Dünyada tanımlanmış yaklaşık 11 bin kuş türünden 1.480’i küçük ve azalan popülasyon büyüklüğüne sahip oldukları için küresel ölçekte tehlike altında. Bu türlerin 223’ü ise kritik düzeyde tehlike statüsünde; yani, yok olma sınırında. Bu şekilde sınırda olan türlere odaklanmak ve bu türlerin yok olmasını önleyecek tedbirler için çaba harcamak içinde olduğumuz kriz çağında önceliklerimiz arasında olmalı. Zira bugün yaşamı paylaştığımız 1.9 milyon türün geleceği birbirine bağlı ve bizim de gezegendeki geleceğimiz bizim dışımızdaki türlerin varlığına bağımlı. Bu yazımda, biyoçeşitlilik krizini bir kez daha hatırlatarak kuşlara odaklanmak istedim.
Ülkemiz kuş türleri bakımından oldukça zengin bir coğrafya. Geçtiğimiz günlerde üçüncü baskısı çıkan TRAKUS Türkiye Kuşları kitabına göre Türkiye 497 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Bu sayı Orta Doğu ve Avrupa’daki kuş türü sayısı ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek bir değer.
Ülkemizde mevcut kuş türü zenginliğini dikkate aldığımızda toplam 52 tür farklı statülerde tehlike altında. Bu tehditlerin en önde gelen sebepleri arasında da insan baskısı nedeniyle türlerin yaşam alanlarının kaybı, enerji ihtiyacı için kurulan plansız rüzgar enerji santralleri, hidroelektrik santralleri, barajlar, tarım alanlarındaki artış, kirlilik, kontrolsüz ve yasadışı avcılık sayılabilir.
Ülkemizde hangi kuş türleri tehdit altında?
Türkiye’de tanımlanmış 497 kuş türünden 28’inin soyu küresel ölçekte tehlike altında, üç tür “CR- Critically Endangered-Kritik”, yedi tür “EN-Endangered-Tehlikede”, 18 tür “VU-Vulnerable-Hassas” kategorisinde değerlendirilmiş. Tüm kuş türlerinin 24’ü ise “NT-Near Threatened-Tehdide Yakın” kategorisinde değerlendirilmiş. Bu türlerden bazılarını aşağıda tanıtmaya çalıştım.
Sürmeli Kızkuşu
Göç zamanı Doğu Anadolu’nun farklı yerlerinde görülen bu tür için en fazla 3200 birey Ceylanpınar düzlüklerinde kaydedilmiştir. Tür için en önemli tehdit, step alanların tarım alanlarına dönüştürülmesi olarak bildirilmiştir.
Sürmeli Kızılkuşu’nun sesi:
Küçük Akbaba
Türkiye’de üreyen kuş türlerinden biridir. Ankara’nın Beypazarı ilçesinde önemli bir üreme popülasyonu bulunmaktadır. Dünya popülasyonun en az yüzde beşlik bir kısmı ülkemizde bulunur. BirdLife International’a göre zehirlenme, enerji iletim hatları ve rüzgar türbinleri ile çarpışma, besine erişimin azalması, kirlilik ve habitat değişikliği türün popülasyon durumunu etkileyen başlıca tehditler olarak belirtilmiştir.
Dikkuyruk
Türkiye’deki sulak alanlarda üreyen ve kışlayan bir kuş türüdür. 2010’lu yıllara kadar türün dünya nüfusunun %90’ı Burdur Gölü’nde kışlamaktaydı ancak son yıllarda neredeyse yüzde 98’lik çarpıcı bir düşüş kaydedilmiştir. İç Anadolu’daki önemli üreme alanlarının kaybedilmesi sonucu türün ülkemizdeki üreme başarısı ciddi bir düşüş yaşamıştır. Küresel ısınma nedeniyle yaşadığımız iklim değişimi ve insan baskısı bu ördek türünü krize sokmuştur.
Dikkuyruk’un sesi:
Kadife Ördek
Bu kuş, ülkemizde Doğu Anadolu’nun yüksek dağ göllerinde üreyen türlerinden biridir. Doğu Karadeniz’de de dağılımı olduğu bilinen bu türün Türkiye’deki üreme popülasyonunu 60 ila 90 çift arasında tahmin etmektedir. Ancak güncel kanı, Türkiye için günümüz popülasyonlarının birkaç çiftle sınırlı kaldığı yönündedir. Sibirya, İskandinavya ve Gürcistan’da üremekte olan bu tür, Karadeniz kıyılarında kışlamaktadır. Küresel ısınma nedeniyle yüksek rakımlardaki kar örtüsünün azalması türün varlığını tehdit eden en önemli ekolojik sebepler arasındadır.
Kadife Ördek – Velvet Scoter. Fotoğraf: Ömer Furtun
Kadife Ördek sesi:
Yaz Ördeği
Türkiye’de son üreme alanları Çukurova Deltası ve Göksu Deltası olarak bilinmekte ve artık bu alanlarda ürememektedir. Tür için en önemli tehdit insan müdahalesi sonucu oluşan habitat kaybı olarak belirtilmektedir.
Ada martısı
Ülkemizin Ege ve Akdeniz kıyılarındaki adalarda koloniler halinde üremektedir. Türkiye için üreme popülasyonu 70 çiftten fazla ve 150 çiftten azdır. Dünya popülasyonu ise 33.000–46.000 olarak belirtilmiştir (BirdLife International, 2021). Türün besin kaynaklarının azalması ve balıkçılığın tür üzerine olumsuz etkisi üreme kolonilerine olumsuz etkiler olarak bildirilmiştir.
Toy
İç Anadolu, Ege Bölgesi’nin iç kesimleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde parçalı dağılım gösteren bir türdür. Türkiye’de üreme popülasyonu 200 çifte kadar bildirilmiştir. Sayının bundan daha fazla olması gerektiği düşünülnese de durum yüksek ihtimalle böyle değildir. İnsan faaliyetleri sonucu habitat parçalanması yasadışı avcılıkla birlikte tür için en önemli tehditler arasında yer almaktadır (BirdLife International, 2021).
Toy Sesi
Sarı kamışçın
Ülkemizde kaydedilmiş nadir türlerden biri olarak bilinir. Sazlıkları tercih eden bu kuş türü için Doğu Avrupa’da parçalı dağılım bildirilmiştir. Tarım faaliyetleri sonucu sazlıkların kaybı, aynı zamanda baraj yapımı nedeniyle su rejimindeki değişimler sonucu taşkın alanları ve sazlıkların ortadan kalkması ve nehirlerin ıslah edilmesi görülen en başlıca tehditlerdendir.
Sarı Kamışçın’ın sesi:
Akkaşlı Kirazkuşu
Türkiye için bir diğer rastlantısal kuş türüdür. Ormansızlaşma, bataklıkların kurutulması sonucu habitat bozulması tür için başlıca tehditler olarak belirtilmiştir.
Akkaşlı Kirazkuşu’nun sesi:
Başı dertte olan yaban hayatı
Kuşlardan bahsettim ama gerçek olan bir şey genlerden türlere ve ekosistemlere kadar tüm yaşam çeşitliliği dünya çapında tehlikede. Bir türün ya da bir diğerinin yakında yok olabileceğine ilişkin raporları duymaksızın yeni bir hafta geçmiyor. Yok olan her hayvan için, biyologlar binlerce bitki türünü ve yakın zamanda soyu tükenmiş ya da tükenme eşiğinde olan daha küçük hayvanları işaret edebiliyorlar.
Doğal ortamlarına dokunulmamış tek bir ülke, tek bir biyom, bitki ve hayvan yaşamı, dağ, çöl veya okyanus kalmadı. Dünyanın en nadide kuşu olan Spix arası (Spix’s Macaw – Cyanopsitta spixii), orta Brezilya’daki ormanlarda bir veya muhtemelen iki bireyle temsil ediliyor ya da IUCN’in de belirttiği gibi artık gezegende yok olmuş bir tür. En nadide bitkilerden, bir zamanlar Hawaii takım adalarından Molokai’de kuru volkanik yamaçlarda yaşayan, turuncu-kırmızı çiçekli küçük bir ağaç olan “Cooke’s kokio (Kokia cookei)” da artık yok oldu. Bugün sadece diğer ilgili bitkilere aşılanmış birkaç yarım bitki şeklinde belki görülebilir. Ancak bilim insanlarının bitkiyi kurtarmak için gösterdiği tüm çabalara rağmen, toprağa ekilen hiçbir dalda kök filizlenmedi. Bu çağda biyoçeşitlilik söz konusu olduğunda, cehalet içinde çevremize bakmak mutluluk olarak tanımlanamaz. Acilen inisiyatif alarak “ne yapabilirim?” sorusunu kendimize sormamız bir zorunluluk.
Kaynaklar
Yavuz N. ve ark. 2021. Türkiye’nin küresel ölçekte soyu tehlike altındaki kuş türleri. Doğanın Sesi. 7: 19-39.