Dışişleri Bakanlığı Türkiye’yle ABD arasında Stratejik Mekanizmanın 4 Nisan’da Ankara’da başlatıldığını duyurdu. Bakanlık açıklamasında kararın Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ve ABD Dışişleri Bakanlığı Siysi İşler Müsteşarı Victoria Nuland ve heyetleri arasında yapılan görüşmelerde alındı. Aynı açıklama ABD Dışişleri tarafından da eş zamanlı yapıldı.
Nuland ve heyeti Dışişlerinden sonra Beştepe’ye geçerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sözcüsü ve Güvenlik ve Dış Politikalar Danışmanı İbrahim Kalın ile de görüştü. Görüşmede 29 Mart’ta İstanbul’da Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yapılan görüşmenin ele alındığı ve ABD’yle bilgi paylaşıldığı bildirildi. Verilen bilgiler arasında sadece Rusya-Ukrayna savaşının değil, Suriye, Azerbaycan, Ermenistan, İsrail gibi bölgesel konuların ve “enerji güvenliği, savunma işbirliği ikili siyasi ve ekonomik ilişkiler” konularının da ele alındığı bulunuyor.
Resmî bir kaynak YetkinReport’a Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna’yı önce Antalya sonra İstanbul’da buluşturmasının ABD ile “süreci geliştirdiğini” söyledi. Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden 31 Ekim 2021’de Roma’daki NATO Zirvesi çerçevesindeki görüşmelerinde bir stratejik mekanizmanın kurulabileceğini konuşmuşlardı.
Stratejik mekanizmanın anlamı
ABD ile stratejik mekanizmanın hangi düzeyde, kimler arasında, ne sıklıkta toplanacağı sorularına henüz bu yanıt verilmiyor. Ancak Dışişleri açıklamasında mekanizmanın ticari ayağının oluşturulması amacıyla ABD Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Marisa Lago’nun 5-6 Nisan’da Ankara’da olacağı da duyuruldu; hayli hızlandırılmış bir süreç söz konusu.
Ancak bu sürecin ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı yaptırımları kaldırmasıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı henüz bilinmiyor. ABD, Rusya’dan alınan S-400 füzeleri gerekçesiyle Türkiye’yi F-35 uçağı programından dışlamıştı. F-16 envanterini güncellemek isteyen Türkiye’ye henüz yanıt verilmedi, ama Ankara Büyükelçisi Jeff Flake’in geçenlerde verdiği bir davette söyledikleri, F-16 talebine yeşil ışık olarak yorumlandı.
Nuland Türkiye’ye 2-9 Nisan tarihleri arasında, sırasıyla Fransa, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve Almanya turu çerçevesinde geldi. Turun amacı Ukrayna Krizi nedeniyle Rusya’ya “karşı çabaları koordine etmek” olarak duyuruldu. Aynı zamanda Covid-19 pandemisi sonrası dengeler konuşuluyor.
Dolayısıyla bu mekanizmanın kurulması halihazırda ABD’yle ilişkilerde Ukrayna Kriziyle başlayan normalleşme çerçevesinde görülebilir.
Tek çiçekle bahar gelmez
ABD’nin canlanan ilgisi sadece Ukrayna Krizinde NATO’daki rolünü kanıtlamasından kaynaklanmıyor. Aynı zamanda NATO bünyesinde özerk hareket edebileceğini kanıtlamasından da kaynaklanıyor. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov’un Türkie’nin NATO içinde egemen davranışını övmesi sadece Ankara’yı cesaretlendirme olarak görülmemeli. Bu kuşkusuz Erdoğan’ın da son dönemde dış politikadaki şahin tutumunu -bir ölçüde ekonomik krizin de etkisiyle- yumuşatmasından da kaynaklanıyor.
Türkiye’nin diplomatik gündemi bir yıl öncesinden çok farklılaştı. Bunda önce BAE ve İsrail ile ilişkilerin normalleşme süreci ve ardından Ukrayna Krizinde dengeci siyaset izlemesi rol oynadı. Türkiye’nin Ukrayna’ya destek olup Rusya’ya ilan edilen ambargolara katılmamasına rağmen ABD ile normalleşme sürecine girmesi bunu gösteriyor. Bir ara revaçta olan eksen kayması tezlerini unutuldu, Türkiye Batı ile Rusya arasında önemli bir köprüye dönüşmeye başladı. Buna İsrail-Türkiye-Rusya hattında mekik dokuyan Roman Abramoviç gibi oligarklarların Türkiye’de demir atmaları dahil.
Ancak atasözümüzde söylendiği üzere tek çiçekle bahar gelmez. ABD’nin şu anda Türk yatırımcıları heveslendiren ilgisi canlandığı hızda sönebilir. Kaldı ki Demokrat Biden yönetiminde, her yönetimle çalışmış neo-Con kökenli Nuland’ın baba tarafından bağları bulunduğu Ukrayna’ya dair şahsi ilgisini de diplomatik camiada bilen biliyor. Temkinli siyasi ve ekonomik hatta kalmakta bir zarar yok.
Siyasi etki ekonomik faydaya dönüşür mü?
ABD ile stratejik mekanizmanın başlatıldığı gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan -Nuland’ın son durağı olacak- Almanya’nın Başbakanı Olaf Scholz ile ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini görüştü. İsveç’le birlikte NATO üyeliğine başvuracağı öne sürülen Finlandiya’nın Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’den Türkiye’ye askeri malzeme ambargosunu kaldırılmasını istedi. Bu engellerin bir kısmının, şimdi Ukrayna’nın Rus istilasına direnişinin sembollerinden sayılan Türk yapmını İHA ve SİHA’ları, akıllı roketleri engellemek için konduğu da malum. Artık onlardan şikayet edenler Ruslar. Türkiye’nin özerkliğini sağlaması önünde Batıdan maruz kaldığı engellemeleri kaldırmayı kriz yönetiminin bir parçası yapması doğal.
Ankara şimdi Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky’yi Türkiye’de buluşturmaya çalışıyor. Bu gerçekleşirse Türkiye’nin bölgesindeki siyasi etkisi artacaktır. Bu etkisi Erdoğan’a ekonomik krizi atlatıp 2023 seçimlerini kazandıracak ekonomik faydaya dönüşebilecek mi? Bu, Türkiye’nin iç ve dış siyasetini birleştiren en önemli soru.
Ancak “Stratejik Mekanizma” ABD ile sert rüzgarlarda bir kırılmayı gösteriyor; devamı gelebilir ama dikkatli olmakta yarar var.