24-25 Haziran’da Ankara’da yapılan İYİ Parti (İYİP) Kurultayı Meral Akşener’in sert çıkışları nedeniyle tartışılmaya devam ediyor. Yapılacağı 28 Mart seçim yenilgisi öncesinde ilan edilen İYİP Kurultayı üzerine yapılan eleştiri ve yorumlar şu üç başlık altında toplanabilir.
CHP ile gemileri yaktı mı?
İYİP ve lideri Akşener’in CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile gemileri yaktığı yorumu daha çok “en büyük pişmanlığının” 2018 seçimi öncesinde 15 milletvekili ödünç istemesi olduğunu söylemesinden kaynaklanıyor. Akşener’in daha önce bu yüzden Kılıçdaroğlu’na ömür boyu minnettar kalacağını söylediği hatırlatılarak “nankör” suçlaması yapanlar oldu. Herkes kendi yoluna derken İYİP ve CHP’nin artık işbirliği yapmayacağını kast ettiği yorumu öne çıktı.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için Millet İttifakındaki diğer dört partiyi karşısına dikmesi, aday tercihi nedeniyle HDP’nin (Yeşil Sol) desteğine mecbur kalınması, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İYİP açısından CHP’yle ittifak kurulmamasını gerekli kılıyordu. Acaba gerçekten böyle miydi?
Akşener Partisini bitirdi mi?
Akşener MHP’den ayrılıp İYİP kuruluşunu tamamladıktan sonra hedefini Süleyman Demirel’in Adalet Partisine benzer merkez sağ bir gövdeyi canlandırmak olarak açıklamıştı. 2018 milletvekili yapısı da bunu gösteriyordu. Oysa Altılı Masa, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve nihayet 2023 milletvekili kompozisyonunda merkez sağ olarak bilinen isimlerin tasfiye edildiği, “Ülkücü abilerin” ağırlığını koyduğu tartışıldı; parti yeniden MHP’lileşiyor muydu?
Gazeteci Fehmi Koru, ne Demirel ne Adnan Menderes ne de Tayyip Erdoğan’ın parti içi çekişmeleri ve müttefiklerini kamuoyuna şikayet ettiğini hatırlatarak bunun da merkez sağ geleneğe uymadığını söyleyerek, partiyi kuranın dağıtma hakkının olup olmadığını sorguladı.
Koru öyle yazmadı ama bu durumda İYİP kısa sürede AK Parti ve MHP tarafından eritilebilirdi.
Akşener ülkücüleri tasfiye mi etti?
Kurultay’da oluşan Genel idare Kurulu listesine bakanlar, bazı “ağır abileri” orada görmeyince Akşener’in seçim sürecinde yaşadıklarına tepki ve neredeyse oy birliğiyle yeniden İYİP Genel Başkanı seçilmesinden aldığı güçle ülkücü ağır topları da tasfiye ettiği yorumu yaptılar. Daha önce GİK’te olan 6 kurmay artık yoktu.
Hem merkez-sağ hem ülkücü isimleri tasfiye eden Akşener kimlerle yola devam edecekti?
Belki bu iddiaları tartışmaya en sonuncudan başlamak en kolayı.
Öncelikle GİK’te artık olmayan 6 isimin hepsi MHP-ülkücü kökenli değil; Koray Aydın, Cihan Paçacı, Şenol Sunat ve Rıdvan Uz öyle; Ahmet Erozan ve Salim Ensarioğlu değil.
Koray Aydın, Akşener’in kendi yokluğunda TBMM Grubunu emanet ettiği isim, Grup Başkanı. İYİP Grup yönetimindeki diğer iki isim de “ülkücü abilerden”; Müsavat Dervişoğlu ve Erhan Usta. Daha ne olsun?
Ancak Akşener’in yeni GİK’i içinde daha önce siyasette fazla yer almamış, akademiden ve iş dünyasından isimler var ki bu da yeni bir başlangıç niyeti olabilir; bekleyip görmek gerek.
Parti içi hesaplaşma açıktan yapılınca
Öte yandan Akşener İYİP bünyesindeki hesaplaşmayı açıktan yapıp isim de vermeyince (ki bence siyasette yeri olan bir konu) ve öfkeli bir üslup kullanınca bu ilk anda özeleştiri gibi CHP ve Kılıçdaroğlu’na eleştiri olarak algılandı.
Çok tepki geldi. Kılıçdaroğlu’nun bu sözler üstüne Akşener’e telefon edip yeniden seçilişini kutlaması siyaset psikolojisi açısından da durumu değiştirdi.
Nihayet “Akşener’in yakın bir çalışma arkadaşı”, adeta özel olarak CHP’liler okusun diye Sözcü’den Saygı Öztürk’e, Akşener’in “pişmanım” sözleriyle CHP’yi hedef almadığını, nitekim hemen devamında Kılıçdaroğlu’na tekrar teşekkür ettiğini söyledi. Akşener, İYİP 2018 seçiminde CHP’den 15 milletvekili ödünç isteyip seçime girme hakkı kazanacağı yerde, bunu mücadele edip kazanması gerektiğini söylemek istemişti. Yoksa Kılıçdaroğlu’na bu desteği nedeniyle hâlâ minnettardı. Çalışma arkadaşına göre Akşener’i “çıldırtan” para karşılığı milletvekili aday sırası satıldığı iddiasında bulunan İYİP üyeleri olmuştu; onlarla yolları ayırıyordu.
Gelelim İYİP ve CHP’nin neden kolay kolay yolları ayırmayacağı konusuna.
Yerel seçimde İYİP ve CHP ittifakı
Siyasi görünüme nesnel bir bakış İYİP ve CHP’nin 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde ittifaka gitmezlerse İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok büyükşehir belediye başkanlığının CHP’nin elinden çıkıp AK Parti veya MHP’nin eline geçebileceğini gösteriyor.
Ancak muhalefet cephesinde olduğu gibi iktidar cephesinde de bu defa farklı ittifak, ya da işbirliği modallerinin gündemde olması.
Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli arasında yapılan son görüşme ardından, İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde MHP’nin AK Parti adayını desteklemesi, Adana, Mersin, Manisa gibi illerdeyse AK Parti’nin MHP’nin göstereceği adayı desteklemesi önerisi tartışılmaya başlamıştır.
Kurultay sonrasında İYİP çevrelerinde de benzeri bir formül konuşulmaya başladı. İYİP de CHP’den bazı illerde kendi göstereceği büyükşehir adayının desteklenmesini isteyebilirdi. İlginç olan İYİP’in de MHP ile aynı illerde, Adana, Mersin, Manisa ve ek olarak Antalya’da adayı belirleme isteğinin konuşulmasıydı.
İYİP böyle, ya CHP?
Kilit de anahtar da yine İstanbul ve ikinci sırada Ankara olacak. CHP’nin bu büyükşehir belediye başkanlıklarını elinde tutması için İYİP desteğinden fazlasına ihtiyacı var ama bu farklı ittifak modeliyle sanki daha mümkün görünüyor.
Tabii burada bir ön şart var; o da CHP’nin bir an önce yeni rotasını bulması.
Son günlerde Kılıçdaroğlu’na CHP içinden verilen mesajlar arttı. Murat Karayalçın’ın Duvar’dan Ceren Bayar’a “CHP siyasetini oligarşik bir yapı belirliyor” demesi, Sezgin Tanrıkulu’nun T24’te Cansu Çamlıbel’e (Kılıçdaroğlu’na çok yüklenmeden) seçim kampanyasının “Genel Merkezden dayatmalar” yüzünden başarısız kaldığı eleştirisi bu örneklerden.
Bunun üzerine Kılıçdaroğlu’na en yakın isimlerden Bülent Tezcan’ın BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a “kendisi ve Genel Başkan dahil” değişiklik gerektiğini asöylemesi Kurban Bayramı tatili sonrasında yeni gelişmelere işaret ediyor.