Kendilerine Millet İttifakı demeye başlayan Altılı Masa liderleri Ortak Politikalar Mutabakat Metnini 30 Ocak’ta ilan etti. Bugün itibarıyla 103 gün sonra, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimi kazanırlarsa hükümet programı yerine geçeceğini söylüyorlar. Programın özünü parlamenter sisteme geçiş oluşturuyor. Yine de buna bir reform, inkılâp demek zor; seçimi kazanıp Anayasayı değiştirme gücüne ulaştıklarında bir inkılâptan, reformdan söz etmek mümkün olur. Bu haliyle -hafifsemek değil, tarsine önemseyerek söylüyorum- bir restorasyon, yani onarma ve iyileştirme projesi olma iddiasında.
Yirmi küsur yıllık AK Parti iktidarı özellikle altyapı alanında önemli adımlar attı ama bu adımlar eşi görülmemiş bir hesap sorulamazlık, saydamlığın perdelenmesi, kayırmacılık ve cezasızlık pahasına atıldı. 2014’te AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden itibaren, özellikle de 2017 Anayasa değişikliği ve 2018 seçimi ardından, denge ve denetleme mekanizmalarının, tek elde toplanan yürütme gücü altında dağıldığına tanık olduk.
Neden bazı vaatler çok alkışlandı?
Yargı üzerindeki yürütme etkisi Cumhurbaşkanının atama yetkileriyle giderek arttı. Sadece yargı değil, liyakate dayanması gereken idare de hasar aldı.
O yüzden, örneğin kamu personeli alımında, mesleki zorunluluk halleri dışında mülakatın kaldırılması hedefi, altı partiden üç bine yakın izleyici tarafından en yoğun alkış alan vaatlerden oldu.
Onarım ve iyileştirme başka alanlarda da görünüyor.
Cumhuriyetin kurucusu Atatürk ve cumhuriyet değerlerinin küçümsenip yerine hastalıklı bir Osmanlı romantizminin getirilme çabası toplumun geniş kesimlerinde tepkiye ve bıkkınlığa yol açıyor. En çok alkış alan vaatlerin, seçimin kazanılması halinde Cumhurbaşkanlığının yeniden Çankaya’ya taşınması ve Merkez Bankasının yeniden “Başkentimiz” vurgusuyla Ankara’ya dönmesi olması neyi gösteriyor sizce?
AK Parti’nin ilk yıllarında, azalan enflasyon ve hayat pahalılığıyla birlikte düzelme yoluna giren gelir dağılımı eşitsizliği, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen yürütmenin tek elde toplandığı idari rejimle birlikte daha önce görülmemiş boyutlara ulaştı. Ekonomik ve siyasi eşitsizlik ile yolsuzluk iddialarının soruşturulamaması, soruşturma açılanların bazen yargıçların değiştirilerek kapatılması birbirine paralel gelişti.
Önemli iyileştirme vaatleri
Bu çerçevede izleyicilerin en çok alkışladığı hedefler arasında yolsuzluk dosyalarında zamanaşımının kaldırılması vaadinin bulunması dikkat çekiciydi. Keza Cumhurbaşkanlığı uçaklarının -herhalde hepsinin değil- satılıp yerine orman yangınıyla mücadele uçaklarının alınması…
Ama o kadar alkış almasa da idari ve yapısal iyileştirme bakımından önem taşıyan vaatler de vardı Altılı Masanın Ortak Politikalar Mutabakat Metninde.
Hükümet içinde hükümet görüntüsüne yol açan Cumhurbaşkanlığına bağlı başkanlıkların kaldırılıp bunların bakanlıkların yetkisine verilmesini bu çerçevede sayabiliriz. Yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliklerinin Türkiye’nin zamanında imza attığı Avrupa Konseyi yerel yönetim şartı uyarınca düzenlenmesi hedefi de öyle.
Türkiye Varlık Fonunun lağvedilip işlemlerinin Sayıştay ve TBMM denetimine ve soruşturmasına açılacağı vaadi, ekonomi yönetimine önemli bir neşter atma, onarım ve iyileştirme adımı olarak öne çıkartılıyor. Bu işlemlerin yargı denetimi bakımından Adalet Bakanının (ve yardımcıları, ya da olursa müsteşarının) ikiye ayrılacak olan Hakimler Kurulu ve Savcılar Kuruluna başkanlık etmeyecek olması yargı üzerindeki siyasi etkiyi azaltacak bir iyileştirme olabilir.
Sıra kim ve nasıl sorularında
Ekonominin onarım ve iyileştirilmesi bakımından, aslında AK Parti’nin de pişman olduğu ama Erdoğan’ın ekonomiyi toparlayıp bir türlü yapamadığı Hazine ve Maliye’nin yeniden iki ayrı bakanlık olarak örgütlenmesi ve Merkez Bankası bağımsızlığı, ya da özerkliği hedefi de önemli.
Dün üç bin küsur kişilik ATO Congresium salonunda ve toplantı öncesinde katılımcılara çay-kahve ikramı faslında tanık olduğum manzara ilginçti. Başka hiçbir koşulda aynı çatı altında bir araya gelmeyecek siyasi eğilimdeki insanlar Türkiye’de ilk defa olmak üzere bir hedef etrafında -kaynaşma demek fazla olur ama- birbirlerine yakınlaşmaya çalışıyordu. Bu da bir tür toplumsal kutuplaşmayı iyileştirme zemini sayılabilir.
Bu Ortak Politikalar Mutabakat Metni ile seçmene şimdiden ne yapacaklarını ilan ediyor altı muhalefet partisinin liderlikleri. Nasıl yapacaklarını Yol Haritasıyla ve Cumhurbaşkanı adayı ile birlikte belirleyeceklerini söylüyorlar. Buna cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlardan oluşan kabine oluşumu dahil. Zaten örneğin HDP’nin Altılı Muhalefet adayını mı destekleyeceği, yoksa kendi adayını mı çıkaracağı konusu da o aşamada gündeme gelecek.
13 Şubat’ta konuşacaklarmış aday ve işleyişi; CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu söyledi sonunda. Düğüm çözülüyor yavaş yavaş.