

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, 30 Ekim tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuğu olarak Ankara’daydı. X hesabında paylaştığı fotoğraflardan biri de eski Türk devletleri üniformaları giymiş tören birliği eşliğinde karşılanması oldu. (Foto: X/@bundeskanzler)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in 30 Ekim’de Ankara’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmesi ardından X hesabından bir dizi Almanca ve Türkçe paylaşım yaptı.
Hem Türkçe hem Almanca yaptığı tek paylaşımı asli, stratejik tutum olarak ele alabilirsek, şunları söyledi:
• “Almanya ve Türkiye, NATO’da yakın ortaklardır: Türkiye, bizi ilgilendiren neredeyse tüm dış politika ve güvenlik politikası konularında önemli bir aktördür. Bugün, bu stratejik iş birliğini de ele alıyoruz.”
Almanca yaptığı farklı iki paylaşıma baktığımızda ise iç politikaya hitap ettiğini görüyoruz. Özetle şunları demiş;
1- Türkiye, AB üyeliği için gereken hukukun üstünlüğü ve demokrasi (Kopenhag Kriterleri) taleplerini henüz karşılamıyor, ama bu konuda diyalogumuz sürüyor.
2- Erdoğan’a Ortadoğu barış sürecine katkısı için teşekkür ediyor, Türkiye’nin Hamas’ı ikinci aşamaya ikna etme çabasının sürmesini ümit ediyoruz.
Merz’in dışarıya ve içeriye verdiği mesajları tek cümlede özetlemeye şöyle çalışabiliriz:
• Hukuk ve demokrasi gibi ilkeler, Almanya’nın stratejik çıkarları için Türkiye ile daha yakın işbirliğini zorunlu kılmasının önüne geçemez.
Erdoğan’dan “Yargı Devleti” Vurgusu
Almanya Başbakanı, bu mesajları yayınlamadan çok değil, bir buçuk iki saat önce, Beştepe’de Erdoğan’la birlikte basın toplantısında, tam da bu konular üzerine gerilmişlerdi.
Açıklamalar kısmında her şey yolundaydı. Avrupa’nın en güçlü ordularından birisine sahip Türkiye, NATO için önemli bir değerdi. Rusya-Ukrayna savaşından İsrail-Hamas ateşkesine dek oynadığı rol de bunu gösteriyordu. Almanya, Eurofighter satışına “ortak güvenliğimiz için” onay vermişti, Türkiye’yi de yeni Avrupa Güvenlik mimarisinde görmek istiyordu. Pürüz, Türkiye’nin AB üyesi olmamasıydı, Yunanistan ve Kıbrıs Rum hükümetleri karşı çıkıyordu, ama Merz konuşmasında ayrıntıya girmemişti.
Ayrıntı bir Alman gazetecinin Ekrem İmamoğlu’nu ve Türkiye’deki hukuk düzenini sormasıyla geldi.
Merz yanıt olarak, yukarıda birinci maddede söylediklerine benzer konuştu; zaten bunlara içeride değinmişlerdi.
Erdoğan’ın bu soruya asabı bozuldu. “Hangi makamda olursanız olun, eğer hukuku ayaklar altına alırsanız, yargı devletinde, yargı makamları ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır” dedi. Acaba dili sürçmüş de hukuk devleti yerine, düşman başına, yargı devlet demişti?
Almanya Soykırımı Görmüyor mu?
Ama Merz’in İsrail’in Gazze’de meşru müdafaa hakkına Alman desteğini vurgulayınca, Erdoğan açtı ağzını yumdu gözünü.
Almanya, Gazze’deki İsrail soykırımını görmüyor muydu?
İsrail’in ABD’den sonra en büyük silah kaynağının Almanya olduğunu açıkça söylemedi ama daha bir gün önce İsrail’in yine Gazze’yi bombaladığını söyledi. Yoksa Almanya bunları izlemiyor muydu?
Merz buna ülkesinin son gelişmeler ardından askeri ihracatı askıya aldığı karşılığını verdi, işin üstüne gidip büyütmedi
Bu görünüm bize şunu anlatıyor:
• Türkiye ve Almanya, İsrail’in Gazze’deki saldırganlığı ve Türkiye’deki demokrasinin kalitesi konularında ters düşseler de mevcut stratejik çıkarlar atmosferinde bunu özellikle güvenlik ve ticaret alanlarında bir engel olarak görmüyorlar.
Benzeri bir durumu hafta başında İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in Eurofighter anlaşmasının imzalandığı ziyaretinde de görmüştük.
Demokrasi “out”, “güvenlik “in”
İşin başka boyutu, aşırı sağ partilerin yükselişte olduğu Batı dünyasında, demokrasi ve hukukun üstünlüğü kavramlarının artık kendi içlerinde de ön planda olmaması.
Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD-İsrail ikilisinin hala gündemde olan İran hedefi ortadayken Amerika ve Avrupa’nın Türkiye’ye bakışı da demokrasinin kalitesi odaklı olmaktan çıkıp güvenlik işbirliği odaklı oluyor; belki de hep samimiyetsizlerdi, bahaneleri oydu derseniz, karşı çıkacak durumda değilim.
İngiltere ve Almanya başbakanlarının seyahati vesilesiyle ortaya çıkan görünüm budur.


