Merkezi Londra’da bulunan Shoal adlı doğa koruma örgütü geçtiğimiz yıllarda dünya genelinde 300 balık türünün koruma altına alınması amacıyla bir çalışma gerçekleştirdi. Bu çalışmada, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan 10 balık türü belirlenmişti. Bu 10 türden ikisi Dicle Fırat Havzası’nda yer alıyordu. Bu iki balık, Batman Bantlı Çöpçü Balığı ile Leopar Sazanı, binlerce yıldır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında 9 Ağustos 2023’te toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) ilk defa “iklim değişikliği” bir milli güvenlik sorunu sayıldı, tartışıldı. Toplantı sonrası yayımlanan bildiride şu ifadelerle “iklim değişikliğine” yer verildi: Madde- 7. Küresel bir kriz halini almaya başlayan iklim değişikliğin, düzensiz göçlerden sosyal buhranlara, iç karışıklıklardan devletler arası çatışmalara kadar pek çok
Gezegenimiz ısınıyor. İklim değişikliği, küresel sağlığı baltalıyor, küresel sağlık sistemlerinin kırılganlığını artırıyor, ülkeleri jeopolitik, enerji ve yaşamsal krizlere karşı savunmasız bırakıyor, küresel gıda güvenliğini tehdit ediyor. Isınan bir gezegenin yoksulluk, çatışma, cinsiyet eşitsizliği, kırılganlık bağlamında yaratacağı zorluklarla başetmek zorunda kalacağız. İklim Değişikliği ile mücadelede, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artışın, Paris Anlaşması’nda belirlenen 1,5°C hedefi içinde
İklim ve geçmişimiz hakkında ilişkiyi incelemek için yeni yollar açan bakış açılarına ihtiyacımız var; zira 18. yüzyılın ortalarında Voltaire, insanları her şeyden çok üç şey meşgul eder, diye yazmıştı: iklim, hükümetler ve din. Bugün yeni yollar açan bakış açılarını bilgi işlem süreçleri ile birleştirerek ve ayrıca büyük veriyi (big data) kullanarak yeni yollar açmaya yönelik
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında imzalanan Glasgow İklim Paktı doğrultusunda güncellenen Ulusal Katkı Beyanı’nı (UKB) 13 Nisan 2023’de Birleşmiş Milletler (BM) Sekreteryası’na sundu. Bu belge ile Türkiye, 2012 yılı referans olarak alınarak, Türkiye’nin ilk Ulusal Katkı Beyanı’nda verilen senaryosuna kıyasla, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 41 oranında (2030 yılında 695
Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan daimî kar sınırının üzerindeki dağlarda buzullar yer alır. Genellikle vadi buzulu ve buzyalağı buzulu tipinde olan buzulların yanı sıra, Türkiye’nin tek doruk buzulu Ağrı Dağı’ndadır. Yaklaşık 10 kilometrekarelik alanıyla da ülkedeki en büyük buzuldur. Türkiye’nin en büyük vadi buzulu ise ülke içindeki buzulların üçte ikisini bulunduran Güneydoğu Toroslardaki
Bu yıl Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na (COP27) Kasım ayında ev sahipliği yapacak olan ülke Mısır. Kızıldeniz’in tatil beldesi Şarm El-Şeyh’te yapılacak olan konferansın başkanı olan Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin endişesi, küresel liderlerin, gıda kıtlığı, enerji krizi ve yüksek enflasyonla boğuşurken, iklim değişikliğinin hızını yavaşlatmak için geçmişte verdikleri taahhütlerden geri adım atmak isteyebileceklerine yönelik.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Türkiye’nin Paris İklim Anlaşmasını onaylayacağını açıkladı. Konuşmasında uzun uzun iklim krizi ile mücadelenin önemini anlatırken ve tam biz de “Ama hala Paris Anlaşmasını onaylamadık” diyecekken, anlaşmanın 1 ay içerisinde TBMM’ne iletileceğini müjdeledi.Cumhurbaşkanı Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na imza atmasına karşın, yükümlülüklerle ilgili adaletsizlikler sebebi
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri adına Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından derlenen, Dünya Sağlık Örgütü’nün de yer aldığı bir grup küresel kuruluşun iklim bilimi ile ilgili en son güncellemelerini bir araya getirdiği rapor, 16 Eylül’de açıklandı. Raporun iklim değişikliğiyle mücadele açısından endişe verici olduğunu söyleyen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, şunları söylüyor* “Bu yıl, fosil yakıt
Avrupa Komisyonu üyeleri, 14 Temmuz’da “Fit for 55 (55’e Uyum)” teklif paketinin ilk bölümünü yayımladı. Bu öneriler seti, AB’nin iklim, enerji, arazi kullanımı, ulaşım, binalar ve vergilerle ilgili politikalarını, sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla 2030 yılına kadar %55 azaltma hedefine hazırlamayı amaçlıyor. Önümüzdeki on yılda bu emisyon azaltımlarına ulaşmak, Avrupa’nın 2050 yılına kadar dünyanın iklim açısından
- 1
- 2