Açık söyleyeyim, ben bu köpürtülen Hakan Fidan, Bilal Erdoğan çekişmesi iddialarına pek itibar etmiyorum. Ama iktidar medyası içindeki kaynama öyle değil. Hürriyet’te, nedense Coşkun soyadını kullanmamayı tercih eden Ahmet Hakan ve Hande Fırat’ın yazılarıyla ortaya çıkan ve güya gazetecilikte nesnelliği korumak pozunda yazılmış “İktidarı milletvekilleri savunsa daha iyi olmaz mı?” arzuhalleri ciddi bir çırpınışa işaret.
Uyuşturucu tesinin “pozitif” çıktığı açıklanan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sadettin Saran, 24 Aralık akşamı kulüp tesislerindeki makam odasında yeniden gözaltına alınması ardından 25 Aralık’ta çıkarıldığı mahkeme tarafından adliş kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı koşullarıyla serbest bırakıldı. Saran, dün gece tutulduğu İstanbul İl Jandarma Konutanlığından yoğun güvenlik önlemleri altında Çağlayan Adliyesine getirildi. Geçen hafta da uyuşturucu
Mehmet Akif Ersoy, o dönem Ciner Medya Grubunu yöneten Kenan Tekdağ tarafından Ağustos 2024’te Habertürk Genel Yayın Yönetmenliğine getirilmiş. Şimdi, uyuşturucu sağlamak gibi suçlamalarla tutuklandıktan sonra ortaya çıkan etkin pişman tanık ifadeleri, iddiaları doğruysa, GYY olduktan sonraki personel politikası, kendisiyle cinsellik ve uyuşturucu zemininde ilişki kuran çalışanlarını yükseltmek, diğerlerinin de hakkını yemek şeklinde olmuş. O
Adli Tıp Kurumunun Can Medya grubu ve Habertürk’ün görevden alınan tutuklu Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un odakta olduğu operasyonda kan ve saç örnekleri incelenen 10 kişinin uyuşturucu test sonuçlarını, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim ettiği bildiriliyor. Buna göre, Ersoy’un yanı sıra -görevine son verilen- spiker Ela Rümeysa Cebeci, Ebru Gülan, Şevkiye Dilara Yıldız,
Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına getirildiği 8 Ekim 2024’ten itibaren başlattığı soruşturmaların hemen hepsi siyaset ve ekonomi dünyasında yankılandı. Gürlek özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP’li belediyelere açtığı soruşturmalarla uluslararası planda adından söz edilen bir yargı mensubu oldu. Gerçi daha önce hâkimlik yaptığı dönemde, siyasi
Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen uyuşturucu operasyonu çerçevesinde gözaltına alınması, TMSF tarafından görevine son verilmesi ve tutuklanmasıyla başlayan gelişmeler, medyadan bürokrasiye sıçradı. Sabah gazetesinin, 13 Aralık’taki Ersoy hakkındaki haberinde “Furkan T.” olarak adı anılan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü Furkan Torlak, aynı gün görevinden istifa etti. Torlak
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Mehmet Akif Ersoy’u uyuşturucu, çıkar için seks partileri filan gibi suçlamalarını ve uyuşturucu temini “örgütü” kurmak nedeniyle tutuklanmasını okurken, her seferinde aklıma İstiklal Marşı şairi geliyor. Her halde, 1993’te gazeteci Uğur Mumcu cinayetinin arkasındaki örgüt olarak bilinen İran İslam devrimi çizgisindeki Tevhid ve Selam Örgütünün yayınlarından Selam dergisinin kurucularından babası Nadir Ersoy,
Her seferinde büyük bir naiflik ve iyimserlikle, lağımın bu defa patladığını düşünüyor toplumun bir kesimi. Son birkaç aydır el konulan holdingler, yasadışı futbol bahisleri, kara para soruşturmalarıyla iç içe geçmiş ve nihayet uyuşturucu ve henüz bilmediğimiz başka boyutlara uzanan medya bulaşıklıkları yine toplumun hep işlerin bir gün düzeleceğini ümit eden, iyi niyetli kesiminde lağımın bu








