Tam da Abdülhamid Han sondaj gemisi, Akdeniz’de suları bulandırmadı yeni bir krize neden olmadı diye sevinirken, bu kere Yunanistan Türk-Yunan ilişkilerinde havayı elektriklendirdi. Yunanistan’a ait hava unsurları bir hafta içerisinde Türk F-16’larını üç kez radar kilidi atarak taciz etti. Bir uçağın radar menziline alınarak vurulması için tetik çekilmesine kadar gerekli teknik hazırlıkların tamamlanmasına kilit atmak deniyor. Kilit uçaktan uçağa atılabildiği gibi yerden havaya füzelerin (SAM) radarları tarafından da gerçekleştirilebiliyor. Kilit bir hedef tespit radarı tarafından atılmışsa pilotların bir füzenin tetiğinin çekilip çekilmediğini tespit etmesi mümkün olamıyor. En kötü senaryoya göre hareket edilmesi zorunluluğu var.
Yunanistan’a S-300 suçlaması
Aslında Türk ve Yunan hava kuvvetleri arasında bu tür olaylar, Ege’de daha önce de birçok kez yaşanmıştı. Ancak geçen hafta Akdeniz’de açık deniz üstündeki semalarda tacize uğrayan Türk F-16’ları aynı zamanda NATO görevi ifa ediyorlardı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, televizyonlara çıkarak F-16’lara kilitlerin Girit’te konuşlu S-300 füze savunma sistemlerinin radarları tarafından atıldığını söyledi. Hatırlarsınız 1997 yılında Güney Kıbrıs Rum Hükümetinin Rusya’dan aldığı S-300’ler Türkiye’nin baskısı, Amerika’nın yönlendirmesiyle 1999 yılında Yunanistan’a, Girit adasına konuşlandırılmıştı. O tarihten 2013 yılına kadar depoda tutulan S-300’ler ilk kez 2013 yılında Yunanistan’daki askeri ataşelerin de davet edildiği bir NATO tatbikatında kullanılmıştı.
Tamam, S-300’lerin eski model olduğu, S-400’lerin (Türkiye’nin bu yüzden üretim ve satış planından çıkarıldığı) F-35’lere tehdit oluşturduğu öne sürülüyor ama Rus füzeleri Türkiye’ye haram da, Yunanistan’a helal mi?
NATO neden sessiz kalıyor?
Günümüzün teknik imkanlarıyla bir uçağın kim tarafından nasıl taciz edildiği rahatlıkla tespit edilebiliyor. NATO üyesi bir ülkenin Rusya’dan temin edilen füze sistemi aracılığıyla bir başka NATO ülkesinin, NATO görevi ifa eden uçaklarına, NATO’nun angajman (karşılaşma) kurallarında da düşmanca bir davranış olarak nitelenen radar kilidi atması NATO tarihinde pek rastlanılan bir olay değil. En az Türkiye ve Yunanistan kadar NATO’yu da ilgilendirir.
Ne Yunanistan tarafından ne de NATO yetkililerince bugüne kadar Akarı yalanlayan bir açıklama yapılmamış olması düşündürücü. Türkiye tarafından Yunanistan’a yöneltilen bu suçlama sessizliğe bırakılarak unutturulmak mı isteniyor? Eminim Dışişleri bu konuyu hem ABD hem de NATO nezdinde takip edecektir.
Havada Türk-Yunan sorunları
Türkiye ile Yunanistan arasında havadaki başlıca sorunlar hava sahasının genişliği ve uçuş bilgi alanının (FIR) niteliği Yunanistan uluslararası hukuka aykırı olarak 6 millik karasularına karşılık 10 millik hava sahası iddia ediyor. Uçuş bilgi alanını da egemenlik bölgesi olarak değerlendirip Atina’nın sorumluluğundaki FIR’a giren askeri uçaklardan önceden uçuş planı vermelerini talep ediyor.
Yunanistan’ın Akdeniz’in ortasında hava sahasının ihlal edildiğini iddia edecek hali yok. Olsa olsa Türk F-16’larının uçuş planı doldurmadığını taciz olaylarına bahane göstermiştir. Yunan makamlarının “O bölgede Türk uçaklarının varlığından haberimiz yoktu” yönündeki açıklamaları uçuş planı verilmediğini vurgulamak istediklerine işaret ediyor.
FIR’ı Yunanistan’a kendi elimizle verdik
Ne yazık ki üç bir taraftan denizlerle çevrili Türkiye’nin sorumlu olduğu tek bir FIR yok.
Uluslararası Havacılık Teşkilatının 1952 yılında İstanbul’da düzenlenen Avrupa Bölge Toplantısında, Ege FIR’ının sorumluluğunu gümüş tepsi içerisinde Atina’ya zamanın Türk hükümeti sunmuş. Ege FIR’ının sorumluluğu Türkiye’ye teklif edildiğinde maliye bakanlığının “bu işe para harcamaya ne gerek var” diye karşı çıktığı bugün dahi konuşulur. Şimdi siyasi üstünlük bir yana, Yunanistan Atina FIR’ından para basıyor. Vizyonsuzluk tam da bu olmalı.
Miçotakis gerginliği tırmandırabilir
Yunanistan’da Başbakan Kiryakos Miçotakis zor durumda. (Türkiye’yle yarışamazsa da) Enflasyon çift hanelere yaklaşıyor. Benzin ve elektrik fiyatları el yakıyor. Kiralık evlerin yanına yaklaşılmıyor. Enerjide tamamen dışa bağımlı. Yunanistan’ı nasıl bir kış beklediği belli değil.
Bunlar Yunanistan’a özgü değil, Türkiye’nin de sorunları ama fark zorlu parlamento yapısında. Muhalefette üçüncü parti konumundaki PASOK liderinin telefonlarının dinlenmesi skandalı gittikçe alevleniyor. Dün Yunan Parlamentosu Miçotakis’in karşı çıkmasına rağmen kahir ekseriyetle bu skandalı araştırmak üzere bir araştırma komisyonu kurulmasını kararlaştırdı.
Türkiye’de 2023 seçimlerinden bir ay sonra, 2023 Temmuz’unda da Yunanistan’da seçimler var.
Korkarım Miçotakis bu zor şartlar altında gündem değiştirmek için Yunan kamuoyunda her zaman prim getiren Türkiye ile gerginlik yaratma politikasına dönmek isteyebilir. Bu tuzağa da düşmemek gerek.