CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Kasım’da TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ziyaretiyle bir taşla iki değil, üç kuş vurmayı amaçladığını söylemek mümkün.
İlk olarak, “Ekonominin kitabını yazdık” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “CHP ekonomiyi yönetemez” söylemine karşı ekonomiyi devralıp yönetmeye hazır olduklarını anlatma çabası. Buna Anadolu’nun her köşesinde örgütlü TOBB ile başlaması anlamlı.
İkinci amaç, Erdoğan’ın son birkaç yıldır adeta AK Parti’nin arka bahçesi gibi davrandığı Odalar Birliğine “Biz buradayız” mesajı. Sanayicinin, tüccarın sorunlarını birlikte çözmeye hazır olduğu mesajı.
Üçüncüsü, tıpkı geçenlerde Antalya’da söylediği üzere, “Erdoğan’ı sinir etme”, dikkatini dağıtma hamlesi. Tıpkı daha önce Merkez Bankası hamlesi gibi, Kılıçdaroğlu’nun TOBB ziyaretinin Erdoğan’ı memnun ettiğini düşünmek zor.
Zaten görüşmede Hisarcıklıoğlu ve ekibine verdiği “ekonomide istikrar” mesajlarından birisi de “Geldiğimizde sık sık değiştirilen Merkez Bankası Başkanı olmayacak. İşin ehli bir kişiye emanet edip yönetimine bırakacağız” mealinde olmuş. Merkez Bankası bağımsızlığı iç ve dış yatırım çevrelerinin önemsediği konuların başında.
“Bir kahvenizi içmeye geliyorum”
Ziyaret, Kılıçdaroğlu’nun özel kaleminden Hisarcıklıoğlu’nun özel kalemine, müsaitseniz bir kahvenizi içmeye geliyoruz telefonuyla başlamış. Tabii Hisarcıklıoğlu’na “Buyurun, bekliyoruz” demek düşmüş. Bu teyitten sonra Kılıçdaroğlu, TOBB Başkanıyla görüşeceğini duyurdu.
Duyurusunda da hükümetin 1 Kasım’da Hisarcıklıoğlu’nu bile “üretim maliyetlerini ve enflasyonu artırır” diye tepki gösterdiği yüzde 48,8’lik doğal gaz zammına atıfta bulundu. Bu zammı sanayici mecburen üretimine yansıtacak, sanayici ve tüccar da tüketiciyle, halkla karşı karşıya gelecekti.
Görüşmeye Kılıçdaroğlu CHP’nin ekonomi ekibiyle gitmiş. Merkez Bankası ekibine ek olarak TOBB kökenli CHP üyeleri de ekibe dahil olmuş. Hisarcıklıoğlu ise Başkanlık Divanı üyelerini davet etmiş. Daha çok CHP lideri konuşup ekonomide neler yapmayı düşündüklerini anlatmış. Görüştüğüm TOBB kaynakları görüşmeyi “olumlu” olarak niteledi.
CHP lideri Merkez Bankasına gittiğinde bu tür ziyaretlerin devam edeceği duyumunu aktarmıştım. Bakalım bir sonraki adımı neresi olacak? Kılıçdaroğlu adeta seçimi kazanmasını garantiye almış gibi öncü turlara başlamış izlenimi veriyor.
Ekonomi gerçekten endişe veriyor
Dün İspanya merkezli BBVA grubu Garanti Bankasındaki diğer hisseleri almaya hazır olduğunu ilan edince bir borsaya hücum yaşandı ve bazıları yüzsüzce, büyük başarıymış gibi “İşte dolar 10 liranın altına indi” hezeyanına girdi. Bu satırları yazarken baktığımda 10 lira 18 kuruştu. Türk lirası hiç bu kadar değersiz hale düşmemişti. AK Parti 2002’de iktidara geldiğinde dolar 1 lira 35 kuruştu. Erdoğan, dolar kuru bir ay içinde 1,85’ten 1,90’a yükseldiği için 2013 Gezi Protestolarını, ekonomiyi çökertmek suretiyle kendisine darbe girişimi saymıştı.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 18 Kasım toplantısında faizi Erdoğan’ın isteği doğrultusunda daha da düşürecek mi? Şimdi bakılan ölçü bu. Düşürürse dövizin yükseleceğini söylemek kehanet değil.
CHP lideri TOBB başkanıyla konulurken şekere yüzde 25 zam geldi. Zam söylentileri çıktığında hükümet yalanlamıştı. AK Parti iktidara geldiğinde mazotun litresi 1,3 lirayken bugün 8,20. Tarım alanları 26 milyon hektardan 23 milyon hektara düşmüş, verimli tarım arazilerinde inşaatlar yükseliyor, tarım ürünü ithal ediyoruz. Ayrıntılarını bu bağlantıyı tıklayıp okuyabilirsiniz.
Gelir adaletsizliği artık TÜSİAD’ı isyan ettirecek durumda.
Sonra karşılıksız para basıp asgari ücrete zam yapalım, seçim kazanalım, öyle mi?