Prof. Dr. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi
TÜİK, 3 Ağustos’da Temmuz ayı tüketici enflasyonunu açıkladı. Bir aylık fiyat artışı yüzde 9,5 oldu. Evet, bu on iki aylık (yıllık) değil, bir aylık fiyat artışı. Yıllık enflasyon, malum yüzde 47,8 olarak açıklandı. “Bunda ne var; neden ‘bir aylık’ diye vurguluyorsun” gibi bir soru gelebilir elbette. Haklısınız; 2021’in son ayında yüzde 13,6’lık Ocak 2022’de de
Merkez Bankası (TCMB) 27 Temmuz’da yılın üçüncü enflasyon raporunu yayınladı. ‘Raporun tanıtıma ilişkin bilgilendirme toplantısında’ TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın yapacağı konuşma büyük bir merakla bekleniyordu. Acaba TCMB enflasyon tahminlerini gerçekçi bir düzeye yükseltecek miydi? Konuşmadan sonra sorulacak sorulara nasıl yanıtlar verecekti? Hem enflasyon raporuna hem de soru-cevap kısmına ilişkin izlenimlerimi aşağıda belirteceğim. Ama öncelik
Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 20 Temmuz 2023 günü yaptığı toplantıda aldığı kararı açıkladı. Politika faizi 2,5 puan yükseltilerek yüzde 17,5 düzeyine getirildi. Karar metninde ayrıca ek parasal sıkılaştırmaya ilişkin kararların açıklanacağı vurgulandı. Resmî Gazetede 21 Temmuz’da yayınlanan tebliğ çerçevesinde Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına yüzde 15 oranında zorunlu karşılık uygulanacağı duyuruldu. Önce
Meraklı bekleyiş sona erdi, Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu 22 Haziran toplantısında politika faizini yüzde 15 olarak ilan etti; 27 aydan sonra ilk faiz artışıydı. “Nas” dönemi sona mı ermişti, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dediği gibi “rasyonel zemine” dönmüş müydük? Bakalım… Son yazımın (8 Haziran) başlığı “Döviz kuru neden aldı başını gidiyor?”
Döviz kuru aldı başını gidiyor. 7 Haziran akşamı bir dolar 23,22 düzeyine fırlamıştı. Seçimden önceki son işgünü 20 liranın milim altında kapatmıştı oysa: 19,97 idi bankalararası döviz piyasasında belirlenen gösterge kur. Sekiz günde yüzde 16,3 oranında değer kaybetti Türk lirası. Ne oluyor? Ne olduğuna geleceğim ama önce uzunca bir girizgâh yapmalıyım. 2 Haziran günü yayınlanan
Uzun bir süredir uygulanmakta olan ekonomik programın sürdürülebilir olmadığı ortada. Bu savın bariz kanıtlarından biri, seçim öncesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB’nin) döviz rezervlerinin erimesi pahasına tam saha baskıyla kontrol edilmeye çalışılan döviz kurunun, seçimden sonra naçar dik bir yokuşu çıkmaya başlaması. Olanaklar izin verdiğince bu yokuş yukarıya tırmanışın kontrollü olmasına çalışılıyor; ancak olanaklar da
Bir önceki yazımın başlığı “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur: Demirel haklı çıkacak mı?” şeklindeydi. Yazıda, tencerenin bayağı boş olduğunun altını çizmiştim. Bu çerçevede, gelir dağılımında son yıllarda gerçekleşen belirgin bozulmaya ve yoksullaşmaya dair bazı göstergelere yer vermiştim. Milletvekili seçimi bitti. Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kaldı. Peki, Demirel haksız mı çıktı? Siyaset bilimci de değilim sosyolog
Tarihi seçime üç gün kaldı. Son zamanlarda rahmetli Süleyman Demirel’in unutulmaz sözlerinden birini giderek daha fazla duymaya başladık: “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur.” Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) 6 Mayıs’ta Orta ve Üst Sosyo-ekonomik Grubun Yoksullaşması Araştırması Raporu’nu yayınladı. Türkiye genelinde 1067 kişiyle telefonla yapılan görüşmelerden elde edilen sonuçlar, tencerenin boş olduğunu çarpıcı biçimde gösteriyor. Mesela
Seçim sonrasında döviz kurunun nasıl gelişebileceği giderek daha fazla tartışılıyor. Son haftalarda yabancı finans kuruluşlarının analizlerini içeren haberler basında yer aldı. 14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı kazanırsa ne olabilir, Millet İttifakı kazanırsa ne olabilir? Gelin, bu sorunun peşine takılalım. Önce Millet İttifakı senaryosu Öncelikle ve de ağırlıklı olarak Millet İttifakının her iki seçimi de kazanacağı
Deprem çok büyük acılara yol açtı. Büyük can kaybı, çok sayıda yaralı, yerle bir olan evler, dağılan aileler… İçinde yaşamadıkça tam anlamıyla o acıları kavramak zor. Deprem nedeniyle ortaya önemli ekonomik yıkım da çıktı. Çok sayıda konut ve işyeri çöktü. Daha fazlası kullanılamaz hale geldi. Bunlara okulları, hastaneleri ve diğer kamu binalarını eklemek gerekir. Altyapı