Prof. Dr. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi
Ekim ayında son on iki ayın dış ticaret açığı 103 milyar dolar oldu. Bundan daha yüksek yıllık dış ticaret açığını Eylül 2011-Şubat 2012 döneminde vermişiz; en yükseği 106,7 milyar dolar. Rekora az kaldı kısacası. Ancak bir fark var: O dönemde Yeni Ekonomi Modeli yoktu. Cari işlemler açığını kapatacağız, makûs talihimizi yeneceğiz falan gibi bir söylem
Yaklaşık dört aydır döviz kuru oldukça sakin hareket ediyor. (Grafik 1) Sakinliğin nedenleri ve nereye kadar süreceğini sorgulamak akla geliyor. Sakinlik elbette göreli bir kavram. Ağustos başından bu yana yarısı dolar yarısı avrodan oluşan döviz sepeti lira karşısında (sepet kur) yüzde 4,6 yükseldi. Az değil ‘normal’ bir ülke için. Dolayısıyla, Türkiye koşulları için kullanıyorum sakinliği.
Ekim ayı enflasyon değerlerini öğrendik: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), tüketici enflasyonunu (TÜFE) yüzde 85,51, yurtiçi üretici enflasyonunu (Yİ-ÜFE) ise yüzde 157,69 olarak açıkladı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi ile ölçülen enflasyon ise yüzde 109 oldu. Değişik mal gruplarının fiyat hareketlerini ölçmeye çalışan her üç enflasyon arasında önemli farklar var. Olması da doğal.
Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 20 Ekim günü yaptığı toplantıda politika faizini 1,5 puan indirerek yüzde 10,5’a düşürdü. Bununla da kalmadı, gelecek toplantıda benzer bir faiz indirimine gidip sonra duracağını da açıkladı. PPK duyurusunun ilgili kısmı şöyle: “…Kurul, politika faizinin 150 baz puan düşürülmesine karar vermiştir. Kurul, takip eden toplantıda da benzer bir
Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli çerçevesinde kamu bütçesine önemli yük getiren gelir garantileri sık sık gündeme geliyor. Seçime doğru giderken bu konu hakkındaki tartışmaların daha da yoğunlaşması beklenir. KÖİ dünyada yaygın olarak kullanılan bir sistem. Dünya Bankası’nın tanımı şöyle: “Bir kamu varlığının inşası ya da kamu hizmetinin tedariki amacıyla özel ve kamu kuruluşları arasında imzalanan
12 Eylül’de iki önemli veri açıklandı: İşgücü ve ödemeler dengesi. İkisi de Temmuz ayı için. Özetle durum şu: İşsizlik oranı, düşmesine karşın hala yüksek bir düzeyde. Özellikle de ‘atıl işgücü’ olarak adlandırılan geniş tanımlı işsizlik oranı. Öte yandan cari işlemler açığı artmaya devam ediyor. Açığın finansmanı ise artık iyice göze batar şekilde ne olduğu bilinmeyen
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 18 Ağustos günü toplandı ve politika faizini yüzde 14’ten yüzde 13’e indirdi. Bu faiz indirimi, güzel ülkemizde olan biten inanılmaz çoğu şeye şerbetli olan bizler açısından bile büyük bir sürpriz oldu. Hala Türkiye ekonomisi ile ilgilenen yabancılar varsa onlar için sanırım bir şok olmuştur. Üretim ivmesini
TÜİK, 3 Ağustos günü Temmuz ayı enflasyonunu açıkladı. Yıllık tüketici enflasyonu yüzde 80’e, üretici enflasyonu ise yüzde 145’e yükselmiş. Aşağıda okuyacaklarınız açısından yüzde 145’in altını çizin lütfen. İleride, Türkiye ekonomisinin 2022 yılında içine düştüğü durumun nedenlerini araştırmak isteyenlerin çok derin araştırmalar yapmalarına gerek kalmayacak o kadar ilginç olaylara şahit oluyoruz ki, şaşırmamak mümkün değil. Alın
Hem Avrupa hem de ABD ekonomilerinin yakın gelecekte daralmaları ihtimalinin yüksek olduğu giderek daha sık dile getiriliyor. Bir yandan Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı arz kısıtları bir yandan artan enflasyonu makul düzeye indirmek için merkez bankalarının politika faizlerini artırma sürecine girmiş olmaları bu ihtimali güçlendiren temel unsurlar. Oysa Türkiye ekonomisi için aynı ihtimal pek dile getirilmiyor. Büyümenin