Asya bugün yalnızca dünyanın ekonomik motoru değil; küresel enerji güvenliğinin de tartışmasız merkez üssü. Dört büyük tüketici — Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore — tek başlarına dünyanın petrol ithalatının yaklaşık yüzde 45’ini, LNG ithalatının ise yüzde 70’ini gerçekleştiriyor. Böylesine dev bir talep odağı, kaçınılmaz olarak Rusya’dan ABD’ye, Katar’dan Suudi Arabistan’a kadar tüm büyük üreticilerin
Türkiye’nin enerji politikası artık bir tercih değil, bir zorunlulukla karşı karşıya: kömürden çıkış. İklim krizinin derinleştiği, finansmanın daraldığı, sahada çatışmaların arttığı bir dönemde kömürün geleceği yok. Yapılması gereken, bu gerçeği kabul edip geçişi adil, planlı ve toplumsal faydayı gözeterek yönetmek. 4 Eylül’de TEPAV’ın düzenlediği toplantıda bu zorunluluk açıkça dile getirildi. Katılımcılar, Türkiye’nin yeni bir Ulusal
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye Maden İşçileri Sendikası tarafından hükümetle ücret zammı uyuşmazlığı gerekçesiyle alınan grev kararını “Milli güvenlik” gerekçesiyle 60 gün erteledi. Resmî Gazetede yayınlanan karara göre Türk-İş Konfederasyonuna bağlı Maden-İş sendikasının 1 Ağustos’ta Eti Maden’in Eskişehir, Balıkesir, Bursa, Kütahya başta olmak üzere Bor işletmelerinde başlatacağı grev durdurulmuş oldu. Eti Maden grevi, Türk-İş’in yaklaşık 600


