AK Partililer Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı 9 Temmuz’da Diyarbakır’da “Bıji Serok Erdoğan” diye karşılamışlar. Kürtçe “Yaşasın Başkan Erdoğan” demek. Sloganın aslı, yasadışı PKK taraftarlarının, İmralı cezaevindeki liderleri Abdullah Öcalan için kullandığı “Bıji Serok Öcalan” şeklinde AK Partililer demek ki Kürt oylarına o kadar muhtaç hale gelmiş durumdalar ki “Bıji Serok Erdoğan” sloganından medet umuyorlar, seçmen çekeceklerini, düşünüyorlar.
Aslında bu AK Partinin ilk “Bıji” vakası değil. Daha önce 2014’te Erdoğan, Abdullah Gül’ü devreden çıkarmak için yerine Ahmet Davutoğlu’na bıraktıktan sonra, Davutoğlu için de “Bıji Serok Ahmet” sloganı atmıştı AK Partililer. Henüz Erdoğan’ın MİT ve HDP üzerinden Öcalan ve PKK ile diyalogu yönettiği, bu defa da Binali Yıldırım üzerinden Davutoğlu’nu “Parti-içi darbeyle” tasfiye etmediği günlerdi. Davutoğlu daha sonra AK Parti’den -özellikle yolsuzluk iddiaları üzerine- sert eleştirilerle koptu, Gelecek Partisi’ni kurdu.
O arada MHP lideri Devlet Bahçeli, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında Erdoğan’a muhalefet etmeyi bırakıp “Cumhur İttifakı” müttefiki oldu. Erdoğan’ın bütün yetkileri elinde toplayarak Cumhurbaşkanı, daha doğrusu “Türk tipi başkan” seçilmesi Bahçeli sayesindeydi. Bahçeli ise, özellikle Gelecek Partisini kurması ardından Davutoğlu’na ne zaman vurmak istese “Serok Ahmet” sözünü kullandı. Böylelikle Kürt seçmenin Davutoğlu’nu “Serok” gördüğünü, dolaylısıyla Davutoğlu’nun oy uğruna Kürtçülük yaptığı suçlamasında bulunuyordu. İşte, CHP’den İYİ Partiye dek hepsi “Serok” kafasındaydı.
Ama 9 Temmuz’da bir de baktık ki AK Partili seçmen bu defa “Serok Erdoğan” diyor.
Davutoğlu’nun Gelecek Partisi sosyal medyada iki gündür “Bahçeli’nin sessizliğini” alay konusu yapıyor; bakalım Erdoğan’a ne diyecek, onu da bölücülerle iş birliği yapmakla suçlayacak mı diye.
Erdoğan’ın Kürt seçmen sıkıntısı
Oysa Erdoğan’ın Kürt seçmen sıkıntısı büyük. Muhalefetin ısrarlı erken seçim taleplerine rağmen 2023’ü gösteren Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde, şimdiye (daha doğrusu 2018’e) dek HDP’den fazla AK Parti’ye oy vermiş olan Kürt seçmeni saflarda tutma endişesi var. Özellikle 23 Haziran 2019’da İstanbul seçim tekrarında bunu gördü. MHP’nin HDP’yi kapattırma çabalarının tabanda tepki gördüğünün de farkında. 8 Temmuz’da İl Başkanlarına “Seçime hazırlanmaya başlayın” talimatı verdikten sonra ilk durağı Diyarbakır oldu.
Ama “Serok Erdoğan” sloganı küskünlüğü giderir, giden oyları getirir mi? On puanlık soru bu.
İkinci soru, Erdoğan’ın “2005’teki çizgimdeyim” demesinin inandırıcılığı. Erdoğan’ın, daha Avrupa Birliği umutları suya düşmeden önce Diyarbakır çıkartmasını yerinde izlemiştim. “Kürt sorunu vardır, çözmek boynumuzun borcudur” deme noktasında mı bugün Erdoğan? Tersine, “Kürt sorunu yok, terör sorunu var” diyor. MHP lideri Bahçeli ile iktidar ortaklığı da bunu gerektiriyor zaten.
Üçüncü soru. Erdoğan bir yandan, aynı gün TBMM’de OHAL yetkilerinin üç ay daha uzatılmasını isterken, “Diyarbakır cezaevini kültür merkezi yapacağız” sözünün oy tabanını genişleteceğine gerçekten inanıyor mu? Daha birkaç yıl önce Diyarbakırlılara daha çok ve modern cezaevi vaat eden Erdoğan’dan söz ediyoruz.
Durumu gerçekçi değerlendirmek, AK Parti-HDP ikileminden çıkarmak gerekiyor.
Suriye iç savaşında PKK’nın ABD ile işbirliği güvenlik operasyonlarıyla içerideki eylem kapasitesi de kırılan PKK’nın Türkiye’de güç kaybına yol açtı. Bunun bir etkisi de Doğu ve Güneydoğu’da yerel siyaset ve sivil toplum önderlerinin artık hayatlarını söndürücü değil, hayat sürelerinde sonuç alıcı Türkiye siyaseti yapma eğilimin artmasında görüldü. Sadece ideolojik bağlılık nedeniyle değil ama HDP’ye sırf Erdoğan’a inat, namus belasına oy veren ama artık HDP ile AK Parti arasında sıkışmak istemeyen bir seçmen kitlesi de bulunuyor artık.
Neden CHP hedefte?
Erdoğan’ın Diyarbakır’da, henüz hiçbir somut kıpırdanma göstermese de, özeleştiri yapıp Kürt meselesine yeni bir bakış getirmeye çalışan CHP’yi hedefe koyması bu endişeyi gösteriyor. Bahçeli’nin “Serok Ahmet” diyerek Davutoğlu’nun Konya başta iç ve güney Anadolu’daki milliyetçi-muhafazakâr kitleden soğutmaya çalışması da. da bir başka endişeyi gösteriyor. Kaldı ki Gelecek Partisi de Ali Babacan’ın DEVA Partisi de Doğu ve Güneydoğu’da sahada artık; sadece HDP yok. Kaldı ki bu da Erdoğan için ayrı bir kötü haber olabilir. HDP’lilerin umudu kesmediği “yeni diyalog” artık çok da temsili olmayabilir. Doğrusu aslında başından 2012’den beri bunu TBMM çatısı altında yapmaktı. Meclis, tabii iki kişinin el sıkışıp oldubittiye getirme yeri değil.
Uzatmayalım, Erdoğan’ın Kürt oylarına fena halde ihtiyacı var. Bahçeli ise bir yandan ortağının yolunu kesmemek, ama kendi kitlesinin ideolojik tutumunu da diri tutmak açmazında. Davutoğlu, şimdi iğneliyor Bahçeli’yi, “Serok Erdoğan” lafına ne diyecek diye. Bahçeli bu fırsattan istifade Emniyet kadrolarından yargı kadrolarına ne isterse alıyor, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya destek örneğinde olduğu gibi Erdoğan’a muhtıra verebiliyor; yanlış anlamayın savcılar, “hatırlatma” anlamında.
Erdoğan yüzde 50+1 ile iktidarı Bahçeli’nin diyeti karşılığında aldığını anladı sanırım ana artık çıkması çok zor.