CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendisini Suriye politikası nedeniyle çok eleştiren Kılıçdaroğlu’nu bugünlerde hemen her konuşmasında hatırlatıyor, hedefe koyuyor. CHP lideri Özgür Özel ise geçenlerde CHP’nin Suriye konusunda fazla bir şey yapmadığı çıkışıyla -o zaman da CHP yönetiminde bulunması dolayısıyla- bir özeleştiri yaptı.
Kılıçdaroğlu ile hem Suriye’deki rejim değişikliği konusunda ne düşündüğü hem de CHP’nin kendi dönemindeki Suriye siyaseti ve CHP’nin mevcut siyaseti üzerine bir söyleşi yaptık. Söylediklerini aynen paylaşıyorum.
Türkiye’nin Suriye’deki etkisi
• “Türkiye bu bölgenin en güçlü ülkesidir. Dolayısıyla bölgede yaşanan sorunların çözümünde etkili olması, danışılması ya da arabulucu olması işin doğasında vardır. Öte yandan Suriye’de yönetimin halkına barışçıl bir atmosfer içinde sorunları aşma güvencesi vermesi geleceği inşa konusunda elini güçlendirir.
• “Asıl rol bu aşamada Türkiye’ye düşecektir. Çok kimlikli ve farklı inançlara bir toplumda barışçıl bir atmosfer yaratmanın yolu laiklik ve demokrasiden geçmektedir.
• “Türkiye inançlara saygının, kimliklere saygının önemini ve toplumsal barışa katkısını çok iyi anlatmalıdır. Ki Türkiye bu konularda ağır bedeller ödeyen bir ülkedir. Yaşadığı acı süreçlerin Suriye’de yaşanmaması için yöneticileri uyarmalı ve toplumu kucaklayan bir politikanın bölge barışına da katkı vereceği ısrarla dillendirilmelidir.
• “Buradaki temel soru şu. Kendi ülkesinde demokrasiyi yok eden, laikliği adeta askıya alan bir iktidar, Suriye’de demokrasinin ve laikliğin önemini nasıl anlatacak?”
Rusya ve İran için erken
• “Bunun [kapsayıcı politika ve bölge barışına katkı] çok kolay olmayacağını da bilmemiz gerekiyor. Çünkü yılların beslediği ve bilinçlerde katılaştırdığı bir “derin güven eksikliği” sorunu da vardır. Ne acıdır ki bu sorun derinlerdedir ve halkın belleğindedir.
• “Sorunun giderilmesi demokratik ve laik yapının çok görünür olmasına ve bu uygulamanın sürekliliğine bağlıdır. Şu gerçeğin de akıldan çıkarılmaması gerekir. Çoklu yapı olarak tanımladığımız grupların silahlı oldukları da unutulmamalıdır. Yani bölgenin her an karışma olasılığını da düşünülerek akılcı adımların atılması gerekiyor.
• “Rusya ve İran’ın bölgeden çekildiği” söylemi bugün için çok erkendir. Bunu bize zaman gösterecek. Ancak Hizbullah’ın bölgede kan kaybettiği biliniyor.”
CHP bir şey yapmadı mı?
• “Cumhuriyet Halk Partisinin Suriye konusunda hiçbir şey yapmadığını söylemek doğru değil. Bölgeye barışın, istikrarın gelmesi için pek çok girişimimiz oldu. Hatta dönemin Başbakan’ı Sayın Erdoğan’a önce mektup yazıp, daha sonraları açık çağrıda bulunup, bir uluslararası Suriye Konferansını Türkiye’de toplamasını istedim. Bana göre bu çok önemliydi ve Türkiye ana aktör olmayı üstlenebilirdi. Ama maalesef kabul görmedi. Bunun üzerine 28 Eylül 2019’da Uluslararası Suriye Konferansını CHP olarak İstanbul’da biz düzenledik.
• “CHP [o dönem] Genel Başkan Yardımcısı Sayın Faruk Loğoğlu’nun başkanlığında, Hatay milletvekilleri Mehmet Ali Edipoğlu ve Refik Eryılmaz, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ile Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’dan oluşan bir heyet 4-6 Eylül 2011 tarihlerinde Suriye’ye gitmiştir. Heyetin dönüşte düzenlediği raporun bir örneği Dışişleri Bakanlığına da gönderilmiştir.
• “Yine, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, İstanbul milletvekili Şafak Pavey ve Hatay milletvekilleri Hasan Akgöl ile Mevlut Dudu’dan oluşan CHP heyeti 6-8 Mart 2013 tarihlerinde Suriye’yi ziyaret etmiştir. Ziyaretin ardından hazırlanan rapor 15 Mart 2013 tarihli bir yazıyla Dışişleri Bakanlığına gönderilmiştir.
• “Bununla da yetinmedik. 08 Ekim 2021’de İstanbul’da “Suriyeli Sığınmacılar – Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıya 16 Suriyeli aktivist katılarak görüşlerini belirtti.”
OBİT: İran büyükelçisi yararlı bulmuştu
Kılıçdaroğlu’nun Suriye konusunda çok önem verdiği ama ilk ilan edildiğinde de fazla yankı bulamayan bir çıkışı da Ortadoğu Barış ve işbirliği Teşkilatı (OBİT) önerisi olmuştu. Bu projenin rejim değişikliği ardından şimdi uygulama imkânı bulacağını öne süren Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
• “Ortadoğu hep sorunlu bir alan olarak günümüze kadar gelmiştir. Zengin doğal kaynakları bu ülkeler için felaketler getirmiştir. Ortadoğu’da yaşanan her sorunun Türkiye’ye yansımaları ağır olmuştur. Türkiye bu sorunu aşmak için İran, Irak, Suriye ile birlikte bir uluslararası örgüt kurmayı sağlayabilirdi. Ben bunu İran Büyükelçisine açtığımda yararlı bir girişim olabileceğinden söz etmişti.
• [“Suriye’de iç savaş vardı, Esad ülkeye hâkim değildi, uygulanabilir miydi?” sorusu üzerine] “Doğru, uygulama zemini bulunmuyordu. Ama en azından denenebilirdi. Seslendirilebilirdi.
Suriye’ye yönelik düşmanca söylem
• Suriye’ye yönelik düşmanca söylemlerin Türkiye’den yükselmesi aslında OBİT’in uygulama alanını ortadan kaldırıyordu. Siz, Suriye için “24 saatte Suriye’yi işgal edip Emevi Camiinde namaz kılmaktan söz ederseniz zaten OBİT’in anlamını da getirilerini de kavrayamazsınız. Ama şunu sakın unutmayın. CHP sıradan bir Parti değildir.
• “Biz Mısır’a da darbeden sonra siyasi idamların olmaması için Mısır’a milletvekili gönderen (Faruk Loğoğlu ve Osman Korutürk) bir partiyiz. Bizim her zaman önceliğimiz Türkiye’nin çıkarlarıdır. Ama Erdoğan iktidarının bu bağlamda çok samimi durmadığını da çok iyi biliyoruz.
• “Dışişleri bürokrasisinin hallaç pamuğu gibi atıldığı bir ortamda sağlıklı bir dış politika üretemezsiniz. Çok sık tekrar ederim. “Rüşvet alan kişiden büyükelçi olmaz” diye. Ama Türkiye’de oluyor.”
Arkadaşlarımız tasfiye edilmeseydi
• [Özgür Özel’in de o dönem yönetimde olması üzerine] “O dönem bu faaliyetlerde bulunan arkadaşlarımız tasfiye edilmemiş olsaydı, bilgi ve fikirlerine başvurulmuş olsaydı, “Hiçbir şey yapılmadı” yanlışına düşülmezdi.”
• “CHP, Türkiye’deki partiler içinde en güçlü arşive sahip olan partidir. Partinin yöneticileri bir sorunla karşılaştıklarında ilk bakacakları yer partinin hafızasıdır, arşividir. CHP, devlet kuran bir partidir. Devlet kuran bir partinin sözcülerinin ve de Genel Başkanının söylemlerinin bir ağırlığının olması gerekir.
• “Daha önce de ifade ettiğim gibi, CHP’nin yıllardır sürdürdüğü Suriye politikasının haklılığı bugün çok daha net ortaya çıkmıştır. Ama üzülerek ifade edeyim ki bu haklı politikaların bugün yeterince seslendirilmemesi de en büyük üzüntümdür.”