Başkanı olduğum, siyaseten tarafsız Daha İyi Yargı Derneği adına cumhurbaşkanı adaylarını ve siyasi parti liderlerini, 14 Mayıs 2023 seçimi öncesinde kamuoyuna, Türkiye’nin tüm sorunlarının kök sebebi olan yargı sorununu çözme sözü vermeye, seçim sonrasında ilk iş olarak da yargı reformunu gerçekleştirmeye çağırıyorum.
“Kazanan her şeyi alır” diyen ABBA’nın meşhur “The Winner Takes It All” şarkısının fon müziği olması uygun olan 2023 seçimlerine çok az bir zaman kaldı. Ana muhalefetin iki katı kadar hazine yardımı alan iktidar partisinin bir de devlet imkanları ile seçim kampanyası yapabildiği, Cumhurbaşkanının ve Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kamu görevlisi saymadığı bakanların diğer adayların tabi olduğu seçim yasaklarından muaf olduğu ve türlü adaletsizliğin hâkim olduğu bir seçim dönemi yaşıyoruz.
Bu kadar adaletsizliğin olduğu bir seçimden adil bir sonuç çıkmasını beklemek de böyle adaletsiz seçimlere alışan siyasilerin ülkeye adaleti getirecek yargı reformu ve diğer yapısal reformları getireceğine inanmak da oldukça zor.
Adalet için bağımsız yargı isteği net
Fakat 2023 seçimlerinden önce üç kere turladığım Anadolu’da iş dünyasının tam bağımsız ve kaliteli hizmet üreten yargı, hukukun üstünlüğü ve ileri demokrasi talebi çok açık dillendiriliyor ve elle tutulacak kadar da net.
Başkanı olduğum siyaseten tarafsız Daha İyi Yargı Derneği’nin en başta TÜSİAD ve Türkonfed işbirliği ile gerçekleştirdiği “Kaliteli Yargı Hizmeti” konulu, arkasından Türkonfed işbirliğiyle yaptığı “Orta Demokrasi – Orta Gelir Tuzakları” konulu yapısal reform toplantıları ve en son olarak da NB Ekonomi (eski adı Dünya) gazetesi ile Anadolu’da 17’den fazla ilde gerçekleştirdiği “Ekonomi ve Hukuk Buluşmaları” serisine katılan iş ve hukuk dünyası temsilcileri tam bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü ve ileri demokrasi isteğini net olarak ortaya koydu.
En temel sorun bağımsızlık
Bağımsızlık yargının halka hizmetinin en önde gelen kalite şartıdır. Ancak Türkiye’de yargı bağımsız değildir! Yargı, hukuken yürütme ile yasamaya, fiilen de yürütmenin Adalet Bakanlığı’na bağımlıdır. Bağımsız olmayan yargı tarafsız da olamaz. Yargı bağımsız değilse demokrasi ve halkın refahı geriler.
Hukukun üstünlüğü yargının kendi içinde ciddi şekilde aksamaktadır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) meslekten çıkarma hariç tüm kararları yargı denetimi dışındadır. Hâkim ve savcıların suçları HSK, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin suçları da kendi kurumları ve meslektaşları izin verdiği takdirde soruşturulabilir. Soruşturma izni verilmemesine dair kararları nihai ve kesindir, bu kararlara hiçbir yasal başvuru ve denetim imkânı bulunmamaktadır.
Yargıdan muaf imtiyazlı kamu görevlileri
Anayasanın “kanun önünde eşitlik” ve “hukuk devleti” ilkeleri, seçkin, sorumsuz ve imtiyazlı bir zümre haline gelmiş olan kamu görevlilerine karşı işlememektedir. Suç işleyen kamu görevlilerine karşı yargının eli kolu bağlıdır. Suçlu olanların soruşturulması idari amirlerinin önceden izin vermesine bağlıdır:
a) Cumhurbaşkanı ile bakanların suçlarını yargının soruşturması, anayasayı değiştirmek kadar zordur. Soruşturma teklifi için 301, soruşturma kararı almak için 360 milletvekilinin oyu şarttır.
b) Pamukova tren ve Soma maden facialarında olduğu üzere, suç işleyen üst düzey kamu görevlileri, cumhurbaşkanı veya ilgili bakan izin vermediği takdirde soruşturulamazlar.
c) Diğer memurların suçlarını soruşturmak için idari amirlerinin yargıya izin vermesi şarttır.
Kurum veya amirinin kararıyla suç işleyenler fiilen dokunulmazlık kazanabilirken masum olanların haksız yere suçlanarak yargılanabildiği bu durum yargı mensuplarını ve kamu görevlilerini siyasilere biat etmek zorunda bırakmış, bürokrasiyi devlet yönetiminde hukuka uyarlığın ve istikrarın teminatı olmaktan çıkarmıştır.
Zayıf ve suistimale açık dokunulmazlık
Yasama dokunulmazlığı güçlendirilmeye ve suistimal edilmesi önlenecek şekilde geliştirilmeye muhtaçtır. Milletvekili dokunulmazlığı, bir yandan siyasi saikle kaldırılabilirken diğer yandan, bir kısım siyasiler tarafından suçlarının soruşturmasından korunabilmek için kötüye kullanılabilmektedir.
Yargı sistemi etkin ve verimli çalışmamakta, önüne gelen milyonlarca uyuşmazlığı makul sürede, kalitede ve maliyetle çözememekte, toplumsal uzlaşma, huzur ve barışı sağlamakta, adalet inancını güçlendirmekte başarısız olmaktadır.
Sorunların zararları, çözümün faydaları
Çözüm bekleyen yargı sorunları sebebiyle Türkiye sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarını çözmekte, zengin potansiyelini gerçekleştirmekte zorlanmaktadır. Ülkemiz orta gelir ve vasat eğitim tuzaklarını aşamamakta, orta demokrasi seviyemiz hibrit seviyeye gerilemiş bulunmaktadır. Gelir adaletsizliği keskinleşmekte, toplumsal huzur ve barış aşınmaktadır.
Etkin ve verimli çalışan, kaliteli hizmet üreten, hesapverir, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile Türkiye, hukukun üstünlüğünü sağlayabilir, yolsuzlukla etkin mücadele edebilir, istikrar ve öngörülebilirliği güçlendirerek yatırım çekebilir. Hukuk ve özgürlük ortamı ile beyin göçünü tersine çevirir, buluşları ve yenilikçiliği şahlandırır, katma değeri yüksek ürün üretimini ve ihracatını artırabiliriz. Böylece dış ticaret açığını fazlalığa çevirebilir, kişi başı milli gelirimizi kısa sürede dört-beş katına, 30 bin dolar seviyesine yükseltebiliriz.
Yargı için temel çözüm adımları
Yargıyı yasama ve yürütmeden ve diğer siyasi odaklardan bağımsız kılmak, yetkin, etkin ve verimli çalışır, görevini özgürce yapabilir, kendi içinde hesapverir ve tam bağımsız hale getirmek zorunludur. Bunun için aşağıdaki temel reformların öncelikle gerçekleştirilmesi ülkemizin acil ihtiyacıdır:
1. Yargı hizmetlerini düzenleyen ve yargı sisteminin idaresinden sorumlu Adalet Yüksek Kurumu (Kurum) kurulmalı, yargı hizmetine ilişkin HSK ve Adalet Bakanlığı’na verilen yetkiler Kurum’a aktarılmalıdır. Toplumun tüm kesimleri ve meslek mensupları Kurum’da temsil edilmeli, üye kompozisyonu hiçbir kişi veya grubun nüfuz kuramayacağı yapıda olmalıdır.
Bütün meslek mensupları idari yönden sadece Kurum’a bağlı olmalıdır.
Kurum, yargı hizmet kurumları ile hizmetin muhataplarından oluşan, yargı hizmetlerinin ihtiyaca uygunluğunu istişare ederek tavsiyeler oluşturan bir Daimî Hukuk Şûrası ile desteklenmelidir.
2. Yargının idaresiyle ilgili her türlü karar yargısal denetime açılmalı, bu konuda uzman, seri yargılama yapan Adalet Yüksek Mahkemesi kurulmalı, isteyen herkes bu mahkemede dava açabilmelidir.
Adaylık ve atamalarda tam şeffaflık sağlanmalı
3. Anayasa Mahkemesi’nin kapasitesi artırılmalı, mahkemedeki siyasileşme giderilmelidir. İsteyen herkes, Anayasaya aykırı her türlü kanunların, olağanüstü hâl (OHAL) dahil kararnamelerin, kararların ve işlemlerin iptalini talep edebilmeli, aynı konudaki tüm talepler tek dava halinde görülmelidir.
4. Hâkimler ve savcılar da yönetimleri tamamen kendi mensuplarından oluşan tam bağımsız meslek kuruluşlarına sahip olmalıdır.
5. Adalet Yüksek Kurumu, Adalet Yüksek Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine adaylıklar ve atamalarda tam şeffaflık sağlanmalı, sürece kamuoyu mutlaka dahil edilmelidir. Aday gösterme gerekçeli ve açık oy esasına tabi olmalı, aday adaylığından seçme ve atamaya kadar sürecin tamamı yargı denetimine tabi tutulmalıdır.
6. Hukuk meslekleri için birbirine denkliğini sağlayacak yeknesak bir kariyer planı oluşturulmalı, mesleğe giriş yeterlik ve şartları çağdaş ülkeler seviyesine çıkarılmalıdır. Meslek mensuplarının uygulamada ve teoride denkleşmesi ve derinleşmesi sağlanmalı, terfiler mesleki ve akademik yetkinliklere ve kaliteli hizmet üretme performansına tabi olmalıdır. Meslek mensupları arasında açık ve adil bir yarış sistemi oluşturulmalı, hâkim, savcı ve noter seçme ve atamaları eşitler arasında açık yarışma yoluyla yapılmalıdır. Bağımsızlık ve tarafsızlıkları, kürsü teminatları ve etkin hesapverirlik ile güçlendirilmelidir.
Hukuk eğitiminin niteliği yükseltilmeli, niceliği ülke ihtiyacına ve hedeflerine göre, nitelikten ödün vermeksizin belirlenmelidir.
İş yükü ve gerekleri tespit edilmeli
7. Mahkemeler 26 resmî kalkınma bölgesinde, heyet mahkemelerini merkezlerde yoğunlaştıracak, diğerlerini halkın ayağında hizmet verecek şekilde düzenlenmeli, 7 bin civarındaki mahkeme sayısı 2 bin civarına indirilmelidir.
8. Millî Uyuşmazlık Veri Tabanı oluşturularak iş yükü ve gerekleri önceden kestirilmeli, yargının kaynakları ileriye dönük planlanmalı, mahkemelerin ve meslek mensuplarının ihtisaslaşması sağlanmalıdır. Kalkınma amaç ve öncelikleri doğrultusunda ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır.
Dava öncesi dürüst ifşa ve ibraz kurumu getirilerek, tarafların sorumlu iletişimi, olayları ve delilleri dürüstçe açıklamaları sağlanmalı, dava öncesinde sulh ve uzlaşma teşvik edilmelidir. Dava öncesi dürüst ifşa ve ibraz ve uzlaşılamayan davaların dosya hazırlama sürecine adli hazırlık mahkemeleri nezaret etmeli, uyuşmazlık konusunu etkin tedbirlerle muhafaza ederken dosyaların iyi hazırlanmasına yardımcı olmalı, suistimalleri önlemelidir. Ortalama dört-beş sene süren davalar, hızlı ve kaliteli yargılama ile en geç üç-dört ayda sonlandırılmalıdır.
Etik yapay zekâ ile UYAP’taki bilgi ve tecrübe birikiminden “Yargı Süreç ve Karar Destek Sistemi” oluşturulmalıdır.
9. Bütün soruşturma izin ve şartları kaldırılmalıdır. Cumhurbaşkanı, bakanlar ve milletvekilleri ile kritik mevkilerdeki üst düzey yargı ve kamu görevlilerinin suçlarında, münhasıran Adalet Yüksek Mahkemesi yetkili olmalıdır.
“Türk Yargı Reformu”
Daha İyi Yargı Derneği, “A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu” için yenilikçi çözümler geliştirip ulusal ve uluslararası kamuoyunda tartışmaya açtı. Çözüm önerileri ekonomi, hukuk, akademi ve siyaset dünyasında olduğu gibi kabul edildi ve tam destek aldı.
Cumhurbaşkanı adayları ve siyasi parti liderleri ülkenin sorunlarını çözme vaadi ile ortaya çıktılar. O halde yargı sorununu kökten çözeceklerini kamuoyuna açık ve net olarak taahhüt etmelerini istemek, seçimleri takiben kapsamlı bir yargı reformu ile başlayarak ülkemizin temel yapısal sorunlarını teker teker çözmelerini beklemek en doğal hakkımızdır.