Geçen yıl açıklanan asgari ücret büyük bir heyecan yaratmıştı. Kasım 2021’de yıllık TÜFE artış oranı sadece yüzde 21 olduğu halde asgari ücretin yüzde 44 artırılmasını muhalefet partileri de beklemiyordu. Asgari ücretteki artış geçmiş enflasyon oranının iki katıydı. Fakat Aralık ayından itibaren hızlanan enflasyon asgari ücreti kısa sürede eritince, 6 ay sonra asgari ücret tekrar artırıldı
Günlerdir asgari ücrete yapılacak artış konuşuluyor. Bu da seçmene hükümetin kararı olarak sunuluyor. Böylece, derin bir ekonomik kriz ortamında girilen seçim sürecinde iktidarın en büyük kozlarından biri asgari ücrete yapılacak yüksek zam haline geldi. Keza senelerdir, asgari ücret zamları seçmen rızası almanın ana kanallarından birini oluşturuyor. Asgari ücret zammı sosyal politikaların, kalkınma politikalarının, enflasyonla
COVID-19 kısa sürede yerel bir sorundan küresel bir salgına dönüştü. Geçmişteki deneyim ve tüm uyarılara rağmen, insanlar kadar devletler ve şirketler de bu salgına hazırlıksız yakalandı. Virüs dolaşmıyor, ama insanlar dolaştıkça çok geniş kitlelere bulaşıyor. Bu nedenle, devletler farklı insanların hareketlerini sınırlandırma yönünde kararlar alıyorlar. Ancak, ‘Hareket demek, bereket demektir’ ve hareket kısıtlanınca ekonomik faaliyet