Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

31 yıl sonra yine Solingen’de yine Türk aile yine kundak

Yazar: Nermin Pınar Erdoğan / 08 Nisan 2024, Pazartesi / Oda: Siyaset

29 Mayıs 1993’te Almanya Solingen’de bir ailenin yaşadığı ev ırkçılar tarafından kundaklandı. Saldırıda 5 yaşındaki Saime Genç, 18 yaşındaki Hatice Genç, 9 yaşındaki Hülya Genç, 12 yaşındaki Gülistan Öztürk ve 28 yaşındaki Gürsün İnce öldü. Hafızalarda tazeliğini koruyan bu olaydan 31 yıl sonra Mart ayında yine Soilngen’de dört kişilik bir göçmen aile kundaklama sonucunda öldürüldü. Ancak siyaset, işin ciddiyetinin farkında değil. (Foto: Sepp Spiegl/imago)

Almanya’da geçtiğimiz hafta dört kişilik Bulgar göçmeni Türk aile sessiz sedasız katledildi. Sessiz sedasız diyorum çünkü nedenleri ve sonuçları bakımından alarm zillerini çaldıracak bir olay olması gereken bu “münferit kundaklama” hadisesi ne Almanya kamuoyunda ne de Türkiye kamuoyunda ufak haberler ve kınamalar dışında yer bulmadı.

25 Mart’ta Almanya’nın Solingen kentinde dört katlı bir evde çıkan yangında Türk asıllı Bulgaristan vatandaşı 28 yaşındaki Kiymet Katya Zhilov ve 29 yaşındaki Ismail Kuncho Zhilov ile iki küçük kızları iki yaşındaki Gizem Galia ve üç aylık Elis Emily hayatını kaybetti. Binadan 21 kişi kurtarıldı, ikisi kritik durumda olmak üzere dokuz kişi ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

Yetkililer başlatılan soruşturma kapsamında yaptıkları ilk açıklamada ahşap evin merdiven boşluğunda yanıcı madde tespit ettiklerini, savcıların yangının kundaklama olduğunu doğruladığını belirtiyordu. Ancak bu kundaklama eyleminin kasıtlı bir eylem ya da “ırkçılık veya yabancı karşıtlığı motivasyonu ile yapıldığı” ile ilgili bir işarete rastlamadıklarını söylemekte gecikmediler.

Açıklamalarda konunun “araştırıldığı” vurgusundan çok “ırkçılık motivasyonuyla yapılmadığı” vurgusu öne çıkıyordu.

Solingen’de 31 yıl sonra yeniden

31 yıl önce, 1993 yılında, aynı şehirde, yine kundaklama sonucunda Türk bir ailenin beş üyesinin hayatını kaybettiği ırkçı saldırı hafızalarda canlılığını sürdürürken yetkililerin temkinli açıklamalarda bulunmaları ilk başta makul bulunabilir.

Ancak, Almanya’da ırkçılık karşıtı çalışmalar yürüten analistler, temkinli açıklamaların tam tersi etki yarattığı, halen hatıralarında bu vahim saldırıların bulunduğu göçmen toplulukların bu yaklaşımla tedirginliklerinin arttığı görüşünde.

Nitekim TRTWorld’e konuşan ve 1993 yılında Solingen’deki saldırıyı birinci elden yaşayan bir Türk, halen göçmenlerin evlerinde olası bir saldırıya karşı yangın söndürücü bulunduğunu, “başka bir kundakçılık veya acil durum karşısında pencereden çıkabilmek için pencerelere kalıcı halatlar” takıldığını söylüyordu.

1993 yılında Solingen’de dört kişilik bir neo-Nazi topluluk tarafından bir Türk ailenin evinin yakılması da “münferit” bir olay değildi.O dönemde de artmakta olan ve yetkililerin önlem almakta geciktikleri ırkçı ve göçmen karşıtı sosyal durumun sonucunda gerçekleşmişti.

Bu saldırının henüz bir yıl öncesinde 1992 yılında Almanya’nın Rostock, Lichtenhagen bölgesinde savaş sonrası dönemde göçmenlere yönelik en büyük saldırılardan biri yaşanmıştı. Sayıları yüzlerle ifade edilen saldırganlar sığınmacıların yaşadığı apartman kompleksine taş ve monotof kokteyleri atarken 3 bini aşkın mahalleli de onlara destek veriyor ve saldırıları izliyordu. Günlerce süren eylemler “geliyorum” demişti ve yıllarca yetkililerin bu uyarıları görmemesi hatta teşvik edecek davranışları tartışıldı.

Irkçılık ve yabancı karşıtlığı yükseliyor

Bugünün Almanya’sına gelindiğinde ırkçılık ve yabancı karşıtlığının tekrar yükseldiği ve toplumda yer bulmaya başladığı artık çok kolayca dillendirilebilen bir hadise.

Tıpkı 1992’de sığınmacı sayısındaki artış ve toplumsal dinamiklerin özellikleri gibi bugün de Almanya’da özellikle Suriye savaşının ardından artan göç yeni bir dinamik yarattı. Bu dinamik siyasette de karşılığını buldu.

2013 yılında kurulan aşırı sağ Almanya için Alternatif Partisi, (AfD) göçmenlerin sınır dışı edilmesi önerileri ve vatandaşların “asimile edildiği” fikirleri ile ülkede tabanını genişletiyor. Hali hazırda ülkede yapılan anketlerde AfD yüzde 23 destekle ikinci sırada yer alıyor. Berlin hariç eski Doğu Almanya’nın tüm eyaletlerinde şu anda anketlerde önde. Önümüzde Avrupa Parlamentosu seçimleri ve Eylül ayında da Doğu Almanya’da üç eyalet seçimleri var. Bu seçimlerde de AfD’nin etkinliğini artırması bekleniyor.

Daha geçtiğimiz aylarda AfD üyelerinin aralarında eski parlamenterlerin de bulunduğı aşırı sağcılarla birlikte milyonlarca insanı sınır dışı etme planının tartışıldığı gizli bir toplantıya katıldığı ortaya çıkmıştı. Bu yükselişe Almanya sosyal demokratik partilerinin cevabı ise partinin kapatılması istemi.

Toplumsal dinamikler ise tedirginlik yaratacak bu kundaklama olayının “ırkçı motif taşımadığı” açıklamalarını normalleştiriyor. Oysa ki daha dört yıl önce Frankfut’ta Hanau’da iki nargile barını hedef alan bir saldırı gerçekleşmiş, başta Türk ve Kürt kökenli göçmenler olmak üzere dokuz kişi hayatını kaybetmişti. Gençler arasında ise ırkçılık fikirlerinin karışılığı gittikçe artıyor.

Almanya Cumhurbaşkanı Türkiye’ye gelecek

Siyasetin ve diplomasinin bu olaya yaklaşımı da dikkat çektici bir sakinlikte. Solingen’de olaydan ancak dört gün sonra Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Sen, Türkiye’nin Düsseldorf Başkonsolosu Ayşegül Gökçen Karaarslan, ölen ve yaralanan ailelerin yakınları ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve STK temsilcilerinin katıldığı bir basin toplantısı düzenlendi.

TRT’nin haberine göre ise saldırıdan etkilenen aileler ise henüz barınma ve maddi koşulları ile ilgili yeterli yardımı alamadıkları görüşünde.

Türkiye’de ise bu olayın kamuoyunda ve diplomatik seviyede bir karşılığı olmadı. Henüz devlet kademesinden konu ile ilgili bir açıklama ya da girişim olmamış gibi görünüyor.

Tüm bunların ardından, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in 22-24 Nisan tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret edeceği açıklandı. Cumhurbaşkanı Steinmeier’in İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra Gaziantep’i de ziyaret edeceği belirtildi.

Sizce bu toplantıda konuşulacak konular arasında Gazze ya da Solingen olabilecek mi?

Peki Türkiye’de artan ırkçı ve yabancı karşıtı hissiyat ile ilgili siyasiler ne yapıyor? Almanya gibi parti kapatmak ile ırkçı partilerin yükselmesi arasında mı gidip geliyor yoksa bir politika üretebiliyor mu?

Yeni bir göç rejimine ihtiyacı var

 

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Almanya, göç, göçmen, göçmen karşıtı, ırkçı, rostock, solingen, yabancı karşıtı

OKUMAYA DEVAM EDİN

Forecasts on a cabinet reshuffle as Babacan also challenges Erdoğan in Turkey
Sırlarıyla defnedilen Büyükanıt’ın ardından
İsrail’de Netanyahu gidiyor: Gelen gideni aratır mı?
  • Yeni bir dönemin eşiğinde: Barış, sadece silahların susması değildir14 Mayıs 2025
  • Bir zamanlar Hacettepe Üniversitesi: sessiz direniş ve hafıza14 Mayıs 2025
  • Rusya-Ukrayna: 15 Mayıs İstanbul hala kesinleşmedi. Putin ne yapacak?13 Mayıs 2025
  • PKK’nın fesih kararı ve hükümetin yanıtlaması gereken sorular13 Mayıs 2025
  • Toplum Terörsüz Türkiye sürecinden habersiz: Araştırma12 Mayıs 2025
  • PKK kendini fesih ve silahlı mücadeleye son kararı açıkladı12 Mayıs 2025
  • Özel: Silah bırakılmasını bekliyoruz. Erdoğan: Müjdeleri alacaksınız10 Mayıs 2025
  • Yasakla koruyup baskıyla şekillendirerek yönetmeye çalışmak10 Mayıs 2025
  • Kürt sorununa PKK’nın silahsızlandırılması yoluyla çözüm kapısındayız9 Mayıs 2025
  • Avrupa Birliği ile Türkiye’nin yeni ilişki dinamiği: güvenlik9 Mayıs 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP