Felaketlerle geçen haftada, Konya’da öyle bir katliam yaşandı ki ülkenin dört bir yanı alevler içindeyken içten içe süren başka bir yangına, çok tehlikeli bir kopuşa işaret ediyor. Anlamazsak, anlamaya çalışmazsak bu yangına da müdahale edemeyiz. Türkiye göz göre göre gelen facialar ülkesi ve bu acı fakat aslında engellenebilir olaylar maalesef çok geniş bir yelpazede tezahür
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 8 Haziran gecesi TRT canlı yayınındaydı. Sunucu Sermin Baysal Ata, elinde sırasıyla yazılı duran sorulardan -birkaç saat öncesindeki- ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmesini sorunca, Erdoğan pek keyiflendi. Bizdeki koronavirüs rakamlarını söyleyince Trump “Ooo” diye hayret etmiş. Libya’da alınan mesafeyi konuşmuşlar. Ekipte ne de olsa habercilikten yetişme tek isim olan Okan
Mart başlarıydı. Koronavirüs Covid-19 dünyadaki meşhurların hepsine bulaşmış gibiydi. İngiltere’de Prens Charles, İran’da Meclis Başkanı Ali Laricani, Hollywood’dan Tom Hanks, Türkiye’den nam-ı diğer İmparator, Fatih Terim. Liste uzayıp gidiyordu. Sosyal medyada hemen üzüntülerle birlikte “bu virüs zengin, fakir hepimiz için tehlikeli, hepimize eşit davranıyor” mesajları dolaştı. Öyle miydi gerçekten? Virüsün kimsenin banka hesabını, ya da