Türk lirası 11 Ekim akşam saatlerinde tarihinin en değersiz düzeye düştü: 1 ABD doları 9 lira oldu. Ne 2001 mali krizinin yaşandığı sırada ne de 1970’lerin kırılgan koalisyonlar döneminde liranın değeri bu kadar düşmüştü.
İktisatçılar bu rekor değer kaybını Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki sunumuna bağladı. Kavcıoğlu, döviz kurundaki yükselişin faizi yüzde 19’dan 18’e indirmeleriyle bir ilgisi olmadığını söylemişti. Bu gerçeklerle örtüşmüyordu, Türk lirası bu faiz indirimiyle biraz daha değer yitirmişti. İktisatçılara göre, piyasalar da Kavcıoğlu’nun bu sözlerine tepki göstermiş, Türk lirası dolar karşısında en düşük düzeyine çakılmıştı.
Doğrudur, Kavcıoğlu’nun sözleri Merkez Bankasının da kendi aleminde yaşamaya, gerçeklerden kopmaya başladığının işareti olarak algılanmıştır. Ama tek nedenin bu olduğunu sanmıyorum. Mutlaka “negatif faizin” de, enerji fiyatlarının dünya çapında yükselişinin de payı vardır, yanlış kararların yanı sıra.
Ama Kavcıoğlu TBMM sunumunu saat 14.00-14.30 gibi yapmıştı. Evet, düşüş başlamıştı, ama Türk lirası asıl değer kaybını akşam saat 20.00 civarında yaşamış, dolar adım adım yükselerek 9 lirayı bulmuştu.
Ne vardı o saatte? Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında konuşuyordu. Cumhurbaşkanlığı kabinesi toplantısında alınan kararları duyuruyordu.
Suriye “sinyaliyle” Türk lirası düşüşe geçti
Gün boyu toplantıda aşırı fiyat artışları ve kovite karşı yeni önlemlerin ele alınacağı söylenmişti. Erdoğan bu iki konuda da “gerekli adımları attıkları ve atacakları” dışında somut hiçbir şey söylemedi. Ama Suriye’de yeni bir askeri harekatın -iktidar medyasının deyişiyle “sinyalini verdi”. 10 Ekim’de Suriye’de Afrin civarında YPG’nin iki polis memurunun şehit etmesini örnek gösterip “saldırı ve tacizler bardağı taşırdı” dedi. “Ya oralarda etkin olan güçlerle ya da kendimiz bertaraf etmekte kararlıyız” diye konuştu; “En kısa sürede bu sorunun çözümü için gereken adımları atacağız.”
Cumhurbaşkanının canlı yayınlanan konuşmasını Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ile birlikte izliyorduk. Ekranın altındaki haber şeridinde dolar kuru hareketliliği ikimizin de dikkatini çekti. Oysa piyasalar kapanmıştı o saatte. Erdoğan konuştukça doların Türk lirası karşısında değer artışı hızlandı. Daha biz “Neler oluyor?” derken; neredeyse saniye saniye izledik 9 lirayı geçişini.
Önce Kavcıoğlu’nun yaşanan gerçeklerden kopuk sunumu, ardından Erdoğan’ın Suriye’de yeni bir askeri harekatın işaretini vermesi, psikolojik eşik olan 9 liranın geçilmesine yol açmıştı.
Suriye çıkışının arka planı
Bu gelişmenin elbette bir arka planı vardı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Belgrad’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşüp katılmıştı kabine toplantısına. “Oralarda etkin olan güçlerin” başında Rusya geliyordu. Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi’de daha yeni konuşmuştu Suriye’yi. Türkiye, Rusya ve Suriye hükümet güçleri kontrolündeki bölgedeki ABD destekli PKK/YPG faaliyetinden, Rusya da Türkiye’nin kontrolünü üstlendiği bölgedeki radikal İslamcı grupların faaliyetinden şikayetçiydi.
ABD Başkanı Joe Biden daha birkaç gün önce Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’ye, söz verdikleri gibi IŞİD’i bitirememelerinin gerekçesini Türkiye’nin Suriye’de PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonları olarak göstermişti. Öte yandan Türkiye’nin Suriye’deki kayıpları artıyordu. Üstelik artık saldırılar sadece Suriye ve Rusya destekli gruplardan, ya da PKK/YPG’den değil, Heyet Tahrir üş-Şam gibi cihatçı gruplardan da geliyordu.
Bu durum, Türkiye’ye yeni bir göç dalgasını da tetikleyebilirdi; İdlib bölgesinde bir milyondan fazla Suriyeli, Türk güvenlik güçleri tarafından sınırın Suriye tarafında barındırılıyordu. Erdoğan hükümeti ise zaten Suriyeli ve Afgan göçmenler baskısı altındaydı. Öte yandan AK Parti’nin Anadolu tabanını oluşturan gruplardan küçük ve orta ölçekli sanayici ve ihracatçılar, işçi maliyetlerini düşürmek için kaçak göçmen çalıştırmaya bel bağlıyordu. Hazır giyim ihracatçıları açıkça işçilere daha az ücret ödemek için doların 9 liranın üstüne çıkmasını istiyorlardı. İstedikleri dün akşam yerine geldi.
Piyasalar Erdoğan’ın Suriye çıkışını, Kavcıoğlu’nun sözleri ardından yeni ve ciddi bir risk etkeni olarak okumuş olabilir; o anlaşılıyor.
Sırada Suriye harekatı ve Kavcıoğlu mu var?
İşin bir acı yanı da Türk lirası bu derecede değer kaybı yaşarken, hükümet yanlısı medyanın bunu tamamen görmezden gelmesi oldu. Hürriyet, Sabah, Yeni Şafak, Türkiye gibi gazeteler buna birinci sayfalarında yer vermedi. Oysa Letonya futbol milli maçı sonucu verilmişti, yani bu haberi de verecek zamanları vardı. Bu da Erdoğan’ın dünkü konuşmasında dahi anmadan geçemediği Gezi Protestoları dönemindeki sözlerini hatırlattı. Erdoğan 2013 Haziran ayındaki Gezi protestolarının dolar kurunu 1,85 liradan 1,90 liraya çıkartarak ekonomiye büyük zarar verdiğini söylemişti.
Şimdi sırada muhtemelen Suriye harekâtı olduğunu söyleyebiliriz. Erdoğan’ın ağzından çıktı bir kere. Ancak harekatın hem Türk kamuoyunun tepkilerini yatıştırıp dikkatleri oraya çekecek hem de Rusya’yı fazla kızdırmayacak ölçüde yürütülmesine de önem veriyor belli ki hükümet.
Bu gelişmelerin bir sonucu da Kavcıoğlu’nun gidişi olabilir. Okurlarımız hatırlayacaktır, Erdoğan Kavcıoğlu’nun yerini aldığı Naci Ağbal’ı Merkez Bankası Başkanlığına atadığı zaman, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığını bırakmasından bir gün önce “Ara sıra kuzuyu değiştiriyoruz” fıkrasını anlatmıştım. O fıkra aynen geçerli; ara sıra kuzuyu değiştiriyoruz.