala yayımlandı. Rapor aşırı hava olaylarının (sıcak hava dalgaları, fırtınalar, seller, yangınlar ve kuraklık hadiseleri) yaşandığı birkaç yıldan sonra, gezegenin karşı karşıya olduğu iklim krizinin ciddiyetini gösterdi.
2050 yılında yaklaşık iki milyar çocuk sıcak havayla mücadele edecek
Unicef’e göre, şu anda 559 milyon çocuk yılda en az dört ila beş tehlikeli sıcak hava dalgasına katlanıyor, ancak küresel ısınma 1.7 dereceye düşürülse bile (şu anda tablodaki en iyi senaryo) bu sayı 2050’de neredeyse dört katına çıkacak. Öngörülen bu sayı başlı başına bir dehşet senaryosu olarak karşımıza çıkıyor. En kötü senaryoda (çok fazla fosil yakıtın kullanımından kaynaklanan 2.4 derecelik bir artış), şu anda dört çocuktan birine kıyasla, çocukların tahminen yüzde 94’ü 2050 yılına kadar en az 4.7 gün süren uzun süreli sıcak hava dalgalarına maruz kalacak.
Çocuklar ve bebekler vücut sıcaklıklarını daha az düzenleyebilirler, bu da onları aşırı ve uzun süreli sıcaklığın yaygın etkilerine karşı yetişkinlere göre daha savunmasız hale getirir. Buna astım, kardiyovasküler hastalıklar ve hatta ölüm gibi sayısız sağlık sorunu dahildir. Ek olarak, yoğun sıcaklık kuraklığı alevlendirdiği için gıda ve suya erişimi zorlaştırabilir. Bu durum kalkınmayı engelleyebilir ve aileler göç etmek zorunda kalırsa şiddete ve çatışmaya maruz kalmayı artırabilir. Araştırmalar ayrıca aşırı sıcaklığın çocukların konsantrasyonunu ve öğrenme yeteneklerini olumsuz etkilediğini gösteriyor.
Unicef raporu siyasilere bir çağrıydı
Unicef’in “Hayatlarının Geri Kalanının En Soğuk Yılı” olarak isimlendirdiği rapor, son yedi yılın kayıtlara geçen en sıcak yıl olmasına rağmen, küresel ısınma olayından tereddüt etmeye ve menfaatlerine sadık kalmaya devam eden siyasi liderler için harekete geçme çağrısı oldu. Kutup bölgelerinden tropik bölgelere kadar tehlikeli ısı dalgalarının sıklığı, süresi ve büyüklüğü artıyor. Her yıl neredeyse yarım milyon insan bu nedenle ölüyor. Sadece bu yıl, Çin’deki sıcak hava dalgaları nehirleri kuruttu ve ekinlere zarar verdi. Pakistan’da sıcaklıklar neredeyse 50 santigrat dereceye ulaştı ve benzeri görülmemiş yağmurlar ülkenin üçte birini sular altında bıraktı. Avrupa genelinde rekor kıran sıcaklıklar on binlerce önlenebilir ölüme ve mahsul veriminin büyük ölçüde düşmesine neden oldu. Ülkemizde Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan seller ve ülke genelindeki kuraklık küresel ısınmanın bizim coğrafyamıza maliyetiydi. Yani, gezegen ne kadar ısınırsa sonuçlar çevre felaketleri olarak karşımıza çıkıyor.
Unicef, otuz yıl içinde neredeyse her çocuğun en iyimser şekliyle fosil yakıt azaltma taahhütleri altında bile aşırı sıcağa maruz kalacağını göz önünde bulundurarak, hükümetleri sera gazı emisyonlarını daha hızlı azaltmaya ve toplumların yaklaşan duruma hazırlanmasına yardımcı olmaya çağırıyor. Aksi halde barınma, su ve iklimlendirmeye erişim, ölüm kalım anlamına gelebilir. Avrupa’daki çocuklar 2050 yılına kadar şiddetli sıcak hava dalgalarına bugünkünden çok daha fazla maruz kalacaklar (en iyi senaryoda üçte biri, en kötü senaryoda üçte ikisi). Öngörüler Amerika’da şiddetli sıcak hava dalgalarına 2050’de 62 milyon çocuğun maruz kalacağını söylüyor.
COP27’deki dünya liderleri, içinde olduğumuz yanlış rotayı düzeltmek için harekete geçmedikçe, sıcak hava dalgalarıyla olması gerekenden daha da sert bir şekilde karşı karşıya kalacağız.