Bugünlerde konuştuklarımız arasında en önemli başlık ekonomi. Krizler çağındayız; küresel ekonomik krizin yanında iklim krizi ve biyoçeşitliliğin yakıcılığı dünya gündeminde arkada kalıyor ancak tüm bu krizler birbiriyle yakından ilişkili. Peki iklim ve biyoçeşitlilik için adım atarsak ekonomiyi de yoluna koyar mıyız? Dünya Bankası’nın raporuna göre, biyoçeşitlilik kayıplarının ülkelerin kredi notlarında düşüşlere, borç krizlerine ve yükselen
Gezegenimiz ısınıyor. İklim değişikliği, küresel sağlığı baltalıyor, küresel sağlık sistemlerinin kırılganlığını artırıyor, ülkeleri jeopolitik, enerji ve yaşamsal krizlere karşı savunmasız bırakıyor, küresel gıda güvenliğini tehdit ediyor. Isınan bir gezegenin yoksulluk, çatışma, cinsiyet eşitsizliği, kırılganlık bağlamında yaratacağı zorluklarla başetmek zorunda kalacağız. İklim Değişikliği ile mücadelede, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artışın, Paris Anlaşması’nda belirlenen 1,5°C hedefi içinde
Bu hafta Dünya Çevre Günü’nü kutluyoruz. Her yıl 5 Haziran tarihi bugüne atfedilmiş. Ancak son yıllarda çevremizdeki sıradışı değişimlerden bahsederek bugünü kutluyoruz. Bu yıl Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ), atmosferde ısıyı hapseden sera gazları ile El Niño hava olayının, dünya ikliminin alıştığımızdan çok farklı olmasına neden olabileceğini bildirdi. Önümüzdeki 5 yıl rekor düzeyde sıcaklar DMÖ, küresel
İklim ve geçmişimiz hakkında ilişkiyi incelemek için yeni yollar açan bakış açılarına ihtiyacımız var; zira 18. yüzyılın ortalarında Voltaire, insanları her şeyden çok üç şey meşgul eder, diye yazmıştı: iklim, hükümetler ve din. Bugün yeni yollar açan bakış açılarını bilgi işlem süreçleri ile birleştirerek ve ayrıca büyük veriyi (big data) kullanarak yeni yollar açmaya yönelik
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında imzalanan Glasgow İklim Paktı doğrultusunda güncellenen Ulusal Katkı Beyanı’nı (UKB) 13 Nisan 2023’de Birleşmiş Milletler (BM) Sekreteryası’na sundu. Bu belge ile Türkiye, 2012 yılı referans olarak alınarak, Türkiye’nin ilk Ulusal Katkı Beyanı’nda verilen senaryosuna kıyasla, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 41 oranında (2030 yılında 695
Orta Doğu’nun politik yapısı ile iklim değişimi arasında bir bağlantı kurulabilir mi? Bu sorunun cevabını Kadir Has Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim görevlisi Soli Özel’e sordum. Söyleşinin tamamı önümüzdeki günlerde Açık Radyo’daki programım Antroposen Sohbetler’de yayınlanacak. Söyleşinin satırbaşlarını program yayınlanmadan önce Yetkin Report için özetledim. Orta Doğu’nun zorluk faktörü: Kuraklık İklim değişikliği ve Orta Doğu’daki
Dünyada tanımlanmış yaklaşık 11 bin kuş türünden 1.480’i küçük ve azalan popülasyon büyüklüğüne sahip oldukları için küresel ölçekte tehlike altında. Bu türlerin 223’ü ise kritik düzeyde tehlike statüsünde; yani, yok olma sınırında. Bu şekilde sınırda olan türlere odaklanmak ve bu türlerin yok olmasını önleyecek tedbirler için çaba harcamak içinde olduğumuz kriz çağında önceliklerimiz arasında olmalı.
Bugün okuduğum bir haber Danimarka iklim hareketinin, ulusal seçimlerden çok kısa bir süre önce Kopenhag’da 50.000 kişiyi harekete geçirmeyi başardığını söylüyordu. Umalım ki iklim eylemi insanların oylarında yerini alsın. Çünkü gezegen önemli bir eşikte ve ülkemizde iklim değişimi ve biyoçeşitlilik söz konusu olunca gerekli toplumsal normlar yeterli düzede yerleşmiş görünmüyor. Bu normlara ihtiyacımız var çünkü
Günümüz politik sisteminde en çok önemsememiz gereken sorunları hiçbir şekilde konuşmuyoruz. Türkiye’de ne iktidar ne de muhalefet ne biyoçeşitlilik krizini, ne iklim krizini konuşuyor. Bu problemlere yönelik bir plan var mı? Bunu da kimseden duymadık, dolayısıyla bilmiyoruz. Ancak unutmamız gereken bir şey var ki, yaşadığımız gezegen 30 yıl sonra bugünkü halinden uzak yaşanmaz bir gezegen
Marmaris’te çıkan orman yangının ardından muhalefetten yükselen eleştirilere sert yanıt veren MHP Lideri Devlet Bahçeli kürsüsünden CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenmiş, “Sen orman yangınlarını nereden bileceksin” demişti. CHP lideri Kılıçdaroğlu ise Birleşmiş Milletlerin yayınlarında Akdeniz havzasında gün geçtikçe daha fazla yangınların olacağını yazdığını söylemiş, Bahçeli’ye “Orman yangınlarının olacağını bütün dünya biliyor” diyerek yanıt vermişti. Daha