Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Maratonunu vatandaşlarla koşarken “Başta hak, hukuk, adalet” dilemesi önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2017’deki Ankara-İstanbul “Adalet Yürüyüşünün” simgesi olan sloganı hatırlattı. Bu slogan 31 Ekim’de Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyum atanmasını protesto için CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in düzenlediği, İmamoğlu’nun yumruğunu kaldırıp mücadele sözü verdiği mitingde de atıldı CHP kitlesi tarafından. Tutmuş bir slogandır.
CHP, Esenyurt Belediye Başkanının tutuklanmasına sert tepki vermesi, siyasi mücadele çizgisini erken seçim talebine odaklamasıyla yeni bir ivmelenme, toparlanma fırsatı da yakaladı. Parti içi hizipleşme görüntüsü bir şekilde yerini -ne kadar süreceği belli olmasa da- birlik ve dayanışma görüntüsüne bıraktı. İktidar medyası Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Esenyurt mitingine katılmamasını özellikle işlese de CHP içinde amaçlanan bölünme etkisine yol açmadı.
Adalet Yürüyüşü örneği
Bununla birlikte CHP, bir asırlık deneyimine rağmen geçmişte de yakaladığı ivmelenme fırsatlarını sürdüremeyerek siyaseten zararlı çıkmış bir parti.
Bunun en yakın örneği 2017 Adalet Yürüyüşü idi. Yürüyüş CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına tepki olarak Kılıçdaroğlu tarafından başlatılmıştı. Aslına bakarsanız temelinde AK Parti’nin HDP dolduruşuna gelerek milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına onay vermek gibi ağır siyasi hatası yatıyordu. Yine de Kılıçdaroğlu ve CHP, Türkiye’de pek eşi görülmemiş bu sivil itaatsizlik eylemiyle birkaç gün içinde gündemi belirler hale geldi. Geniş kitlelerin dikkatini çekti, ne olup bittiğinden haberdar olmasını sağladı. İleride -yine son aşamadaki isabetsizlikler nedeniyle- başarısız kalsa da 2023 seçimleri öncesi Altılı Masa ittifakının tohumları bu yürüyüşle atılacaktı.
CHP eğer Adalet Yürüyüşünde yakaladığı ivmeyi sürdürebilseydi, belki muhalefet ittifakı daha önce kurulabilir, aday seçimi ittifak içinde kararlaştırılarak 2018 seçiminde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin desteğine rağmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı yenmeleri mümkün olabilirdi.
Öyle yapmadılar.
Siyasette yavaşlayan kaybeder
Toplumun dikkatini 2017’de bir aya yakın ayakta tutan CHP yönetimi, İstanbul, Maltepe’de o zamana dek toplayabildiği en geniş kitleye rağmen adeta yaz tatiline girdi. İvmeyi kaybettiler. Bunu iyi değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan gündem yeniden eline aldı, MHP ile safları yeniden kurarak muhalefeti “Aday kim olsun?” havuzuna iterek yeniden seçilmeyi başardı.
CHP’de Esenyurt ile yaşanan tepki ve dayanışma heyecanı, Esenyurt ile sınırlı tutulursa sönmeye mahkûm görünüyor. Bunun için Adalet Bakanlığının Özel’in Belediye Başkanı özer ile görüşmesini birkaç gün geciktirmesi bile yeterli olur, eğer o çerçevede tutulursa.
Özel, hafta sonu yapılan parti danışma toplantıları ardından Merkez Yönetim Kurulunda yeni bir “eylem planı” açıklayacaklarını söyledi. Bu eylem planı CHP’nin daha önce kendisini esir ettiği türden, yani hükümet bir şey yaparsa ona muhalefet çıkışları yapmakla sınırlı kalırsa, doğal olarak gündemi de iktidarın eline bırakmış olur.
CHP 2024 yerel seçimlerini kazandıysa, seçimle lider değiştirdiği Kurultay sayesinde yakaladığı ivmeyi iyi değerlendirerek başardı. Hızını koruyamayan geriye düşer.