ABD Temsicliler Meclisinin 27 üyesi Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a mektup yazarak Türkiye’nin ürettiği silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) bölgesindeki siyasi dengeleri değiştirip Amerikan çıkarlarına zarar verdiğini öne sürerek engellenmesi için adım atılmasını istedi. 9 Ağustos tarihli mektupta Bakanın Türk İHA’ları konusunda Kongre’ye brifing vermesi istenirken, özellikle Bayraktar hava araçlarının ABD ve ABD bağlantılı şirketlerden teçhizat ve teknoloji almasının engellenmesi istendi.
Bu başvuru Türkiye’nin kendi silah sistemlerini üretmesinin NATO müttefiki ABD’de özellikle etnik lobiler arasında yol açtığı rahatsızlığın, artık Türkiye’nin kendi silahını üretmesinin de engellenmesinin talep edilmesine dek ileri gittiğini gösteriyor.
Demokrat Partili Rhode Island velili David Ciccilline ve Cumhuriyetçi Partili Florida vekili Gus Bilirakis tarafından imzaya açılan ve Türkiye’ye karşı açık husumet ifadeleriyle kaleme alınan mektupta şunlar söyleniyor:
“Size dünyanın birçok bölgesini istikrarsızlaştıran ve ABD çıkarlarını, müttefiklerini ve ortaklarını tehdit eden Türkiye’nin silahlı insansız hava aracı (İHA) programı hakkındaki endişelerimizi ifade etmek için yazıyoruz.
“Uzun süredir devam eden ittifakımızın bir sonucu olarak Türkiye, silah sistemleri için ortak üretim hakları, gelişmiş silah satışları ve teknoloji transferleri dahil olmak üzere Amerikan savunma sanayisinden yararlandı. Onlarca yıllık yakın iş birliğine rağmen, Türkiye, ABD’nin Yaptırımlar Yoluyla Amerika’nın Düşmanlarına Karşı Mücadele Yasası’nı (CAATSA) ihlal ederek Rus S400 füze hava savunma sistemini satın alarak bu ilişkiyi ihlal etmeyi seçti.
“Türkiye’yi yıldıramadık” şikâyeti
“Şimdiye kadar [çabalar] Türk hükümetini yıldırmadı ve Türkiye’nin Rusya’dan ikinci bir S400 sistemi satın almakta olduğu bildirildi.
“F35 müşterek taarruz uçağı programından çıkarılmasına ve yaptırımların uygulanmasına rağmen, Türkiye’nin eylemleri bir NATO üyesi ülke olarak sorumluluklarına aykırı davranmaya devam etti. İnsansız hava araçlarının yaygınlaşması bu eylemler arasındadır. Geçen yıl boyunca, Türk insansız hava araçları Azerbaycan tarafından Artsakh’da [Dağlık Karabağ’a Ermenistan’da kullanılan lisanla atıfta bulunuyorlar] Ermeni sivillere karşı; Suriye’de IŞİD’e karşı savaşta ABD ile ortak olan Kürt güçlerine karşı ve Libya iç savaşında kullanıldı.
“Türkiye, Polonya ve Pakistan’a insansız hava araçları satmak için anlaşmalar imzaladı ve Rusya ve Pakistan ile silahlı İHA’ların ve insansız hava araçlarına karşı savunma sistemlerinin ortak üretimini görüşüyor. Türkiye ayrıca, işgal altındaki Kıbrıs’ta [Kuzey Kıbrıs’a Güney Kıbrıs ve Yunanistan’da kullanılan lisanla atıfta bulunuyorlar], kalıcı bir insansız hava araçları üssü kurma niyetini de açıkladı; bunlar amfibik hücum gemilerinde saldırı uçağı olarak kullanılacaktır.
“Bu insansız hava araçlarının Kafkaslar, Güney Asya, Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki çatışma noktalarını daha da istikrarsızlaştırma potansiyeli göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Wall Street Journal’ın Türkiye’nin programıyla ilgili yakın tarihli bir yayınında, emekli ABD Ordusu Korgenerali Mike Nagata, Türkiye’nin insansız hava araçlarının “Türkiye ile ABD ve NATO arasındaki ilişkinin geleceğine ilişkin çok daha büyük bir zorluğun parçası” olduğunu söyledi.
“Yaptırım isteriz”
“Ayrıca, Artsakh’tan gelen savaş alanı kanıtlarının, Türkiye’nin Bayraktar İHA’larının Amerikan firmaları ve ABD merkezli yabancı firmaların yan kuruluşlarından parçalar ve teknolojiler içerdiğini doğruladığını belirtmek isteriz. Devam eden bu teknoloji transferi, silah ihracatı kontrol yasalarını ihlal ediyor ve Kongre’nin Türkiye’ye, özellikle de Savunma Sanayii Başkanlığı’na uyguladığı CAATSA yaptırımlarına aykırı görünüyor.
“Dışişleri Bakanlığı’ndan, Türk insansız hava aracının yayılması, istihdamı ve satışının olası sonuçlarını; Türkiye’nin halihazırda uygulanan yaptırımları ihlal edecek malzeme veya teknolojilere sahip İHA’lar geliştirip geliştirmediğini ve Türkiye’nin eylemlerinin NATO kural ve tüzüklerinin bir başka ihlalini oluşturup oluşturmadığını anlatan ayrıntılı bir brifing talep ediyoruz. Ayrıca, ABD’nin İHA teknolojisinin Türkiye’ye ihracat izninin Dışişleri Bakanlığı tarafından gözden geçirilinceye kadar derhal askıya alınmasını talep ediyoruz.”
Bir türlü anlamadıkları
Görülebileceği gibi, Türkiye’nin kendi İHA başlaması ve Suriye, Libya, Azerbaycan coğrafyalarında İHA kullanımının sonuç alması ABD yönetimindeki bazı çevreleri hayli rahatsız etmiş bulunuyor. Kongredeki etnik lobilerin etkisiyle bir grup milletvekili Türkiye’nin kendi silahını üretmesinin dahi engellenmesini isteyecek kadar ileri gidiyorlar.
Bayraktar İHA’larında ABD kaynaklı malzeme kullanıldığı iddiasını sormak istediğim Baykar yetkiliklerinden henüz yanıt alamadım, alınca paylaşacağım.
Ancak hâlâ dünya jandarmalığı yaptığını düşünen Amerikanlı milletvekillerinin Türkiye’nin İHA üretimini engelleme girişiminde dikkate almadıkları birkaç nokta bulunuyor.
Öncelikle, Türkiye kendi İHA programına ABD’den ısrarla almak istediği İHA ve SİHA’ları almasının reddedilmesi üzerine başladı.
ABD 1975’te Türkiye’ye 1974 Kıbrıs müdahalesi ve afyon ekim yasağını kaldırması nedeniyle silah ambargosu uygulamış, bu ambargo Türkiye’de elektronik savaş sanayiinin gelişmesini sağlamıştı. Keza 1990’larda PKK’ya karşı mücadele nedeniyle Türkiye’ye yönelik ABD ve AB yaptırımları Türkiye’de zırhlı muharebe aracı, top ve roket yapımını hızlandırmıştı.
Dışişleri ne diyecek?
Amerikalı vekiller on dokuzuncu yüzyıl emperyalizmi kafasıyla, yaptırımlar uygulayarak sonuç alma -beyhude- çabasından vaz geçmeli.
Bir sonraki adımda ve isteyecekler acaba? Taş atıp Amerikan çıkarlarını zedelerler diye Anadolu’daki taşların yok edilmesini mi?
Bu kafayla belki oy ve para desteği aldıkları etnik lobilerden alkış alabilirler ama -belki azınlıkta kalacak görüşler dışında- ne Türkiye Büyük Millet Meclisinden ne de bir yandan içeride demokrasi mücadelesi veren Türk halkından alkış alamazlar.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile arayı hoş tutmak için Türkiye’yi Afganistan cehenneminde tutmak için hâlâ pazarlık yapıyor görünüyor ama, Dışişleri bu girişimlere karşı sessiz kalmamalı.